HÜDA PAR'ın Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu ümmetin renklerini buluşturdu
HÜDA PAR, siyonistlerin işgali altında olan Kudüs'ün tekrar özgürlüğüne kavuşması için toplumda bilinç oluşturmak adına Kudüs Fatihi ve büyük İslam Komutanlarından olan Selahaddin-i Eyyubi'yi anmak ve anlamak için düzenlediği sempozyum sona erdi.
Bu yıl 2’ncisi düzenlenen sempozyuma, Türkiye başta olmak üzere Filistin, Katar, Irak, Lübnan, Hindistan, Suriye, Moritanya, Mısır, Kosova, Fas, Suriye, Senegal, Pakistan, Burkina Faso, Tunus, Afganistan, İngiltere ve ABD gibi ülkelerdeki alimler, akademisyenler katılım sağladı.
Programda Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.
Zoom uygulaması üzerinden canlı yayınlanan sempozyum, Mescid-i Aksa'dan okunan Kur'an-ı Kerim ile başladı.
Moderatörlüğünü İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın'ın yaptığı programın açılış konuşmasını HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam yaptı.
Açılış konuşmasını HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam yaptı
Sağlam, konuşmasında, "Selahaddin’i konuşmak, Fetih için verdiği mücadeleyi anlamaya çalışmak günümüze de ışık tutacaktır. İslam coğrafyasının her tarafında bu tür sempozyumların düzenlenmesi ve Kudüs’ün özgürleştirilmesinin asla gündemden düşmemesi gerekir. Selahaddin ve Kudüs birbiri ile özdeşleşmiş iki isim olarak İslam dünyasındaki yerini almıştır. Kudüs konuşulunca Selahaddin, Selahaddin konuşulunca Kudüs akla gelmektedir. İnşallah bunları konuşmaya devam edecek; bugün ve gelecek nesillerimize Selahaddin’in mücadelesini ve Kudüs davasını asla unutturmayacağız." ifadelerine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sempozyuma bir mesaj gönderdi
Sempozyumun devamında Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında, "Kudüs'e sahip çıkmak, ona gereken hürmeti, hassasiyeti göstermek her Müslüman'ın görevidir. İsrail işgalini meşrulaştıran, İsrail’in Kudüs'ü ve Filistin topraklarını ilhak planlarına onay veren, Filistinli kardeşlerimizin meşru haklarını yok sayan her girişim Selahaddin-i Eyyubi'nin emanetine ihanettir." ifadelerine yer verdi.
Alimler, akademisyenler ve siyasiler yaptıkları konuşmalarda Selahaddin-i Eyyubi'nin ümmeti biraraya topladığına dikkat çekti
Erdoğan'ın okunan mesajının ardından katılımcıların selamlama konuşmaları ve sunumları gerçekleştirildi.
Mescid-i Aksa İmam Hatibi olan Şeyh İkrime Sabri, yaptığı konuşmada, Selahaddin Eyyubi'nin hayatından birçok örneğin alınabileceğini belirtti.
HAMAS Siyasi Birim Üyesi Dr. Musa Ebu Merzuk da, "Selahaddin’e zaferi getiren ümmetin birliğiydi ve Selahaddin bunun üzerinde ciddi çalıştı." ifadesinin altını çizdi.
Filistin İslami Cihad Yetkilisi Muhammed El Hindi de düşmanın sadece Gazze’yi değil tüm İslam dünyasını muhasara altına aldığını söyledi.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Muhyiddin el-Karadaği de Selahaddin’i Eyyubi'yi zafere götüren sebeplere dikkat çekti.
Senegal'den Dr. Muhammed Said Bah, Selahaddin-i Eyyubi'nin örnekliğinde ve tecrübesinde bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini belirtti.
Irak'tan Prof. Dr. İmaduddin Halil, Selahaddin-i Eyyubi'nin en başarılı olduğu nokta insanları bir araya getirebilmesi olduğuna dikkat çekti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yaptığı konuşmada Selahaddin-i Eyyubi'nin adil, dahi, ahlaklı bir şahsiyet olduğuna dikkat çekti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Filistin'de yaşanan zulümler dünyanın hiçbir yerindeki zulme benzemiyor." dedi.
Dr. Abdulkadir Turan, "Selâhaddin’in mücadele tarzı, İslamî mücadelenin o günkü düşmana karşı bir ihyasından ibarettir, bizim için bu bağlamda yol göstericidir." dedi.
İngiltere'den Dr. Hafız el-Karmi, "Âlimler Selahaddin döneminde halkı cihada teşvik etmekle kalmamış savaşlara bizzat katılmışlardır." ifadesini vurguladı.
Aydın Dağlı hoca da "Selahaddin tecrübesi üzerinden gidersek onun tecrübesinden istifade etmek istiyorsak onu sadece hamasi övgülerin malzemesi yapmakla yetinmemeliyiz." ifadesinin altını çizdi.
Sempozyum sonuç bildirgesiyle sona erdi
Sempozyumunun sonuç bildirgesinde, Kudüs’ün özgürlüğünün daima gündemde tutulması, her Müslüman Kudüs’le ilgili sorumluluğunun farkında olması gerektiği vurgulandı.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan'ın okuduğu sonuç bildirgesinde şu maddeler yer aldı:
1-Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, yeryüzünde inşa edilen mescidlerin ikincisidir. Bu sebeple de Kudüs’ün özgürlüğü farklı platformlarla daima gündemde tutulmalıdır. Bu konudaki gaflet veya ihmalin Kudüs’ün tamamıyla elden çıkmasına yol açabileceği göz önünde bulundurularak bu tür çalışmalar devam etmelidir.
2-Kudüs’ün özgürlüğü ümmetin özgürlüğüdür. Kudüs’ün esaret altında olduğu bir dönemde ümmetin özgürlüğünden bahsedilemez. Kudüs’ün esaretinin devam etmesi işgalcilerin güçlü olmasından değil, dağınıklığı nedeniyle ümmetin güçsüz düşmüş olmasındandır. Kudüs’ün hürriyetine kavuşması için ümmet birlik olmalıdır.
3-Kudüs, sadece Filistinlilerin ya da sadece Arapların davası değildir. Kudüs davası, bir milyar sekiz yüz milyon Müslümanın müşterek davasıdır. Selahaddin’in örnekliğinde olduğu gibi Mescid-i Aksa, hürriyetine kavuşuncaya kadar gündemimizden düşmemelidir.
4-Kudüs, geçmişte de esir düşmüş ve büyük komutan Selahaddin-i Eyyubi tarafından özgürlüğüne kavuşturulmuştur. Bu tecrübenin tüm yönleriyle değerlendirilebilmesi adına enstitüler kurulmalıdır.
5- İmadeddin Zengi ile başlayıp Nureddin Zengi ile devam eden ve Selahattin Eyyubi ile zirveyi bulan ilmi, fikri ve eğitsel tecrübe istifade açısından o dönemin askeri tecrübesinden daha az önemli değildir.
6-Her Müslüman Kudüs’le ilgili sorumluluğunun farkında olmalı ve sorumluluğunun ifası yolunda gayret göstermelidir. Alimler, Kudüs konusunda hem bireysel sorumluluklarını yerine getirmeli hem de ümmeti Kudüs davası hususunda bilinçlendirmeli, uyarmalı ve onları harekete geçirmeye çalışmalıdırlar.
7-Can ile cihat, mal ile cihat, birbirini tamamlayan iki unsurdur. Kudüs’un esaretten kurtulması için bütün Müslümanlar maddi imkân ve olanaklarını seferber etmelidirler.
8-ABD, İslam ülkelerine ‘Normalleşme’ adı altında işgalci siyonist rejimin tanınmasını ve işgalin kabulünü dayatmaktadır. İşgalci siyonistlerle atılacak her ‘normalleşme’ adımı Hz. Resullulah (sav) ‘ın hatırasına ve Selahaddin’in mirasına ihanettir. İşgale destek çıkmak, İslam ümmetini arkadan hançerlemektir. Hiçbir Müslüman şahıs ve kurum bu ihaneti asla kabul etmeyecektir." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.