İdlib'in gölgesinde Astana Anlaşması ve Soçi Mutabakatı
Bu kapsamda Kazakistan'ın başkenti Astana'da yapılan Suriye konulu toplantılar, Suriye'deki iç savaşta, muhalefet, rejim, Türkiye, İran ve Rusya'nın ilk kez uluslararası bir toplantıda bir araya gelmesi açısından önem taşıyordu.
Türkiye, Rusya ve İran önce, Suriye'deki ateşkes ihlallerinin üçlü ortak mekanizmayla izlenmesi ve uygulanmasının sağlanmasında uzlaştı. Çatışmaların durdurulması ve ateşkes ihlallerinin önlenmesi amacıyla Türkiye, Rusya ve İran arasında mutabakat sağlandı. Mutabakat, üç ülkenin ortak bir mekanizma kurarak, sahadaki ateşkes ortamını izleme ve uygulanmasını sağlamasını öngörüyordu.
Astana toplantısının ilki, Türkiye ve Rusya öncülüğünde düzenlendi
Astana toplantısının ilki, Türkiye ve Rusya öncülüğünde 23-24 Ocak'ta düzenlenmişti. İki ülke garantörlüğünde 30 Aralık 2016'da ilan edilen ateşkesin güçlendirilmesi gündemiyle toplanan heyetler, ateşkesi izlemek için İran'ın da dahil olduğu üçlü mekanizma kurulması konusunda anlaştı.
6 Şubat'taki ikinci ve 15-16 Şubat'taki üçüncü toplantıda, Suriye rejiminin ateşkes ihlallerini sürdürmesi ve izleme mekanizmasına ilişkin teknik detaylar ele alındı.
Astana'da 3-4 Mayıs 2017'de düzenlenen 4'üncü toplantıda Türkiye, Rusya ve İran, rejim güçleri ve muhalifler arasında çatışmaların en yoğun olduğu alanlarda "çatışmasızlık bölgeleri" oluşturulmasına karar verdi.
Beşincisi 4-5 Temmuz 2017'de gerçekleştirilen diğer toplantıda ise garantör ülkeler, Ortak Çalışma Grubu'nun çatışmasızlık bölgelerinin sınırları üzerine çalışmasına devam etmesi kararı aldı.
Astana'da 6'ncısı düzenlenen toplantıda çatışmasızlık bölgesiyle ilgili anlaşmaya varıldı
Kazakistan'ın başkenti Astana'da 6'ncısı düzenlenen Suriye konulu toplantıda taraflar, Türkiye sınırındaki İdlib ilinde oluşturulacak çatışmasızlık bölgesiyle ilgili anlaşmaya vardı.
İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyordu. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçmişti.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu ancak Suriye rejimi, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya'nın hava desteği sayesinde muhaliflerden aldı.
İdlib'e yönelik son günlerde yaşanan saldırılar, Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını bir kez daha gündeme getirdi. Astana anlaşması, doğrudan silahlı muhalif grupların davet edilmesi ve bu grupların da kabul etmesi nedeniyle önem taşıyan bir görüşme ve anlaşmaydı.
Astana anlaşmasının tam metni
Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinden yayımlanan anlaşmanın tam metni şöyleydi:
"İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki ateşkesin garantörü olarak, BMGK’nın 2254 (2015) numaralı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğinin korunmasını öngören kararı doğrultusunda, Suriye’deki çatışmaların durdurulması ve sivillerin güvenliğini sağlamak amacıyla aşağıdakiler hususunda mutabık kalmıştır:
1- Suriye’de şiddetin en kısa zamanda durdurulması, insani durumun daha iyi hale getirilmesi ve krize yönelik siyasi bir çözümün bulunması için uygun koşullar yaratmak amacıyla ülkede şu bölgelerde güvenli bölge oluşturulacak: İdlib ve civarındaki Lazkiye, Hama ve Halep vilayetlerinin belirli bölgeleri, Humus vilayetinin kuzeyindeki belirli bir bölge, Doğu Guta, Suriye’nin güneyindeki belirli bölgeler (Dera ve Kuneytra vilayeti). Güvenli bölgeler ve güvenlik şeridi oluşturulması 6 ay sürecek geçici bir önlem olup, garantör ülkelerin mutabakatı doğrultusunda otomatik olarak devam edecektir.
2- Güvenli bölgelerde, çatışan taraflar arasındaki (Suriye hükümeti ve silahlı muhalif gruplar), hava saldırıları da dahil olmak üzere her türlü silah kullanımı durdurulacak; hızlı, güvenli ve engelsiz şekilde insani yardımın ulaştırılması sağlanacak; halka tıbbi yardım ve vatandaşların öncelikli ihtiyaçlarının sağlanması için koşullar yaratılacak; su ve enerji altyapıları başta olmak üzere tüm altyapıların restore edilmesi için tedbirler alınacak; sığınmacıların ve ülke içinde yer değiştiren kişilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönmesi için koşullar oluşturulacak.
3- Güvenli bölgelerin sınırları boyunca çatışan taraflar arasında çarpışmaları önlemek amacıyla güvenlik şeritleri oluşturulacak.
4- Güvenlik şeritlerinde sivillerin silahsız şekilde, engellenmeden yer değiştirmesi, insani yardım sevkiyatı ve ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesi için kontrol noktaları; ateşkes rejimine riayetin sağlanması için gözlem noktaları yer alacak. Kontrol ve gözlem noktalarındaki çalışmalar ve güvenli bölgelerin yönetimi Garantör ülkeler tarafından mutabakata dayalı olarak gerçekleştirilecek. Gerekli görüldüğü takdirde, Garantör ülkelerin mutabakatı dahilinde üçüncü taraflar da katılabilecek.
5- Garantör ülkeler, ateşkes rejiminin çatışan taraflar tarafından uygulanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alacağını; güvenli bölgelerin içerisi ve dışarısında DAİŞ, En-Nusra ve El Kaide ile BMGK tarafından terör örgütü olarak kabul edilen tüm örgütlerle bağlantılı her türlü kişi, grup, oluşum, kuruluşlarla mücadeleyi sürdürmeye yönelik tüm tedbirleri alacağını; şimdiye kadar katılmamış olan silahlı grupların ateşkes rejimine katılmalarını sağlamaya yönelik çabalarına devam edeceğini taahhüt eder.
6- Güvenli bölgeler ve güvenlik şeritlerinin sınırlarını belirlenmesi ve Anlaşmanın yerine getirilmesine yönelik tüm işlevsel ve teknik konuların çözümü için Garantör ülkeler, Anlaşmanın imzalanmasının ardından iki hafta içinde yetkilendirildikleri temsilcilerinden oluşan ortak bir çalışma grubu kuracak.
Garantör ülkeler güvenli bölgelerin ve güvenlik şeridinin haritalarını çıkarılmasına yönelik çalışmaların tamamlanması ve işbu Anlaşmanın 5. maddesinde adı geçen terör örgütleriyle silahlı muhaliflerin birbirinden ayrılması için 4 Haziran 2017’ye kadar adımlar atacak. Aynı tarihe kadar Ortak çalışma grubu, Garantör ülkelerin onayını almak üzere, güvenli bölgeler ve güvenlik şeridine yönelik oluşturulan haritaların yanı sıra çalışma grubunun tanzimine yönelik taslak hazırlayacak. Ortak çalışma grubu Astana’da gerçekleştirilen Suriye görüşmelerinin faaliyetleri konusunda rapor verecek. İşbu Anlaşma, imzalanmasından sonraki gün yürürlüğe girecek."
Zaman içerisinde Rusya ve Suriye rejimi, İdlib'i hedef almaya devam etti
Suriye rejimi, her ne kadar böyle bir anlaşma yapılmışsa da İdlib dışındaki Doğu Guta, Dera, Kuneytra, Yermük, Humus kırsalı ve Kalamun'a yönelik askerî harekât düzenleyerek muhalif askeri grupları bu bölgelerde etkisizleştirdi. Yalnızca İdlib, Türkiye’nin Astana süreciyle birlikte on iki gözlem noktası oluşturması sonucu askeri harekatların dışında tutulabildi.
Zaman içerisinde Rusya ve Suriye rejimi, Heyet-i Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ve diğer bağlantılı grupların varlığı üzerinden bir meşruiyet zemini oluşturacak şekilde İdlib'i hedef almaya devam etti. Nihayetinde İdlib’e kapsamlı bir askerî harekât düzenlemek için hazırlıklara başladı. Eylül 2018’de varılan Soçi Mutabakatı'na değin rejime bağlı birliklerin operasyonları devam etti.
10 maddelik Soçi Mutabakatı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Soçi'de gerçekleştirdiği zirvede imzalanan 10 maddelik İdlib mutabakat zaptının içeriğinde şu maddeler yer alıyordu.
1. İdlib gerginliği azaltma bölgesi korunacak. Türkiye'nin gözlem noktaları güçlendirilecek
2. Rusya Federasyonu, İdlib'de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacak ve mevcut statüko korunacak.
3. Silahsızlandırma bölgesi oluşturulacak, bölge 15-20 km olacak.
4. Silahsızlandırma bölgesinin sınırları, sahadaki çalışmalarla belirlenecek.
5. Tüm radikal terörist gruplar silahsızlandırma bölgesinden 15 Ekim'e kadar çıkarılacak.
6. Çatışan taraflara ait tüm tanklar, çok namlulu roketatarlar, toplar ve havanların da aralarında olduğu ağır silahlar 10 Ekim'de İdlib'deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek.
7. Silahsızlandırma bölgelerindeki denetimler, Türk ve Rus askerleri tarafından yapılacak. İnsansız hava araçlarıyla havadan da denetim yapılacak.
8. M4-M5 otoyolu, güvenliğinin yıl sonuna kadar sağlanması suretiyle trafiğe açılacak.
9. İdlib'de sürdürülebilir ateşkes rejiminin sağlanabilmesi için etkili önlemler alınacak. İran, Türkiye, Rusya ortak koordinasyon merkezi geliştirecek.
10. İki taraf, her türlü tezahürde Suriye'deki terörizmle mücadele konusunda kararlılıklarını yineledi.
Öyle gözüküyor ki İdlib'te, Türkiye askerlerine yönelik son saldırılarla birlikte Astana ve Soçi süreçleri, anlamını büyük ölçüde yitirmiş bulunuyor. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.