İmir: Afganistan İslam Emirliği resmi olarak tanınmalı, siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler güçlendirilmelidir
Afganistan İslam Emirliği, ABD ve NATO başta olmak üzere işgale karşı verdiği 20 yıllık mücadelenin ardından elde ettiği zaferin 3'üncü yıldönümünü kutluyor.
Afganistan İslam Emirliği'nin, 15 Ağustos 2021'de tüm ülkede yönetimi tekrar ele almasının üzerinden 3 yıl geçti. Bunun üzerine 15 Ağustos günü Afganistan'da zafer günü ve resmî tatil ilan edilerek çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
20 yıllık işgalin ardından Afgan mücahidlerin yönetimi yeniden ele almasının 3'üncü yıldönümü münasebetiyle HÜDA PAR Dış İlişkiler Başkanı Hüseyin İmir, İLKHA muhabirine verdiği röportajda Afganistan İslam Emirliği'nin zafer yıldönümünü tebrik etti.
"İngilizlerin işgaline maruz kalan Afganistan şanlı bir direnişle İngilizleri kendi topraklarında uzaklaştırmıştır"
Afganistan coğrafyasının tarih boyunca birçok işgale maruz kaldığını belirten İmir, "Afganistan coğrafyasının stratejik konumu, yeraltı kaynakları büyük devletlerin orayı istila ve işgal etmesine sebep olmuştur. İlk olarak İngilizlerin işgaline maruz kalan Afganistan, şanlı bir direnişle İngilizleri kendi topraklarında uzaklaştırmıştır. Yakın tarihimizde yani 1979'da Sovyet Rusya'nın işgaline maruz kalmış ve bu işgal 10 yıl sürmüştür. Bu işgal neticesinde yine Afgan halkı şanlı bir direniş ortaya koymuş ve emperyalist bir güç olan Sovyet Rusya'yı kendi topraklarından kovmuştur. 11 Eylül 2001 saldırısını gerekçe gösteren ABD, NATO ile beraber Afganistan'ı işgal etti. 20 yıla yakın süren bu işgal Afganistan'da 100 binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın kendi topraklarını terk etmesine sebep olmuştur. Bu işgal ülkenin siyasi otoritesini ekonomik kaynaklarını ciddi anlamda tahrip etmiştir. Halen bu işgalin izleri görülen Afganistan'da 15 Ağustos 2021 tarihinde ABD ve NATO üyelerinin Afganistan'dan çekilmek zorunda kaldıktan sonra Afganlar yeni bir istem inşa etti." dedi.
"Yaklaşık 30 yıl süren Sovyet Rusya ve ABD işgali ile Afganistan'da çok ciddi tahribatlar olmuştur"
Afganistan İslam Emirliği yönetimi ele aldıktan sonra kendilerini çok zorlu bir sürecin beklediğini dile getiren İmir, "Sovyet Rusya ve ABD işgalinin yaklaşık 30 yıl süren ve belli aralıklarla devam eden bu işgal Afganistan'da çok ciddi anlamda tahribatlara sebep olmuş, halkı yoksullaştırılmış, halkı uyuşturucu bağımlısı haline getirmiş ve sosyal olarak ciddi anlamda yapının çökmesine sebep olmuştur. Emperyalist güçler bir kez daha bunu tüm dünyaya gösterdiler. Onların işgal ettiği yerlerde huzurun eseri bile kalmamış ve tamamen yoksullaşan, kendi değerlerinden uzaklaşan ve sömürülen bir halk ortaya çıkarmışlardır. Afganistan'da gözle görülür düzelmeler başlamıştır. Özellikle 7 milyon uyuşturucu bağımlısının olduğu bir Afganistan devir alan İslam Emirliği, kurmuş olduğu tedavi merkezleriyle, hastanelerle uyuşturucu bağımlısı gençlerini, yaşlı ve kadınları tedavi etmiştir. Şu anda Afganistan'da gözle görülebilir bir şekilde bu sorunun çözüldüğü görülmektedir. Afganistan'da yoksullaşan bir halk mevcuttu. Sokakların tamamında dilenen bir halk mevcuttu. Ama son 3 yıl içerisinde bunun gözle görülür bir şekilde ortadan kaldırıldığını, neredeyse artık dilenen halkın görülmediğini söyleyebiliriz." şeklinde konuştu.
"Afganistan gelinen nokta itibariyle üretimi teşvik eden, dış yatırımcının Afganistan'a gelip yatırım yapmasını kolaylaştıran bir yönetim anlayışı var"
Konuşmasının devamında İmir, şunları aktardı:
"Yine aynı zamanda işgalin en büyük zararlarından bir tanesi Afganistan'ın ekonomisinin çökertmeleriydi. İşgal güçleri Afganistan'ı terk ettiğinde Afganistan'ın merkez bankasını boşaltmış, var olan kaynaklarını kendileriyle beraber maalesef götürmüşlerdir. Bunlarla yetinmeyen işgal güçleri Afganistan'ın merkez bankasında olan 7-9 milyar dolar arasındaki parasına el koymuş ve halen bu para geri iade edilmemiştir. Tüm bu zorluklarla Afganistan'ın yöneten Afganistan İslam Emirliği, kendi memur ve kadrolarıyla Afganistan'ın hem siyasi hem ekonomik ve hem sosyal olarak kalkınması açısından büyük bir mesafe kastettiğini söyleyebiliriz. İşgal süreçlerinde ciddi bir enflasyonun olduğu Afganistan'da bugün eksi 10'lara düşen enflasyondan söz edilebiliyor. İşgal döneminde Afganistan'da yine üretimin ciddi anlamda azaldığı, istihdam alanlarının daraldığı ve insanlar kendi geçimlerini sağlayabilmek için komşu ülkelere veya uzak ülkelere göç etmek zorunda kaldığı bir süreci yaşadık. Ama gelinen nokta itibariyle üretimi teşvik eden, dış yatırımcının Afganistan'a gelip yatırım yapmasını kolaylaştıran bir yönetim anlayışıyla her geçen gün istihdam alanı genişlenmekte ve gençler kendi ülkelerinde, kendi topraklarında, kendi ailelerinin yanında kendi istihdamını sağlayarak aile bütününü de koruyarak bir ortamın sağlandığını söyleyebiliriz."
"3 yıllık sürede Afganistan'ın doğusundan batısına insanların güven içerisinde çalışabildiğini, gezebildiğini ve yatırım yapabildiğini görebiliyoruz"
İşgal süreçlerinde insanların can güvenliğinin ortadan kalktığının altını çizen İmir, "İnsanlar güvenli bir şekilde sokaklarda gezemiyordu. Ama bu 3 yıllık süreç içerisinde Afganistan'ın doğusundan batısına, gündüzünden gecesine insanların güven içerisinde çalışabildiğini, gezebildiğini ve yatırım yapabildiğini görebiliyoruz. İslam Emirliği yönetimi devraldıktan sonra bütün siyasi oluşumların, fikirlerin veya figürlerin Afganistan'da yaşayabildiğini, toplumsal barışın sağlandığını ve her geçen gün bunun pekişerek devam ettiğini söyleyebiliriz. Afganistan topraklarını terk etmek zorunda kalan ABD ve NATO üyeleri Afganistan'da yoksulluk, açlık, madde bağımlılığı dışında herhangi bir şey bırakmadı. Ülkenin kaynaklarını sömürerek gittiler. Orayı terk ederken Afganistan'da siyasi bir otoritenin sağlanamayacağını ön görüyorlardı. Ama bu 3 yıllık süreç içerisinde ortaya koyulan başarılı yönetim onların öngörülerini boşa çıkardı. Bu nedenle ABD ve müttefikleri halen Afganistan'da başarılı bir yönetimin oluşmaması için Afganistan'ın kalkınmaması için zaman zaman tacizlerine devam etmektedir. Komşu ülkelerle ilişkilerini bozmak adına ciddi anlamda girişimlerde bulunmaya devam ediyorlar." ifadelerine yer verdi.
"Tarihinde büyük yıkımlar ve işgaller yaşayan Müslüman Afganistan halkına birlikte el uzatmak zorundayız"
İmir, "Biz buradan başta komşu ülkeler olmak üzere İslam dünyasına sesleniyoruz. Tarihinde büyük yıkımlar yaşayan, büyük işgaller yaşayan Müslüman Afganistan halkına birlikte el uzatmak zorundayız. Onların acılarını dindirmek, onların kendi ihtiyaçlarını, kendi yönetimlerini, kendi öz iradeleriyle sağlayabilmesi için hepimizin üzerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin Afganistan'ı tanıması bir zorunluluk hali almıştır. Yine Afganistan'ı istikrarsızlığa götürecek bütün girişimlerden komşu ülkelerin uzak durması gerekir. Afganistan'ı başarısızlığa götürecek, işgal rejimiyle işbirliğine gidilecek muhalefetle işbirliğinden vazgeçilmesi gerekir. Afganistan'da ekonomik olarak kalkınmanın, açlık sorununun ortadan kaldırılması için ekonomik olarak işbirliğine gidilmesi büyük bir önem arz etmektedir. İşgal gücü ABD, Afganistan'dan çekildikten sonra Afganistan'da istikrarsızlığı artırmak adına özellikle Pakistan, İran, Türkiye ve diğer komşu ülkelerde var olan ve savaştan kaçan Afganistanlı göçmenleri tekrar Afganistan'a yönlendirip orada oluşturulmaya çalışılan istikrara zarar verildiği bilinmelidir. Özellikle son bir yıl içerisinde yaklaşık 1 buçuk 2 milyon arası Afganlı göçmen Afganistan'a dönmesi hususunda baskılara maruz kalmaktadır. Bu durumda Afganistan'da oluşturulmaya çalışılan istikrarı, düzeni ve İslami yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir. Afganistan'ın komşu ülkelerle beraber kalkınmasını sağlayabilmek için ortaya konulacak stratejilerin büyük bir önem arzettiğini ve bu anlamda komşu ülkelerin de bunu göz önünde bulundurarak Afganistan'ın kalkınmasına katkı sağlamasını bekliyoruz." dedi.
"Türkiye başta olmak üzere İslam dünyası Afganistan'ın resmi olarak tanınıp siyasi, ekonomik, askeri ilişkilerin bir an önce geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir"
Son olarak İmir, "Afganistan İslam Emirliği ülkenin kalkınması için uluslararası bir diplomasi yürütmektedir. Özellikle komşu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek anlamında karşılıklı büyükelçilikler atamaktadır. Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Katar ve Malezya ülkeleri toplam 7 ülke Afganistan'la karşılıklı büyükelçi ataması gerçekleşmiş ve bu ülkelerle diplomatik ilişkiler her geçen gün artırılmaktadır. Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasına seslenmek istiyoruz. Afganistan'ın resmi olarak tanınıp siyasi, ekonomik, askeri ilişkilerin bir an önce geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. 15 Ağustos 2021 tarihinde bütün emperyalist güçleri karşısına alarak büyük bir başarı elde eden Afganistan İslam Emirliğinin 3'ncü yıl dönümlerinde onları tekrardan tebrik ediyorum. Bugüne kadar ortaya koyduğu başarılı çalışmalarının devam etmesini ümit ediyoruz." diye konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.