İranlı Alim Hızır Nejad: Kürdler İslam medeniyetinin inşasında önemli rol oynadı
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından gerçekleştirilen "6'ncı Âlimler Buluşması"nda "Tarih boyunca İslam medeniyetinde rol oynayan Kürd alimler" konulu bir konuşma yapan İranlı Alim Muhammed Hızır Nejad, "İslam fetihlerinden önce Kürdler, Zerdüştlük ve Hristiyanlığa inanıyorlardı. Ama Resulullah (Sallahu Aleyhi Vesselem) döneminde başlayan İslami davetle birlikte Kürdlerin İslam ile ilişkisi başlamıştır. Nitekim Caban el-Kürdi, Selman el-Farisi, Bilal el-Habeşi, Suheyb-i Rumiler, Muhammed bin Abdullah'ın (Sallahu Aleyhi Vesselem) sahabelerindendi. Kürdlerin tarihini, İslam'a ve medeniyetine olan olağanüstü katkılarını çok az insan bilmektedir. Dünyanın, İslam tarihini olduğu gibi görmesi için bu hususlara dikkat çekmeliyiz." ifadelerini kullandı.
İran Pers İmparatorluğu bölgelerinde kalan Kürdlerin, Hicri 13 ve 23 yılları arasında, Ömer bin Hattab’ın halifeliği döneminde komutan İyad bin Ganem eliyle gerçekleşen fetihlerle birlikte İslam ile ilişkilerinin başladığını belirten Hızır Nejad, "Çok az bölgeler dışında, şehirler, köyler ve kaleler de dahil olmak üzere Kürd bölgelerinin çoğunluğu barışçıl bir şekilde fethedildi. Hicri 21. yüzyıla kadar İslam, Kürdistan'a girdi ve Kürd bölgelerinin çoğunluğu İslam'a katıldı. Kürdler, diğer halklarla birlikte İslam medeniyetinin inşasına katkıda bulunarak birçok önemli lider ve şahsiyet ortaya çıkarmıştır. Akli, nakli ve deneysel bilimlerin çeşitli alanlarında, diğer halklara üstünlük sağlayan ve eğitim veren birçok alim çıkmıştır. Bireysel ve çeşitli üretimleriyle zenginleştirinceye kadar ona hizmet ve yenilikler sunmuşlar ve bu durumda Kürd âlimleri kendi halkını İslam'dan, İslam'ı da halkından ayrı görmemişlerdir." şeklinde konuştu.
İslam fetihlerinden sonra Kürdlerin faaliyetleri
İslam dininin Kürd bölgelerinde sadece inanç olarak veya İslam ile diğer dinler arasında bir çekişme olarak yayılmadığını, İslam'ın yayılışının her şeyden önce kültürel bir yayılma olduğunu belirten Hızır Nejad, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"İslam, Kürdlerin siyasi faaliyetlere ortak olmaları ve katkıda bulunmalarına fırsat verdiği gibi, sosyal, ilmî ve zirai faaliyetlerde bulunmalarına da olanak sağlamıştır. Ve böylece büyük sahabelerden Kur'an, hadis ve fıkıh öğrenmek için Medine'ye taşınan, babasından ve başka sahabelerden hadis rivayet eden ravilerden biri olan Meymun bin Caban el-Kürdi gibi tabiinler ortaya çıkmıştır. Fetihten kısa bir süre sonra Kürdler, yeni dinlerini, hükümlerini ve adaplarını öğrenmek için Arapçayı öğrenmeye çalışmış ve bu edebi, bilimsel faaliyetle çeşitli alanlarda katkıda bulunmuşlardır. Hatta bazı emirlikler, bir tür özerkliğe sahip olana kadar Kürdlerde kaldı. Böylece Kürdler, yurtlarını savunmanın yanı sıra tüm enerjileriyle İslam'ın ve İslam varlığının savunmasına katıldılar. Musul'da Davud el-Kurdi, Ahvaz'da Muhammed bin Hazarmurd el-Kurdi Abbasi Halifesi el-Mu'tamid Alallah’ın valisi oldular. Alimleri başta olmak üzere Kürdlerin, İslam tarihi boyunca İslam ordusunda önemli bir savaş gücü oluşturduğuna dair kanıtlar çoktur."
Kudüs’ün ikinci kez fethi ve Kürd Eyyubi Devleti
"Kürdlerin rolü ile ilgili en önemli kanıt; kahraman Kürd, akıllı, alim, hafız, Kur'an ile amel eden, insanların ve cinlerin efendisinin takipçisi, imanın ve şeytana düşmanlığın örneği olan Sultan Selahaddin’i Eyyubi’nin, Mescid-i Aksa’yı ikinci kez haçlı istilasından kurtarmasıdır." diyen Hızır Nejad, "Yine Selahaddin-i Eyyubi’nin, devletinin, akrabalarının ve Esedüddîn Şirkuh, Necmeddin Eyyub, Seyfuddin el-Hakkâri, Ebi el-Heyja ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Emir Hüseyn el-Kurdi gibi büyük komutanların İslam medeniyeti ve kültürüne katkıları da bunun bir kanıtıdır." dedi.
İranlı Alim Muhammed Hızır Nejad, sözlerini şöyle noktaladı:
"Kürdlerin İslam tarihindeki rolü sadece askeri ve siyasi statü ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda İslam tarihi boyunca İslam medeniyetinin inşası ve devamı için çeşitli alanlarda katkıları olmuştur. Sultan Selahaddin-i Eyyubi, çeşitli alanlarda eğitim için medreseler, camiler, enstitüler ve hastaneler inşa etmiştir. Yine farklı dillerdeki kitapların tercümesi için alimleri bu minvalde teşvik ederek kitap basımı için kütüphaneler inşa etmiştir. Hatta kitap nüshaları karşılığında esir takasına gitmiş, serbest ekonomi için pazarlar kurdurmuş ve tüccarlara dünyayı dolaşmalarını emretmiştir. Bu adım ve bilime gösterilen özen, Mısır, Şam, Irak, Mezopotamya ve Yemen gibi çeşitli şehirleri kapsayan bu geniş eğitim hareketi devletin kültürel hedeflerine kısa sürede ulaşmasını mümkün kılmıştır. Eyyubi devletinde medrese, cami ve kütüphanelerin açılması, daha sonraki yöneticilerin medrese, mescit ve kütüphane kurma işleriyle ilgilenme konusunda takip ettikleri iyi bir uygulama haline gelmiştir." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.