İsam Beşir: İman edenlerin yanlış tutumları insanları İslam'dan uzaklaştırıyor
Uluslararası Peygamber Efendimizi Koruma ve Destekleme Heyeti kuruluş programında konuşan Dünya Âlimler Birliği Başkan Vekili İsam Beşir, "Saldırı, açıkça düşmanlığı bilinen kişilerce meydana gelebileceği gibi düşmanlığı gizli olan kişiler tarafından da gelebilir. En tehlikeli saldırı ise davet edilen kişiler tarafından değil, icabet etmiş kişilerce meydana gelen saldırıdır." diye konuştu.
"Her şeyden önce sünneti anlama konusundaki anlayışımızı düzeltmeliyiz"
Koruma ve destekleme işinin pozitif bir davranış olduğunu ve bir olaya karşılık vermeyi de gerektirdiğini belirten Beşir, "Desteklemek, en geniş anlamıyla bütünleşmiş bir metoda, kapsayıcı bir desteğe, bütün görevlerin yerine getirilmesine, girişimciliğe ve başlamaya dayanmaktadır. Pozitif ve yapıcı bir karşılık vermeyi gerektirir. Saldırı, açıkça düşmanlığı bilinen kişilerce meydana gelebileceği gibi düşmanlığı gizli olan kişiler tarafından da gelebilir. En tehlikeli saldırı ise davet edilen kişiler tarafından değil, icabet etmiş kişilerce meydana gelen saldırıdır. Resulullah (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in rehberliğinin amacını yanlış anlamak, Allah'a giden yolu engellemek anlamına gelmektedir. Resulullah'a indirilen rehberlik misyonuna, yaşantıda noksanlıkların olduğunu iddia ederek saldırmak, Allah'a giden yolu engellemek anlamına gelmektedir. Bu sebepten ötürü koruma ve destekleme mefhumunun kapsamını genişletmemiz gerektiğini düşünüyorum. Koruma ve destekleme manasındaki 'nusra' kelimesi, Kur'an-ı Kerim'de 70'ten fazla yerde zikredilmiştir. Bu kelime, pozitif, kapsayıcı ve genel İslam medeniyeti çerçevesinde bütün ümmeti kapsayan bir siyakla gelmiştir. Bunun için bizim iki alanda koruma ve destek için çabalamamız gerekiyor. Pozitif ümmet alanında ve doğruya davet alanlarında. Her şeyden önce sünneti anlama konusundaki anlayışımızı düzeltmeliyiz." şeklinde konuştu.
"İslam peygamberi, batı dünyasına yalan haberlerle yanlış tanıtılıyor"
İnsanların İslam'a olan bakışları ve yanlış anlayışları düzeltmek için Kur'an ve sünnet ışığında yeniden bir çalışma yapmak gerektiğini vurgulayan Beşir, şu ifadeleri kullandı:
"İlk olarak; Yalan, uydurma ve zayıf olan rivayetlerden uzak durarak sadece Resulullah'a nispeti kesin olan doğru, sahih ve ittifak olunan hadisleri almalıyız. Eğer Resulullah'a nispeti konusu kesinlik kazanırsa Resulullahın kastını doğru bir şekilde anlamış oluruz. Asıl olana ulaştıktan sonra Resulullahın birçok alanda bize rehberlik ettiği vahye yönelebiliriz. Bugün batının bize yönelttiklerinden şikâyetçi oluyoruz. Ancak biz bütün batıyı aynı cenahta saymıyoruz. Çünkü Kur'an vahyi bize toptancı olmamamız gerektiğini öğretti. Batı grup gruptur ve bugün yalancı basının baskısı altında tanıyamaz derecede cahil bırakılan batı halkı bu pak ve duru İslam dini öğretilerini ve Resulullahı (Sallalahu Aleyhi Vesellem) yanlış öğreniyor. Bu durum pozitif ümmet olarak bizden daha fazla çalışmamızı gerektirmektedir.
"Vahiy ve sünnetle İslam'ın etrafındaki şüpheleri bertaraf etmeliyiz"
İkinci olarak; Bugün yanlış anlaşılmış birçok hadis var ki bu yanlışlar düzeltilmelidir. Bundan kaynaklı olarak bugün İslam'a mensup olduğunu söyleyen kişiler tarafından hadise yönelik ciddi bir saldırı var. Hadislerin, Allah indinden indirilmiş birer vahiy olması konusunda şüpheye düşürüyorlar. Birbirinden asla ayrılmayan hadis ve Kur'an'ın birlikteliğinden şüpheye düşürmeye çalışıyorlar. Bunun dışında hadislerin ravileri konusunda da şüpheye düşürmeye çalışıyor ki, bu raviler sahabedirler. Allah'u Teâlâ sahabelerin adaletine ve doğruluğuna şahitlik etmiştir, Kur'an'ı ve hadisi bize yine bu sahabeler ulaştırmışlardır. Sahabelik makamı, şüpheye düşürülmeye ve zayıflatılmaya çalışılıyor. Bunun dışında Buhari ve Müslim gibi hadis âlimler ve diğer büyük âlimler konusunda da insanları şüpheye düşürmeye çalışıyorlar. Dayanak ve kaynak olma konusuyla beraber indirilmiş olan vahiy ile ilgili içine düşülen bu yanlış anlayışları düzeltmemiz gerekiyor. Koruma ve destekleme çerçevemizi genişletip bu söylediklerimi de 'nusra' kapsamı içerisinde değerlendirmeliyiz. Bugün icabet etmiş toplum içerisinde Allah yolundan insanları en çok uzaklaştıran şey, platformlarda çok yüce ve değerli teorilere davet etmemiz ancak pratik hayatta, yaşantıda ve uygulamada bunları terk etmemizdir. Bu konuda son noktayı Resulullah (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in şu hadisi koymuştur: 'Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim' bizler icabet etmiş ve davetçi ümmet olarak bu güzel ahlakı hayatımızda nasıl pratiğe çevirebiliriz ki bu vesileyle korumamızı ve desteğimizi sağlamış oluruz bunu düşünmek gerekiyor." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.