"İşgale Karşı Söylem İnşası" başlığı ile "Medya Atölyesi" düzenledi
Rami Kütüphanesi'nde 7 oturum şeklinde düzenlenen programa; Tarih ve Medeniyet Araştırmacısı Musa Biçkioğlu, Filistinli Gazeteciler Derneği Başkanı Amir Lafi, Yazar Zahide Tuba Kor, foto muhabiri Coşkun Aral, gazeteci, Mehmet Akif Ersoy, İdris Arıkan, Ata Gündüz Kurşun, Murat Can Öztürk ve Akademisyen Prof. Dr. Zekeriya kurşun katılım sağlayarak birer sunum gerçekleştirdi.
Filistin tarihi ile ilgili sunumların gerçekleştiği programda, sahada muhabirlik yapan gazeteciler de alanda karşılaştıkları zorluklar, işgal rejiminin medya üzerindeki etkisi ve yönlendirmesi gibi konular hakkında seminerler verdi.
Gerçekleştirilen "Medya Atölyesi" programına ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Filistin İçin Gazeteci Dayanışması Sözcüsü Hayrunnisa Çiçek, " Bölgede israilin savaş suçu işlediğini, fosfor bombaları kullandığını gazetecilerden öğrendik. İşgal rejiminin Filistin'de uyguladığı soykırım, işgal ve katliamları dünyanın görmemesi için gazetecileri hedef alıyor. Bölgede gazetecilerin çok büyük bir önemi var. Bölgede israilin savaş suçu işlediğini, fosfor bombaları kullandığını gazetecilerden öğrendik. Biz o bölgede babaların evlatlarının cesetlerini poşetler içerisinde taşıdığını yine gazeteciler sayesinde öğrendik. Dedelerin torunlarının gözündeki toprağı silerek, gözlerinden öperek Rahmet-i Rahman'a uğurladığını yine gazeteciler sayesinde öğrendik. İsrail de bunu bildiği için direk gazetecileri hedef alıyor." dedi.
"Filistinli meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu onların söylemleri ile ifade etmek durumundayız"
Gün boyunca 7 farklı oturum şeklinde düzenledikleri eğitim ile Filistin'deki işgale karşı yeni bir söylem inşa etmeye çalıştıklarını belirten Çiçek, "Hep gördüğümüz şu; işgalci israil maalesef bütün söylemleri de kendisi üretiyor. Biz bu söylemler üzerinden gitmek zorundaymışız gibi bir kamuoyu oluşturuluyor, halbuki öyle değil. Biz Filistinli kardeşlerimizin, Filistinli meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu onların söylemleri ile ifade etmek durumundayız. Onların düşürmek istemedikleri sancağı, şehadete ve bütün bu sıkıntılara rağmen düşürmedikleri sancağı taşımakla yükümlüyüz. Emanet şuuruna da inanıyoruz. Bu yüzden burada bölgenin coğrafi ve fiziki yapısından tutunda işgal tarihine, gazetecilerin savaş bölgesinde nasıl çalışması gerektiğinden tutunda nasıl bir söylem inşa etmesi gerektiğine kadar meslektaşlarımızla birlikte bunları konuşarak tartışıyor olduk. Çokta verim aldığımıza inanıyorum." diye konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.