İslam Ve İslamcılık
Doğruhaber Gazetesi Yazarı Hasan Sabaz'ın, İslam üzerine yaşanan tartışmalar üzerine yazdığı, "İslam Ve İslamcılık" adlı yazısı:
Son dönemlerde kimi kötü niyetten kimi de cehaletten kaynaklanan ve hiçbir sınır ve edep tanımayan, ölçüsüz bir saldırı söz konusudur.
Saldırının hedefinde ise İslamcılık vardır.
Ahlaksızlıkta hiçbir sınır tanımayan Ortodoks solun, liberal solun ve kafatasçı faşizmin İslamcılık düşmanlığının anlaşılmayacak bir tarafı yoktur. İnsana insan olarak değer verme ve dünya serüveninde ahiretini heder edecek sapmalara bulaşmama konusunda söyleyecek sözü ve atacak adımı olan İslamcılık karşısında, iftira ve hakaretten başka sermayesi olmayanların düşmanlığı elbette anlaşılır.
Öte yandan aziz İslam’ı, kendi şeytani ideolojilerine stepne olarak kullanmak isteyenlere gerekli cevabı verdiği için de İslamcılığa düşman olanlar vardır.
Önce tanımını bozuyor, ardından da sınırlarını kendilerinin çizdiği, esaslarından kopuk bir şekilde icat ettikleri bir fikriyata düşmanlık yapıyorlar.
Bu hem adaletsiz hem de ahlaksız bir davranıştır.
Ali Bulaç’ın güzel ve kapsayıcı bir İslamcılık tanımı vardır:
“İslamcılık, İslam’ın ana referans kaynaklarından hareketle “yeni” bir insan, toplum, siyaset/devlet ve dünya tasavvurunu, buna bağlı yeni bir sosyal örgütlenme modelini ve evrensel anlamda İslam Birliği’ni hedefleyen entelektüel, ahlaki, toplumsal, ekonomik, politik ve devletler arası harekettir. Başka bir deyişle İslam’ın hayat bulması, hükümlerinin uygulanması, dünyanın her tarihsel ve toplumsal durumunda İslam’a göre yeniden kurulması ideali ve çabasıdır.”
Asr Suresindeki “İman etme, salih amel işleme, hakkı ve sabrı tavsiye etme”nin bu tanımdan farklı bir tarafı mı vardır? Ki bunun dışında kalanların “hüsran içinde” olduğunu beyan ediyor Rabbimiz.
Biri kalkıp da “Hayır, ben İslamcı değil, Müslümanım” derse biz de ona Müslümanlığının “Asr Suresine göre” nereye oturduğunu sorarız.
İslamcılık, İslami hassasiyete sahip olmak demektir ki, bu zaten bir Müslümanda olması gereken bir şeydir.
İslami hassasiyete sahip olmak ise İslam’ın temel değerlerinden yola çıkarak bireyin kendini, toplumunu ve yaşadığı çevreyi ıslah etme çaba, gayret ve düşüncesine sahip olmak demektir.
İslamcılık, etnik bir grubun, bir mezhebin, bir ulus devletin çıkar ve hedefleri üzerinden yürümez. Eğer kendine İslamcı diyen biri ya da birileri böyle bir tutum içine giriyorlarsa bu İslamcı bir bireyin ya da grubun yanlış yapması hatta sapması anlamına gelir.
Sadece inanç ve ibadetle sınırlı dinin İslam’ı tam olarak karşılayamadığı, Kur’an ayetleri ve Peygamber örnekliğiyle ortadadır.
İslamcılık, İslam’ı dert ve dava edinmektir. İslam’ın istediği birey olmaya çalışmak, İslam toplumu oluşturma hedefine sahip olmak, zulme ve adaletsizliğe her zaman ve zeminde karşı çıkmaktır. İslam’ın temel kaynakları ve öncü şahsiyetleri bunu net olarak göstermektedir.
Kötü niyetli kimseler “İslamcılık”a saldırdıklarında gerekli karşılığı alırlarsa bu kez niyetlerinin “kimi İslamcılar” olduğunu iddia ederler; ama aslında içlerindeki kini bu şekilde akıtırlar.
Bakın bir örnek üzerinden izah edeyim.
Biri içindeki kini şöyle dökmüş: “İslamcılık, bir tür modern mesihçi kurtuluş hareketi olarak, hissiyatı dini duygulardan devşirilen, düşüncesi Batı tarafından icad edilen politik bir tutumdur.”
Bu aslında İslam’ı sosyal hayattan soyutlamak isteyen, laikçi, seküler, Batı politik bakışından başka bir şey değildir. Dinin sadece politik duruşundan değil mabetlerde bulunmasından bile rahatsız olan, dine sadece folklorik bir öğe olarak yer veren; ama bunu açıkça ifade edemeyen bir yaklaşım…
Genelde dine, özelde İslam’a köktenci bir şekilde düşman olanların kirli üsluplarının anlaşılmayacak bir tarafı yok. Bu tiplere sadece “Kininizle geberin” denir.
Ama milliyetçiliğini, mezhepçiliğini, bir yerlerle olan çıkar ilişkilerini savunmak için kimi isim ve gruplar üzerinden “İslamcılık” ya da “Siyasal İslam” diye bir hedef belirleyip düşmanlık yapanların, yüzlerce yıllık değerlere edepsizce dil uzatanların aklını başına alması ve tevbe etmesi gerekir.
Hiçbir “gizli ajandanın” Allah’a gizli kalmayacağını, yalan ve ikiyüzlülük üzerinden hakikate ulaşılamayacağını bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Rabbim hepimize hak yolda sebat nasip etsin.
Kaynak:DOĞRUHABER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.