"İstanbul Sözleşmesiyle ailedeki arabuluculuk sisteminin kaldırılması şiddeti artırır"
Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen basın toplantısında Hostilite Analizi’nin detayları basın mensuplarıyla paylaşıldı.
Toplantının açılışında konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Şiddet ve Suçla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi (ŞİDAM) Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy şiddet konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Tarhan aile ve şiddet suçunun önlenmesine yönelik bugüne kadar pek çok önemli çalışma yürüttüklerini belirterek, "Bu konudaki tecrübelerimiz ve bilgi birikimimiz ile kamu kurumlarına desteğe hazırız." dedi.
Prof. Dr. Tarhan, bu bağlamda İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile ‘Sosyal ve Bilimsel İşbirliği Protokolü’ imzaladıklarını, protokolün Emniyet Müdürlüğü ile eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme alanlarında iş birliğini kapsadığını söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Şiddet vakalarıyla ilgili veri tabanı oluşturacağız
Her şeyi devletten beklemenin yeterli olmadığını belirterek üniversite olarak STK’ların da içinde olacağı bir dizi çalışma yapılacağını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir veri tabanı oluşturulması için hareket geçtiklerini kaydetti. Tarhan şu ifadeleri kullandı: "Pazartesi günü Sayın Mustafa Çalışkan ile temas kurduk. Hemen protokol imzaladık. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile protokolümüz bugün imzadan çıkmak üzere, Valilik de onay verdi. İstanbul Emniyeti'ne başvuran şiddet vakaları, şiddet kurbanları ya da şiddeti uygulayanlar yani şiddetle ilgili sanık durumunda olacak kişiler üzerinde ciddi bir veri tabanı oluşturacağız. "
"Aman kızım idare et yaklaşımı terk edilmeli"
Aile içi şiddetin birçoğunda gizli depresyon olduğunu belirten Tarhan annelere uyarıda bulundu. Annelerin kız çocuklarını kurban olarak yetiştirmemesi, ‘Aman kızım idare et’ yaklaşımını terk etmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bunun annelik pratiğine yansıtılmasının önemini vurguladı.
"İstanbul Sözleşmes'nin kültürümüze uymayan yönleri var"
Konuşmasında İstanbul Sözleşmesine de değinen Tarhan sözleşmenin yeterince tartışılmadan hayata geçirildiğini, uygulamaya ilişkin bazı eksik yanlarının olduğunu belirtti. Ailede arabuluculuk kavramından da uzaklaşılmaması gerektiğini hatırlatan Tarhan, "Yeterince tartışılmadan çıktığı için bizim kültürümüze uymayan yönleri var. Orada arabuluculuk sistemi ile ilgili şöyle bir madde var; Toplumsal uzlaşı ve adaleti sağlamaya yönelik önemli eylemlerden biri olan arabuluculuk sistemi uzlaştırma girişimlerinin hepsinin ortadan kaldırılması ve yasaklanması şeklinde bir madde var. Aile içi problemlerde bizim kültürümüzde komşular, akrabalar, anne babalar birer hakem gibi çalışır. Birçok problemi çözüyor. Bunlar bizim artılarımız. Ailedeki arabuluculuk sistemi kaldırılırsa bu durum aile içi şiddet olaylarını daha da artırıcı etki yapar. Bu da revizyon gereken bir durum olarak gözüküyor." dedi.
"Pozitif psikoloji eğitimi verilmeli"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şiddetin önlenmesinde özellikle ergenlik dönemindeki gençlere stres yönetimi, sorunla başa çıkma, öfke kontrolü gibi kavramları içeren pozitif psikoloji eğitiminin verilmesi gerektiğini vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi, lisansüstü öğrencileri tarafından gerçekleştirilen çalışmayla 2018 yılında 25 bin kişinin katılımıyla Türkiye Bağımlılık Risk Profili ve Ruh Sağlığı Haritasını çıkardı. Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar ve Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Ünübol’un öncülüğünde yürütülen çalışma kapsamında Hostilite (Öfke-Düşmanlık-Saldırganlık) Analizi, çarpıcı veriler içeriyor.
Trakya ve Orta Karadeniz’in puanı en düşük
Türkiye’nin ruh sağlığı haritasına bakıldığında hostilite puanları ortalamasının 14.4 puan olduğu anlaşıldı. Hostilitesi en yüksek <15 puan ile Güneydoğu Anadolu bölgesi olurken; en düşük bölge, > 14 puan ile Trakya ve Orta Karadeniz bölgesi oldu.
Tanımlanamayan duygularımız öfkeye dönüşüyor
Hostilitenin, değerlendirilen tüm davranışsal bağımlılıklar (kumar, alışveriş, sosyal medya, dijital oyun, yeme, cinsellik – pornografi) ile güçlü bir bağıntı içinde bulunduğunu belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, "Hostilitenin erkeklerde ve kadınlarda duygularını tanıma güçlüğü ile bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Duygularını ifade etme güçlüğü olanlarda oldukça yüksek ve ciddi bir korelasyon göstermektedir. Tanımlanamayan duygularımızın öfkeye dönüştüğünü söyleyebiliriz." dedi.
Hostilite şiddete nasıl dönüşür?
Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, hostilitenin şiddete nasıl dönüştüğünü de şöyle açıkladı:
"Hostilite dışa vuruma yönelik bir duygu ve bir kişinin öfkesini yapıcı veya kendisini düzeltici bir güce dönüştüremiyorsa, bu öfke davranışlara yansıyor.
Bu bazen davranışsal bir bağımlılığa, bazen sigara gibi kimyasal bağımlılığa dönüşürken, bazen şiddet içerikli davranışlara dönüşebiliyor.
Bağımlılıklar gibi öfke ve düşmanlığın kaynağına yönelik olmayan ama kısa süreliğine kişiyi rahatlatan davranışlar, bir süre sonra yeniden kişinin öfkeyi hissetmesine ve bu sefer daha güçlü şekilde hissetmesine neden olur.
Bu sebeple de kişi kontrolsüz bir öfkeyle, adeta saatli bir bomba gibi dolaşmaya başlar."
Doç. Dr. Sayar, hostiliteye etki eden faktörlerin genç yaş, duyguları tanıma güçlüğü, duygu ifade güçlüğü, negatif duyguların çokluğu, kişisel iyi oluş düşüklüğü, sigara kullanımı, alkol kullanımı ve madde kullanımı olduğuna dikkat çekti.
Neler yapılabilir?
Araştırma sonucunda çıkan sonuçlara göre öneriler şöyle sıralandı:
"Öfke kişinin kendisine, sorunun kaynağına, ya da herhangi yapıcı bir davranışa yönelmediği takdirde saatli bir bomba gibi kişiden çıkmaya çalışacaktır.
Öfkenin fark edilmesi ve kişinin duygusunu tanıyabilmesi önemlidir.
Öfkenin çözülmesi kişinin bireysel olarak yapabileceği bir şey gibi gözükse de, toplumsal olaylar, bireylerin kontrol edemeyeceği sorunlar, toplumda başa çıkılmada zorlanılacak öfkenin artmasına neden olabilir.
Bu nedenle bireysel sorunların yanında, toplum içerisindeki negatif olayların, en yapıcı şekilde çözülmeye çalışılması, toplumun öfkesini azaltabilecektir.
Öfke koruyucu ruh sağlığı açısından ilk ele alınması gereken duygulardan birisidir.
Genç yaştan itibaren uygun duygu ifade biçimi eğitimlerinin verilmesi
Toplumun bilinçlendirilmesi,
Toplum liderlerinde kutuplaştırmadan ve öfkeden uzak bir dilin hâkim olması gerekmektedir." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.