İstanbul'da onbinler "El Ele Gazze Şeridi" oluşturdu

İstanbul'da onbinler "El Ele Gazze Şeridi" oluşturdu
İşgalci rejiminin Gazze'deki insanlık dışı katliamlarına seyirci kalmamak adına kurulan Filistin İnisiyatifi'nin çağrısıyla toplanan on binlerce kişi Gazze direnişine destek vermek amacıyla Edirnekapı'dan Sultan Ahmet Meydanı'na yürüdü.

 

Edirnekapı'da bir araya gelen on binlerce kişi, Filistin ve Gazze'ye destek sloganları atarken, işgal rejimini telin etti.

Yürüyüşe katılım sağlamak için Edirnekapı'ya yoğun bir şekilde akın eden halk hem araç hem de yaya trafiği oluşturdu. Tekbir ve salavatlarla başlayan yürüyüşün bir ucu Sultan Ahmet Meydanı'na varırken kortejin devamının hala başlangıç noktasında olduğu öğrenildi.

Yürüyüş sonunda Sultanahmet Meydanı hıncahınç dolarken tramvay yolunda da ciddi insan kalabalığı oluştu.

Öte yandan yürüyüş esnasında yol güzergahında bulunan işgal rejimine destek veren firmaların önünden geçilirken; söz konusu firmaların ıslıklanarak protesto edildiği ve firmaların önünde yoğun güvenlik önlemi alındığı görüldü.

Sultanahmet Meydanı'nda toplanan grup adına basın açıklamasını aktivist Tülay Gökçimen okudu.

"Dünya, kağıttan kaplanın nasıl yırtıldığına o gün (7 Ekim'de) şahit oldu"

Tarihin en kanlı, en acılı ve en hüzünlü günlerininin yaşandığını hatırlatan Gökçimen, "Emzikteki bebekleri bile katletmekten kesinlikle imtina etmeyen zalimlerin zalimi bir düşmanla karşı karşıyayız ama  bir o kadar da zafere yakınız. Ümmetin sessizliğine çıkan küçük seslere ve dünyanın şaşkın bakışları altında bir halk, bir yandan cennete akıyor bir yandan da zafere koşuyor. 7 Ekim Cumartesi 2023'te, dünya Filistinli direnişçilerin kendi topraklarını geri alabilmek için israile karşı başlattığı büyük direnişe uyandı. Kimse olanlara inanamıyordu çünkü dünyaya göre israil çok büyüktü her şeyi görür her şeyi duyardı. israile haşa bir tanrı gücü atfeden dünya kağıttan kaplanın nasıl yırtıldığına o gün şahit oldu. O gün milyonlarca kişi sanki Filistinli direnişçiler durup dururken bir atağa geçmiş gibi konuştular. Sanki her şey birden bire olmuştu, israil işgalci değildi, israil katil değildi de Filistinliler bir sabah uyanıp israile karşı bir şeyler yapmaya karar vermişti. Dünya ne kadar da sağırdı çünkü yıllardır abluka altında türlü zorluklarla yaşamaya çalışan insanların seslerini duymamıştı, dünya ne kadar da kördü yıllardır kendi topraklarından sürgün edilmeye çalışılan insanların neler çektiğini görmüyordu." dedi.

 "Ben annemi saçından tanırım diyen yavrumuzu duydunuz mu?"

Katliamlarına türlü türlü manalar uyduran işgal rejiminin tek kelime ile bir çocuk katili, bir terör çetesi olduğunun altını çizen Gökçimen, "Sadece 7 Ekim'den bu yana 4 bine yakın çocuğumuzun katilidir. Ondan önce de 14 yaşındaki Muhammed Hudyr'ı Der Yasin köyünde benzin içirerek diri diri yakmıştı da biz yine susmuştuk. Muhammed Durra'yı babasının kucağında tüm dünyanın gözü önünde şehit etmişti biz yine çok sinirlenmemiştik. 13 yaşında iken tutuklanan ve yıllardır yapılan işkenceler yüzünden akıl sağlığını kaybetmeye başlayan Ahmet Manasra 'Beni bu zalimlerin elinden kurtarın' diye haykırdığında yine çok meşguldük, duyamadık. Ama şimdi o kadar da olamaz dediğiniz herşey oldu. Gökyüzünden bıraktıkları bombalarla çocuklarımızı parçaladılar, bıraktıkları kimyasal silahlarla çocuklarımızı yaktılar. Anne babaları evlatsız, Gazzeli çocukları annesiz babasız bıraktılar. Bazen de kimse geride kalmadı, 20 kişilik bir aileyi herkesiyle birlikte yok ettiler. 'Ben annemi saçından tanırım' diyen yavrumuzu duydunuz mu? Bebekken ellerini gezdirdiği cennet ipeği saçlarından tanımıştı annesini enkazların arasından. Kızımız annesine şöyle sesleniyordu: Bitti üzerimizi örttüğün geceler, bitti Filistin'e dua isteyen gözlerin, bitti kardeşimin seccadesine Aksa'yı işlerken nenemden çocukluğunu dinleyişin. Benden zalimlere direnmemi istedin, topraklarımızı çaldıklarında o topraklar bizim diyebiliyordum. Şimdi sensizlik, Aksa'sız Kudüs gibi. Şimdi kalbim Mescid-i Aksa'da secdeye gidemeyen alınlar gibi kederli. Seni saçlarından tanıdım anne, cennette uzayacak saçlarından." şeklinde konuştu.

"Doğum belgesi olmadan ölüm belgesi verilen ilk bebek Gazze'de doğdu"

Gökçimen konuşmasının devamında, "Şimdi hergün önümüze düşen videolarda enkazdan taşan bir bebek eli veya annesinin karnından alınan ceninlere şahitlik ediyoruz. Doğum belgesi çıkmamıştı Şeyma'nın. Çünkü doğalı birkaç saat olmuştu ve doğum belgesi olmadan ölüm belgesi verilen ilk bebek Gazze'de doğdu. Bir yaşın altında 134 bebek annesinin sütünü bıraktı cennete gitti. Gazze'de Esma da katledildi Ahmet de, Mecid de katledildi Amine de, Yasin de katledildi Ali de... Kimi uyurken, kimi elindeki ekmeği yerken, kimi oyun oynarken hayattan koparıldı. O kadar çok çocuk katledildi ki aileleri veya geriye kalanları çocuklarının cenazelerini bulabilmek için çocukların kollarına, bacaklarına isimlerini yazdılar. Ah dünya buna nasıl dayandın? Zeytin ağaçları bile ağladı, taşlar dile geldi. Yatağının başına Prenses Ramis'in mutlu odası yazan güzel yavru Cebaliye Kampı'nda yok edildi, Yusuf bombardımandan kaçarken kardeşini kaybetti. Muhammed seslerden o kadar korktu ki neredeyse aklını yitiriyordu. Tüm bu yaşananlara biz uzaktan bu kadar yanarken Gazze'deki anneler nasıl dayandı gerçekten aklımız almadı. Rabbimiz Gazzeli annelere sabır yağdırsın inşallah." cümlelerini dile getirdi.

"Gazzeli annelerin babaların enkazların arasından çocuklarını aramasını istemiyoruz"

"İki yüzlü Batı'nın neler yaptığını bu katliamları nasıl görmezden geldiğini gördünüz" şeklinde devam eden Gökçimen, "22 Arap ülkesinin, yanı başlarında yaşanan bu zulme nasıl sessiz kaldığını gördünüz. Uçaklarla güneye gidin diye kağıtlar atan sonra yola çıkanları da bombalarla katleden ve ona destek veren başta katil emparyalist ABD'yi de gördünüz. Peki ya bir avuç Müslümanın tüm ümmetin izzeti şerefi için nasıl direndiğini de gördünüz mü? Yıkılan evinin enkazı üzerinde 'Vallahi biz yere gitmeyeceğiz, burada kalacağız' diyen kadınları da gördünüz mü? 'Beş evladım şehit oldu hepsi Mescid-i Aksa'ya feda olsun' diyen anneleri de gördünüz mü? Artık kelimeler tükendi. Gazzeli bebeklerin daha doğum belgesi almadan ölüm belgesi almasını istemiyoruz. Biz Gazzeli çocukların elinde ekmeği ile katledilmesini istemiyoruz. Gazzeli annelerin babaların enkazların arasından çocuklarını aramasını istemiyoruz. Biz Gazzeli annelerin çocuklarının kollarına ve bacaklarına isimlerini yazmalarını istemiyoruz. Ey zalim ve katil işgalci israil! Artık kanlı ellerini çocuklarımızın üzerinden çek. Ölüm taşıyan uçaklarını çocuklarımızın üzerinden uzaklaştır git ve bir daha gelme. Ey değerli Gazzeli anneler, sizin çocuklarınızın bizim çocuklarımızdan hiçbir farkı yok. Gazze'de çocuklar gece uyudukları yataklarında sabah güvenle kalkabilene kadar sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz. Zaferin adım adım geldiğini görüyoruz, hissediyoruz, dua ediyoruz. Ey değerli Gazzeli anneler, acılarınız acılarımızdır. Onurlu direnişinizi uzaktan izliyor ve bize verdiğiniz dersleri ezberliyoruz." diye konuştu.

"Bu kadar şehit ve cenazemiz varken lütfen bu hayatı normal bir şekilde yaşamayın"

Gökçimen, "Ey Müslümanlar son olarak şunu söylememe izin verin. Gazze'de şehit olan her çocuğun cenaze evi bizim evimizdir, yüreğimizdir. Bu kadar şehit cenazemiz varken lütfen bu hayatı normal bir şekilde yaşamayın. Yaşananları unutmayın, unutturmayın. Evlerinize katillerin mallarını sokmayın. Unutmayın ki çocukların katledildiği bir dünyada hiç kimse masum değildir." ifadelerini kullandı.

Basın açıklaması sonrasında binlerce kişi ellerini semaya açarak Filistin ve İslam alemi için edilen dualara "amin" dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.