Kâbe en çok Suud rejimin yönetimi altında musibetlere maruz kaldı

Kâbe en çok Suud rejimin yönetimi altında musibetlere maruz kaldı
Şimdilerde Corona virüs gerekçesiyle ibadet yapılmasına sınırlama getirilen Kabe, geçmişte de bir çok musibete maruz kaldı.

Şimdilerde Corona virüs gerekçesiyle ibadet yapılmasına sınırlama getirilen Kabe, geçmişte de bir çok musibete maruz kalmıştı.

Kâbe’nin ilk defa ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı hususunda ihtilâf vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de Kâbe ile ilgili olarak bazı ayetler vardır.

Söz konusu ayetlere bakıldığında Kâbe’nin Hazreti İbrâhim’den önce de var olduğu, ancak yıkılıp uzun zaman içinde yerinin kaybolduğu ve Hazreti İbrâhim tarafından bulunarak yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır.

Fakat Hazreti İbrâhim’den önce kimin tarafından inşa edildiği hususunda Kur’an’da herhangi bir bilgi yoktur. Bununla birlikte bazı kaynaklarda ilk yapanların Hazreti Âdem yahut oğlu Şît, hatta onlardan daha önce melekler olduğuna dair birçoğu İsrâiliyat kaynaklı, mübalağa ve efsane unsurlarıyla süslü, bir kısmı da sembolik anlamlar taşıyan rivayetler yer almaktadır.

Kendilerini Müslüman addedenler de Kabe'ye saldırdı

Kabe sadece Kuran’da tarif edildiği gibi dini merkez olmakla kalmamış çeşitli siyasi ve ekonomik çekişmelerin de merkezi olmuş. Bu nedenle bir çok defa ibadete kapatılmıştı.

Emeviler döneminde süren kıyasıya siyasi mücadele sırasında Kabe saldırıya uğradı. Bu saldırıların birincisi 682 yılında Yezid’in orduları tarafından yapıldı. Mekke şehri mancınıklar ile harap edilirken sadece şehir değil “Allah’ın evine kimse saldırmaz” diye düşünerek sığınanlar nedeniyle Kabe hedef alınmıştı. Emeviler sonuna kadar gitmeyi planlamıştı ancak Yezid’in ölüm haberi gelince kuşatma yarım kaldı ve Kabe daha sonra onarıldı.

İkinci saldırı halife Abdülmelik bin Mervan döneminde yaşandı. Abdülmelik’in komutanı “zalim” Haccac Bin Yusuf öncülüğündeki ordular Kabe’yi mancınıklar ile dövdüler. Haccac şehrin sakinlerini günlerce aç bıraktıktan sonra 692 yılında şehre girdi ve sahabeden Abdullah Bin Zubeyr’in kafasını kestirerek şehid etti.

Tarih kitapları, Karmatiler döneminde de Kabe'nin hac zamanında bir kez daha baskına uğradığını anlatır. Baskında bir günde otuz bin hacının katledildiği, Ebu Tahir komutasındaki Karmati ordusunun “Hacerul Esved’i” kendi ülkesine götürdüğü ifade edilir. Hacerül Esved Fatımi halifesinin müdahalesine kadar Karmatiler’in elinde kaldığı (22 yıl) ve sonra iade edildiği anlatılır.

4'üncü Murad zamanında Mekke o güne kadar görülmemiş şiddette bir fırtına ve sel baskınına mâruz kaldı (1039/1630); sular Mescid-i Harâm’a girerek Kâbe duvarlarının yarısına kadar çıktı ve ertesi gün akşama doğru kuzeybatı duvarı tamamen, kuzeydoğu duvarı kapıya kadar, güneybatı duvarının da altıda bir kadarı yıkıldı.

Temmuz 1631’e kadar yaklaşık altı buçuk ay süren çalışmalar sonucu Hacerülesved köşesi hariç bütün duvarlar temellerine kadar taş taş sökülerek orijinalitesine dokunulmadan yeniden yapıldı ve yıpranmış, harap olmuş kısımlar yenileriyle değiştirildi.

1941 ve 1974'teki seller

Mekke'de, 1941 ve 1974 yıllarında çok şiddetli yağmur yağmıştı Hacer'ül-Esved'in hizasına kadar suyla dolan Kâbe'de kimi Müslümanlar yüzerek kimisi zorla yürüyerek tavaf etmişlerdi.

Yakın zamanda Kabe'de yaşanan felaketler

Geçmişte yaşanan saldırılar ve doğal olaylar nedeniyle musibetlere maruz kalan Kabe, yakın zaman da bir çok ölümlü olaya tanıklık etmişti. Yaşanan olaylar sırasıyla şöyle:

21 Kasım 1979: Suudi rejimine karşıt olan Cuheyman el Uteybi'nin liderliğini yaptığı 200 kadar kişi Harem-i Şerif işgal ederek büyük bir katliam gerçekleştirdi. Resmi rakamlara göre aralarında saldırganların da bulunduğu 153 kişi öldü, 560 kişi yaralandı. Tarihe "Kanlı Kabe Baskını" olarak geçen bu olayda doğal olarak bir müddet tavaf ibadeti yapılamadı.

1 Temmuz 1987: İranlı hacılar “Müşriklerden Kurtuluş” mitinginde  “Amerika’ya ölüm”, “İsraile ölüm” sloganları atarak gösteri yaptıklarında Suudi güvenlik güçleri İranlı hacıları önce demir ve jiletli sopalarla dövdü ardından üzerlerine rastgele ateş etmeye başladılar. Bu kanlı olayda (275 İranlı, 85 Suudi Arabistanlı (aralarında güvenlik güçleri de bulunmakta) ve 45 kişi başka milletlerden olmak üzere) 402 kişi hayatını kaybetti. 649 kişi yaralandı. Olaydan sonra Suudi rejimi, İran’la olan tüm diplomatik ilişkilerini durdurarak Tahran’daki konsolosluğunu kapattı.

10 Temmuz 1989: Mekke'de iki bomba patladı, bir hacı öldü, 16 kişi yaralandı. Suudi Arabistan, olaydan İran destekli grupları sorumlu tuttu. Daha sonra saldırının failleri olmakla suçlanan Kuveyt asıllı 16 kişi idam edildi.

2 Temmuz 1990: Mekke’de yaya tünelinde çıkan izdihamda, 550’si Türkiyeli olmak üzere bin 462 hacı ezilerek hayatını kaybetti.

24 Mayıs 1994: Şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamda 270 hacı hayatını kaybetti.

7 Mayıs 1995: Mina'daki bir hacı kampında çıkan yangında 3 kişi hayatını kaybetti, 99 kişi yaralandı.

15 Nisan 1997: Mina’da 70 bin civarında çadırın tutuşmasına sebep olan yangın, 343 hacı adayının ölümüyle sonuçlanmıştı. Olayda bin 300 kişi yaralandı.

9 Nisan 1998: Şeytan taşlama sırasındaki izdihamda 119 hacı öldü.

5 Mart 2001: Şeytan taşlama sırasında 40 hacı adayı vefat etti.

11 Şubat 2003: İzdihamda, 14 hacı hayatını kaybetti.

1 Şubat 2004: Şeytan taşlamada 244 hacı vefat etti, yüzlerce hacı yaralandı.

22 Ocak 2005: Cemerat Köprüsü'nde 367 hacı ezilerek can verdi.

6 Ocak 2006: Kabe yakınlarında bulunan bir otelin çökmesi sonucu 76 kişi hayatını kaybetti.

11 Eylül 2015: Vinç devrildi. 132 kişi öldü, 250'ye yakın kişi ise yaralandı.

 

Suudi rejimi Hac organizasyonuna layık değil

Yaşanan tüm bu olaylar Suudi rejiminin Haccı organize etmedeki niteliksizliğini gösterirken bütün İslâm ülkelerinin bir araya gelerek kuracakları idari yapının mukaddes beldeleri yönetmesi gerekliliği bir kez daha ortaya konuldu.

Suud rejimi, son günlerde artak yeni tip Corona virüs nedeniyle de bir dizi önlemler aldı. Suud krallığı, virüsün Mekke ve Medine'ye ulaşacağı endişesinden dolayı umre ve Mescid-i Nebevi ziyaretlerini geçici olarak askıya aldı.

Krallığın önlemleri devam etti ve geçici bir süreyle tavaf ve sa'y alanlarını kapatıldı. Böylece Kabe, 1979'daki kanlı baskında sonra ilk defa ibadete kapanmış oldu.

Alınan önlemler kimileri tarafından gerekli görülürken kimileri de hem Kabe'nin ibadete kapatılmasından dolayı duyduğu üzüntüyü hem de dezenfekte çalışmalarının tavaf esnasında da yapılabileceğini dile getirdi.

Krallık'taki resmi rakamlara göre 2018'de 18,3 milyon kişi Umre yaptı. 2019'daki hac döneminde yaklaşık 2,5 milyon insan hacı olmuştu.

Yetkili makamlar virüsün yayılmasından önce 2020'de hacı sayısının 2,7 milyona ulaşmasını bekliyordu ancak bu yılki hac mevsiminin virüs nedeniyle ne kadar etkileneceğin henüz kestirilemiyor. Virüsün önümüzdeki hac mevsiminde devam etmesi halinde Suud rejimin ne tür kararlar alabileceği de tahmin edilemiyor.

İlk hac kafilesinin 22 Haziran 2020'de, son hac kafilesinin ise 25 Temmuz 2020'de yola çıkması bekleniyor. Mukaddes topraklardan dönüşler ise 6 Ağustos-2 Eylül 2020'de gerçekleşecek. (İLKHA)

kabe.jpg

kabe-001.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.