Kafkasya'nın unutulmaz mücahidi: Şeyh Şamil

Kafkasya'nın unutulmaz mücahidi: Şeyh Şamil
Gönüllü dağlılardan oluşan küçük ordusuyla 25 yıllık mücadelede Rus Çarlık İmparatorluğuna diz çöktüren Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, vefatının 154'üncü yıl dönümünde rahmetle yâd ediliyor.

Âlim ve büyük bir İslam mücahidi olan, aynı zamanda Kafkas dağlarının kartalı olarak adlandırılan, İslam gençliğine mücadelesiyle örnek olan Şeyh Şamil, bundan 154 yıl önce 4 Şubat 1871 tarihinde hayata gözlerini yumarken, adı bugün bile gönüllerde ve İslami mücadele sahasında yaşıyor.

Rus Çarlık İmparatorluğu, Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki geniş alanlar üzerinde hâkimiyet kurmasının ardından bu bölgelerde Müslümanlara yönelik büyük zulümler icra etti.

Rus hâkimiyetine karşı koydu

Bu zulümlere karşı en ciddi karşılığı ise Şeyh Şamil verdi. Şeyh Şamil'in mücadelesi tüm Rus yönetimine karşı Kuzey Kafkasya'da Müridizm'in yayılmasıyla başladı. Şamil, Kafkasya'da "kurtuluş yolunu arayan" Nakşi tarikatına tabi olan müridleri "cihad" kavramıyla birleştirerek Rus hâkimiyetine karşı koydu.

Şeyh Şamil iyi bir eğitim almıştı. İlk zamanlar Kadı-Molla'nın saflarına katıldı ve hızlı bir ilerleyiş sağladı. Kadı Molla'nın ölümünden sonra İmam Hamzat'ın en yakın müridlerinden oldu ve imamlığa da 1834'de Hamzat'ın şehid edilmesiyle geçti. İmam Şamil, böylece müminlerin Kafkasya'daki lideri ve cihadın komutanı oldu. Şeyh Şamil'in en büyük başarısı, dağlılardan düzenli bir ordu oluşturması ve Çeçenistan ile Dağıstan topraklarında "İslam Şeriat Hukuku" temelinde gerçek bir devlet kurmayı başarmasıydı.

Rus kalelerini fethetti

1838 yılı Dağıstan ve Çeçenistan'da oldukça sakin geçti. 1839 Mayıs'ında General Grabbe, 30 bin kişilik ordusuyla Şeyh Şâmil'e karşı sefere çıktı. Şâmil, Ahulgoh'a çekilmek zorunda kaldı. Ruslar 4 Eylül 1839'da Ahulgoh'u ele geçirse de binlerce kayıp verdi. Ahulgoh savunması, Kafkasya direnişinin bir dönüm noktası oldu. Kuşatmadan yedi müridiyle birlikte kurtulan Şeyh Şâmil önce İçkeri'yeye gitti. Bölgedeki bazı nâiblerle hanları kendi yanına çeken Şeyh Şâmil, 1841 yılının ilk yarısını Çeçenistan ve Dağıstan'da Ruslara karşı düzenleyeceği saldırılar için hazırlık yapmakla geçirdi. Kasım 1841 sonlarında Dağıstan'a girdi. 1842 yılına girerken Şeyh Şâmil, Çeçenistan ve Dağıstan'ın tek hâkimi oldu. 1843 Eylül'ünde, Ensal'i ve Avaristan'daki bütün Rus kalelerini fethetti.

Kahramanca direniş gösterdi

Şeyh Şâmil, 1844 yılı başlarında Kuzey Dağıstan'ın kesin hâkimi durumunda idi. 1846 Nisan'ında Şeyh Şâmil, Kabartay bölgesi üzerinden batıdaki Çerkezlerle birleşip Kafkasya'nın birliğini sağlamak amacıyla 14 bin askerle Şali'ye yürüdü. 1847 yılının ilk aylarını Vedeno diye adlandırılan yeni karargâhında geçiren Şâmil, haziran ayında Rus kuvvetlerine karşı kahramanca bir direniş gösterdi. Yaklaşık bir hafta süren çarpışmalarda Ruslar büyük kayıplar vererek geri çekildi. Ağustos-Ekim 1847'de Prens Vorontsov'un Şalti harekâtı, Haziran 1848'de General Argutinsky-Dolgurukov'un Gergebil, 1849 yazında Kibid Muhammed'in yeni karargâhı Çoh kuşatmaları dışında Kırım savaşının patlak verdiği Ekim 1853'e kadar Kafkasya'ya genellikle sükûnet hâkim oldu.

Sultan Abdülmecid Şeyh Şâmil'i Ruslara karşı cihada çağırdı

Şeyh Şâmil, Mart 1853'te Sultan Abdülmecid'e bir mektup yazarak Kafkasya'da ve özellikle Dağıstan'da, Rus askerî yığınağını sekteye uğratacak eylemlere girişti. Bu eylemlerin amacı, muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşına karşı Rusların bölgede askerî yığınak yapmasını önlemekti. 4 Ekim 1853'te Kırım savaşının başlaması, Osmanlı Devleti'nin Kafkasya ile daha yakından ilgilenmesini zorunlu hale getirdi. Sultan Abdülmecid 9 Ekim 1853'te Şeyh Şâmil'e bir ferman yollayarak onu Ruslara karşı cihada çağırdı. Haziran 1853'ten itibaren yaptığı saldırılarla Güney Kafkasya'daki Rusların seferberlik hazırlıklarını sekteye uğratan Şeyh Şâmil'in bu hareketi, Kasım-Aralık 1853 aylarında Kars-Gümrü yönünde cereyan eden muharebelerde Rusların savunmada kalmasında önemli rol oynadı. Fakat Osmanlı Devleti'nin pasif tutumu Kafkasya'daki Rus varlığını sona erdirecek harekâtın gerçekleşmesini önledi, böylece tarihî bir fırsat değerlendirilemedi.

Paris Antlaşması'ndan (30 Mart 1856) sonra Rusya'nın Prens Baryatinsky'i yeniden Kafkas orduları başkumandanlığına ve Kafkas genel valiliğine tayin etmesi, Kafkasya'nın kaderini belirleyen en önemli gelişme oldu. 1859 yılına girerken Şeyh Şâmil yine savunma pozisyonundaydı. Yevdokimov 19-21 Şubat 1859'da yeni Dargiye'yi kuşattı. Şeyh Şâmil, ailesi ve 400 müridiyle Gunib'e çekildi. Ruslar 70 bin kişilik bir orduyla Gunib'e ulaştılar. Prens Baryatinsky, Şeyh Şâmil ile görüşmek istediyse de ret cevabı aldı.

400 kadar fedaisi ile on binlerce kişilik bir orduya karşı savaştı

400 kadar fedaisi ile 1,5 ay süreyle, on binlerce kişilik bir orduya karşı savaştı. Ellerinde atacak barutları, yiyecek bir şey kalmadı. Etrafındaki yiğit askerlerin çoğu şehid oldu. Yiyecek yerine karınlarına taş bağlayarak düşmanla mücadeleye devam ediyorlardı. Başkomutan Baryatinski, Şeyh Şamil'i canlı olarak ele geçirmek istiyordu. Bu sebeple Şeyh Şamil'e beyaz bayraklı elçiler göndererek teslim olmasını teklif etti. Şeyh Şamil'in çocukları ve askerleri, bu ümitsiz mücadelede Şeyh Şamil'in şehid olacağını, sonunda Kafkasların başsız kalacağını düşündüler. Şimdi bir anlaşma ile teslim olurlarsa ileride Allah'ın yaratacağı yeni imkânlara göre hareket edebileceklerini Şeyh Şamil'e bildirdiler.

Canını seve seve vermeye hazırdı

Şeyh Şamil, dini ve vatanı için canını seve seve vermeye hazırdı. Fakat Müslümanlara yardım etmek, sağ kalmakla mümkündü. Bu sebeple gelen elçilerle anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre; Müslümanların dinlerine karışılmayacak, onlardan asker alınmayacak, vergi toplanmayacak, Müslümanlar iç işlerinde serbest bir devlet olup, idarecilerini kendileri seçecek, Şeyh Şamil, aile efradı ve mevcut kırk kadar askeri ile silahları dahi ellerinden alınmadan Osmanlı'ya gidebileceklerdi.

Şeyh Şâmil saygıyla karşılandı

6 Eylül 1859'da Prens Baryatinsky'nin karargâhına götürülen Şeyh Şâmil saygıyla karşılandı. Ruslar uzun zamandan beri direnişini kırmaya çalıştıkları Şâmil'e iyi davrandılar. Şeyh Şâmil ertesi gün Temirhanşura'ya, oradan Saint Petersburg'a, ardından Kaluga'ya götürüldü. Çar Aleksandr onunla burada görüştü; çarın onu kucakladığı rivayet edilir.

1869'da kendi isteğiyle Kiev'e gönderilen Şeyh Şâmil, Rusların izin vermesi üzerine hacca gitmek amacıyla 31 Mayıs 1869'da İstanbul'a gitti. Aynı gün sadrazamla görüştü, daha sonra şeyhülislâmı ve dâhiliye nâzırını ziyaret etti. 15 Ağustos 1869'da Sultan Abdülaziz tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda kabul edildi. Yedi ay Koska'da kendisine ayrılan köşkte oturdu. Sultan Abdülaziz, Şeyh Şâmil'e ve aile fertlerine maaş bağlattı. Hac farizasını yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi.

Cennetü'l-Baki kabristanına defnedildi

Şeyh Şamil, Medine'ye geldiğinde hastalandı. Kısa süren bu hastalığında aile efradı, beraberinde gelip kendisine hizmet edenlerle ve ziyaretine gelenlerle vedalaştı. Sultan Abdülaziz'e Rus Çar'ında rehin bıraktığı çocuklarının kurtarılmasını Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'de vazife verilmesini bildiren bir mektup yazdırdı. Sonra başında okunan Kur'an-ı Kerim tilavetleri arasında 1871'de kelime-i şehadet getirerek vefat edip, sevdiklerine kavuştu. Cennetü'l-Baki kabristanına defnedildi.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.