Kalp Hastalıklarında Dünya Birincisiyiz!

Kalp Hastalıklarında Dünya Birincisiyiz!
Türkiye, kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümlerde dünyada ilk sırada yer alıyor.

Avrupa’ya kıyasla ise daha genç yaşta bypass ameliyatlarının gerçekleştiği ülkemizde, HDL yani iyi kolesterolün düşük olması önemli bir problem oluşturuyor. Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “29 Eylül Dünya Kalp Günü” öncesinde kalp sağlığını korumak için alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Yüksek kolesterolün etkileri yıllar sonra ortaya çıkıyor

İnsan vücudunda normal ölçülerde şeker olduğu gibi kolesterol de bulunmaktadır. Şekerin ani yükselmesi komaya neden olurken kolesterol yüksekliğinin sonuçları yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Kolesterol çeşitli besinlerle vücuda giren ve karaciğerde üretilen yağ benzeri bir maddedir. Bir yapı taşı olmakla birlikte çeşitli hormonların, aynı zamanda D vitamini ve safra üretimi için de gereklidir. Hücre zarlarının inşası ve bakımı için elzem olan kolesterol iyi huylu (HDL) ve kötü huylu (LDL) olmak üzere ikiye ayrılır. Kötü huylu olan kolesterol LDL, iyi huylu olan ise HDL olarak bilinmektedir.

 

Damar sağlığı için büyük tehdit

LDL’nin yüksek düzeyde olması damar çeperinde aterom plaklarının birikmesine yol açabilir. Ateromlar hangi organın damarında birikirse o organda hastalıklar ortaya çıkacaktır. Kalbi besleyen atardamarlar tutulursa koroner arter hastalığına ve kalp krizine, beyin damarları tutulursa inmeye yol açar.

Bunlar varsa LDL kolesterol mutlaka düşük olmalı

Total kolesterol 200 mg/dl’nin altında, kötü huylu kolesterol 100 mg/dl altında, iyi kolesterol düzeyi ise 35 mg/dl’den yüksek olmalıdır. Kan kolesterol düzeyi 200, LDL 130’un üzerinde, HDL 35’in altında ise risk yüksektir. Özellikle bazı risk faktörleri LDL kolesterolün 100 mg/dl’nin altında olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  • Yüksek tansiyon
  • Şeker hastalığı
  • Fiziksel aktivite azlığı
  • Sigara kullanımı
  • Ailede yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç öyküsü olması
  • Aşırı kilo
  • 40 yaş ve üzeri erkek
  • Menopoz sonrası kadın

Yüksek kolesterolün tek sorumlusu yanlış beslenme değil

Sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam kolesterolün dengede olması için temel kurallar arasındadır. Doymuş yağ içeren bütün yiyecekler kolesterol içerir. Bu durumda ne kadar çok hayvansal gıda alınırsa kolesterol o kadar yüksek olur. Ancak kolesterolün tek sorumlusu olarak gıdalar görülmemelidir. Yaşam tarzı, aşırı kilo, sigara, ailenin tıbbi geçmişi, yaş, yüksek tansiyon, diyabet, böbrek ve tiroid hastalıkları gibi bazı faktörler de yüksek kolesterol için büyük risk oluşturabilir. Hiçbir şekilde dışarıdan kolesterol ihtiva eden yiyecekler tüketilmese bile vücudun günlük kolesterol imalatı 5,5 gr’dır.

Kolesterolü kontrol altında tutmak mümkün

Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile kan yağlarında hedeflenen değerlere çoğu zaman ulaşılamayabilir. Bu durumda hastaya ilaç tedavisi önerilmelidir. Ayrıca kolesterolü normal olan hastaların da kalp krizi geçirebileceği unutulmamalıdır. Amerikan Kardiyoloji Derneği’nin kılavuzlarına göre kolesterol düşüren “statin” türü ilaçlar sayısız faydalarının yanı sıra damar sertliğini ortaya çıkaran enflamasyonu önleyen antienflamatuar özelliğindedir. Bu sayede plak stabilizasyonu (ilerlemesinin önlenmesi) sağlandığı gibi kritik olmayan bir plağın yırtılarak ani kalp krizine neden olması da önlenir.

İlaç tedavisi tek başına yeterli değil

Yüksek kolesterolü olan hastalar, kolesterol düşürücü ilaç kullandıkları zaman kan kolesterol seviyeleri normale inince ilacı bırakabileceklerini düşünürler. Kolesterol düşürücü ilaç bırakıldığında ise kan yağları yine yükselir. Bu nedenle bu ilaçlar, diyabet ilaçları gibi devamlı kullanılmalıdır. Kolesterol yüksekliği tedavisi mutlaka yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olmalıdır. Diyet, kolesterolden fakir beslenme, kilo verme ve egzersiz olmazsa olmaz koşullardır. Bu koşullar olmadan uygulanacak statin tedavisi iyi bir çözüm değildir.

Kolesterole karşı 4 önemli ipucu

  • Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. Alabildiğiniz en ince et dilimlerini satın alın.
  • Ette gözle görülebilen tüm yağları ve tavuğun derisini ayırın.
  • Şeker ve karbonhidrattan, özellikle mısır şurubu şerbeti içeren endüstriyel yiyeceklerden (sahte bal, reçel, hazır hamur işi tatlılar, bisküvi, pastane ürünü kekler, doğum günü pastaları, çikolata…) tüketmeyin.
  • Çoklu veya tekli doymamış yağlar açısından zengin yağları tercih edin. Yemek pişirirken altın standart olan zeytinyağını kullanın. Makul dozda tereyağı kullanılabilir.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.