Kayyum tartışmaları
Başta Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir belediyeleri olmak üzere, ilçe ve belde belediyelerine atanan kayyumlarla ilgili tartışmalar sürüyor.
Haklarında "terör soruşturması" olan ve görevden alınan belediye başkanlarının yerlerine İçişleri Bakanlığınca görevlendirmeler yapıldı. Görevden alınan belediye başkanlarının çoğu ya "terör soruşturması" kapsamında tutuklandı ya da haklarında başlatılan soruşturmalar halen devam ediyor.
Kayyum atamaları, kimi tartışmaları da beraberinde getiriyor. AK Parti, yapılan görevlendirmelerin tedbir olduğunu savunurken diğer siyasi partiler ise kayyum atamalarının "hukuki" olmadığını belirtiyor.
31 Mart Yerel Seçimleri sonrası doğu ve güneydoğu illerindeki birçok belediyeye kayyum atandı. Yerel seçimlerden sonra kayyum uygulamasından ilk olarak 3 büyükşehir belediyesi nasibini aldı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan, "terör örgütüyle iltisak-irtibatı olduğu", "terör örgütlerine destek verdikleri yönünde tespit ve deliller bulunduğu" gerekçesiyle görevden alındı. Görevden alınan belediye başkanlarının yerine valiler, vekil olarak atandı.
Kayyum atanan belediyeler
Şu ana kadar kayyum atanan il ve ilçe belediyeleri şöyle;
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, ile Kulp, Bismil, Kayapınar, Kocaköy, Yenişehir ve Hazro ilçe belediyeleri.
Mardin Büyükşehir Belediyesi ile Nusaybin, Kızıltepe, Savur, Derik ve Mazıdağı ilçe belediyeleri.
Van Büyükşehir Belediyesi ve Saray, Erciş, İpekyolu, Başkale, Muradiye, Özalp ilçe belediyeleri
Hakkâri Belediyesi ve Yüksekova ilçe belediyesi
Şırnak'ın Cizre, İdil ilçe belediyeleri
Şanlıurfa'nın Suruç ilçe belediyesi
Erzurum Karayazı ilçesi,
Tunceli Akpazarı Beldesi
Batman İkiköprü Beldesi
Kayyum atamalarına siyasi partiler nasıl bakıyor?
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ)
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kayyum atamalarına ilişkin yaptığı açıklamada "Bu milletin alın terinden artırarak vermiş olduğu vergilerle kendilerine gelen parayı halka değil de Kandil'e gönderenlere, dağa gönderenlere biz seyirci kalamayız ve kalmayacağız." demişti.
Parti Sözcüsü Ömer Çelik de belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin,
"Demokrasiler, hukuk çerçevesinde yaşarlar, hukuk çerçevesinde çalışırlar. Seçilmiş bir kişi, bir belediye başkanı hukuk prensiplerine uymuyorsa, hukuk devletinin temel prensiplerini, demokrasiyi yok etmeye çalışan bir terör örgütüne yardımda bulunuyorsa, buna karşı nasıl bir tasarrufta bulunulacaktır? Herhangi bir iktidarın, bu şekilde teröre yardım eden bir mekanizmayı görmezden gelmesi başlı başına bir suçtur. Açık ve net şunu söylemek gerekiyor; hangi iktidar olursa olsun, hukuka saygılı bir iktidarın, bu şekildeki eylem ve işlemlere izin vermemesi son derece doğaldır. Eğer hukuk çerçevesinde hareket etselerdi, bu hassasiyetleri gözetselerdi, kimse bunların yönetimde kalmasına müdahale etmeyecekti. Halkın iradesine saygısızlık, halktan demokrasi ve hukuk temelinde oy alıp daha sonra terör örgütüne bu imkanları kullandırmaktır. Asıl halkın iradesine saygısızlık burada gerçekleşmektedir." açıklamasını yapmıştı.
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR)
Belediyelere yapılan görevlendirmeyle ilgili açıklama yapan HÜDA PAR ise seçilmenin hiç kimseye suç işleme imtiyazı vermediğini belirterek, atamaların da hukuki olmadığını ifade etti.
Açıklamada, "Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin kaldırılması veya en azından zayıflatılması beklenirken 2016 yılında 5395 sayılı Belediye Kanunu'nda yapılan değişiklik ile mevcut vesayet güçlendirilmiştir. Seçilmiş olmak hiç kimseye suç işleme imtiyazı vermez ancak suç işlediği iddiasıyla görevinden uzaklaştırılan seçilmiş bir kişinin yerine bakanlık veya valilik tarafından geçici de olsa atama yapılması 2016 yılında yapılan değişiklik ile 'kanuni' hale getirilmiş ise de 'hukuki' değildir. Hukuka aykırı uygulamalarla çözüm aramak doğru değildir." denildi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
CHP de belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin kayyum kararlarının hukuki değil, siyasi olduğunu savundu.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Belediye başkanları görevden alındı. Ülkemizde belediye başkanı olmanın koşulları bellidir. YSK tarafından adaylıkları uygun görülen başkanlarının görevden alınması seçime girmek serbest, seçilmek yasak anlamına gelen bir karardır. Görevden almalar siyasidir. Hukukun üstünlüğü yok sayılmıştır." dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, görevden alınan büyükşehir belediye başkanlarını "PKK’nın hesabına fütursuzca çalışan terör yandaşları" olarak niteledi.
Bahçeli, "PKK’nın geçim kapısı haline gelen, para ve terörist temin merkezine dönen söz konusu büyükşehir belediyelerine adaletin ruhuyla müdahale, maşeri vicdanın beklentileriyle muamele etmiştir. Dünyada hiçbir meşru ve egemen devletin tahammül edemeyeceği çirkinlik ve çirkeflikler yaşanmış, yaşatılmış, ezcümle PKK’lılar belediyelere doldurularak yuvalanmalarının önü açılmıştır. Terör örgütü PKK’nın ucuz aparatı, siyasi artçısı ve yancısı olan HDP’nin zehirli, zincirli, ziftli niyetleri bir kez daha duvara toslamıştır. Anlaşılan boğazındaki kemendi Kandil’den tutulan HDP, Eylül 2016’dan 31 Mart 2019’a kadar sorumluluğu altındaki 105 belediyenin 95’ine kayyum atanmasından herhangi bir ders almamış, alacak dirayet ve basireti de gösterememiştir." ifadelerini kullanmıştı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP)
HDP Merkez Yürütme Kurulun'dan kayyum atamalarıyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Düzenleme, anayasanın birçok maddesine ve Türkiye’nin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da dahil olmak üzere demokratik uluslararası anlaşmalara, evrensel hukuka ve temel insan haklarına aykırıdır."
Neden kayyum atandı?
Kayyum atamalarına ilişkin İçişleri Bakanlığından yayımlanan açıklamaya göre, bazı belediyelerin imkanlarının illegal amaçlar için kullanıldığı belirtildi.
Açıklamada, "Son yıllarda teröre karşı yürütülen kararlı mücadele sonucunda büyük bir acziyete düşen PKK/KCK terör örgütü ve uzantıları; bazı belediye başkanları aracılığıyla belediyelerin imkânlarını illegal amaçlar için kullanmışlardır." denildi.
Kayyum atamalarını çukur olaylarının başlamasından aylar sonra Diyarbakır’ın Sur ve Silvan ilçe belediyelerinde görmüştük.
11 Eylül 2016’da başladığı kayyum atamaları ile Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyeleri ile Hakkâri, Siirt, Şırnak ve Batman il belediye başkanlıklarının da içinde olduğu 96 belediye başkanı görevden alınarak, yerlerine görevlendirme yapılmıştı.
Belediye araçları ile çukur kazma, bomba taşıma ve belediye kaynaklarını "teröre finansman sağlaması" ve "terör propagandası yapması" gibi nedenlerle belde belediyeleri dahil toplam 96 belediyeye kayyum atanmıştı.
19 Ağustos 2019'da Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine yapılan geçici görevlendirmeler neticesinde son günlerde de bazı ilçe ve belde belediyesine yapılan görevlendirme ile kayyum konusu tekrar gündeme geldi.
Hukukçular kayyum hakkında ne düşünüyor?
Türkiye’de anayasa hukukunun önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Osman Can İçişleri Bakanlığı’nın kayyum atama yetkisinin bulunduğunu söylüyor ancak usulüne ilişkin eleştirileri var.
Prof. Dr. Ergun Özbudun; "Anayasanın 127. maddesine göre mahalli idareleri seçilmiş organların, o organlık sıfatını kaybetmeleri ancak yargı kararıyla olur. Ancak aynı madde diyor ki, hakkında bir kovuşturma veya soruşturma olan mahalli idari yetkilileri hakkındaki kesin karara kadar İçişleri Bakanının kararıyla geçici olarak görevden uzaklaştırılabilir. Dolayısıyla evet, anayasa İçişleri Bakanına böyle bir yetki veriyor ama bu geçici bir yetkidir. Anayasa bunu böyle belirtiyor. Dolayısıyla esas karar yine yargının oluyor. Doğru olan davranış madem bir yargı süreci var, bu sürecin sonucunu beklemektir. Sonuçta hakikaten iddialar geçerlilik kazanırsa buna da kimsenin bir itirazı olmaz, anayasaya da uygun olur." dedi.
Eski Anayasa Mahkemesi raportörü de olan Prof. Dr. Osman Can ise usule ilişkin eleştirilerini ikiye ayırıyor:
"Bakanlığın görevden geçici uzaklaştırma yetkisi vardır ve Belediye Kanunu’nun 47. maddesinde düzenlenmiştir. Böyle bir uzaklaştırma tasarrufunun iki ayda bir gözden geçirilmiş olması şarttır. Ayrıca isnat edilen suçun görevle ilgili olması da gereklidir. Bakanlığın terör nedeniyle görevden uzaklaştırma ve kayyım atama yetkisi 15.8.2016 tarihinde 674 sayılı OHAL kararnâmesiyle getirildi. Belediye Kanunu’nda seçme ve seçilme hakkını düzenleyen bir hükmün KHK ile değiştirilmesi Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı. Hükmün daha sonra TBMM tarafından aynen kabul edilmiş olması bu sorunu biçimsel olarak sonradan çözmüş olsa dahi, TBMM’nin olağanüstü halin egemeni olmadığını, esasen bir aracına indirgenmiş olduğunu söyleyebiliriz.
İkinci husus da OHAL KHK’sı ile getirilen düzenleme görevden uzaklaştırmayı kalıcı hale getiriyor. Buna bağlı olarak da geçici görevden uzaklaştırmalarda iki ayda bir yeniden değerlendirme ve gerekiyorsa göreve iade etme imkânlarını ortadan kaldırıyor. Bu nedenle Bakanlığa yargısal süreç sonuçlanana kadar hukukî yönden denetlenemez bir yetki alanı tanıyor. Yine geçici görevden uzaklaştırmalarda Danıştay’ın geliştirdiği içtihat vardır. Yani görevden almanın gerekçesi yapılan iddiaların ciddiyeti ve ağırlığı ile soruşturma ve kovuşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için zorunlu olma şartları da bulunmalı."
Kayyum nedir?
TDK'ya göre, (Kayyim) kayyum belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse anlamına geliyor.
Devletin usulsüzlük yapılan özel kurumlara ya da şirketlere el koyarak atadığı yöneticilere kayyum deniliyor.
Kayyum da vasi gibi vesayet organlarından birisi. Mahkeme tarafından atanan kayyumlar atandıkları makamın verdiği yetkileri kullanmaya devam ediyor. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.