KURBAN VE KADIN

KURBAN VE KADIN
İlahiyatçı- eğitimci Esra Avcı, Hz. İsmail'in annesi Hz. Hacer ile Hz. Meryem'in annesi Hanne annemizden örnekler vererek Müslüman bir kadının misyonunu açıkladığı röportaj...

Müslüman hanımların kurban ibadetinden çıkaracağı dersler hakkında konuştuğumuz ilahiyatçı- eğitimci Esra Avcı, Hz. İsmail'in annesi Hz. Hacer ile Hz. Meryem'in annesi Hanne annemizden örnekler vererek Müslüman bir kadının misyonunu açıkladı.

Hocam Hz. İbrahim oğlu İsmail'i Allah'a adadı ve bu adanış yüzyıllardır İslam dünyasında kurban bayramı olarak yad edilmekte... Bizler bu asrin Müslümanları olarak Kurban bayramını nasıl anlamalıyız?

Kurban, kurbiyet yani yakınlık kökünden gelmiş olup kişiyi yaratıcısına yaklaştıran, ilk insan Hz. Adem'den beri süregelen bir ibadettir... Nitekim Allah (c.c)'ın Hz. Adem'in oğulları Habil ile Kabil'den kendisine bir kurban adamalarını istediğine şahit olmaktayız... Yine yeryüzündeki tüm inançların ilahlarına sunaklar sunduğunu bilmekteyiz... İslam'da ise Hz. İbrahim (A.S) ile başlayan kurban ibadeti ümmete sosyal anlamda fayda sağlarken kişinin de inancını sağlamlaştırıp Rabbine yaklaştırmaktadır... Ayrıca kurbanı yalnızca belirli özellikler taşıyan hayvanların kanını dökmek ile sınırlamak kurbanı sığ bir anlayışa indirgemek olur. Kurbanlık, Allah için vazgeçilen ve feda edilen her şeydir. Kurban ibadeti yalnızca maddi olarak yeterliliği olan kimselerin değil tüm ümmetin ibadetidir ve tüm Müslümanların gücü nispetinde her zaman Allah'a adayacağı bir kurbanı olduğunu bilmesi gerekir.

Peki, Müslüman kadının kurban ibadetinden çıkaracağı ders ne olmalıdır?

Hz. İsmail'in kurban edilmeye götürüldüğü olayda nisa taifesinden Hacer annemizle

karşılaşmaktayız. Bu tabloda Hz. Hacer kendinden sonra gelecek tüm kadınlara rol model

olmaktadır. Hz. Hacer, en kıymetlisi onunla vedalaşıp giderken nereye gittiğini bildiği halde onu teslimiyetle uğurlamış bir annedir. Üstelik şeytanın vesveselerine verilecek en sert cevabı yani taşlarla vermiştir. Evladını adayan diğer bir annemiz de Hz. Meryem'in annesi Hanne annemizdir. İnsi ve cinni vesveseciler onu bu arzusundan alıkoyamamıştır. Bir annenin en değerli varlığı elbette ki ciğerparesi, evladıdır. Evladını adayan bir kadının artık İslam'dan esirgeyeceği, sakınacağı hiç bir şeyi yok demektir. Günümüzün Müslüman kadınları şunu bilmeliler ki gözbebeklerini, ciğerparelerini Allah'a adamakla nebevî nesli yeniden yeşerteceklerdir. Allah'ın adını yüceltmek, en kıymetlilerini bağırlarından söküp Rabbe sunmakla olacaktır.

Kurban fedakârlıktır, Rabbe adamaktır. Peki, hocam günümüzdeki Müslüman kadına yakışan en makbul kurbanlığı ne olabilir?

Hanımlarımız ve genç kızlarımızın Allah'a adayacağı büyük küçük birçok kurbanlığı vardır. Ancak şu da bir hakikat ki küçük fedakârlıklar büyük fedakarlıkları getirir. Tesettür konusunda nefsinin arzularından taviz vermeyen bir kızımızın şehit olmayı arzulayabildiği gibi; evladını sabah namazına kaldırmaya kıyamayan bir annenin de evladını İsmail'ce, Meryem'ce adaması mümkün değildir. Müslüman bir hanımefendinin İslam'ın ölçülerine uyma yolunda halisane bir kalp ile atacağı her adım makbul bir kurbanlıktır inşallah.

Hac farizasının oluşumunda etkili olan isimlerden biri de Hz. Hacer'dir ve hiç kuşku yok ki bir kadın olarak Hz. Hacer, Yaradan'a olan tevekkülün ve teslimiyetin simgesi olmuştur. Hz. Hacer'in bu teslimiyetinin modern dünyada yaşayan biz Müslüman hanımlara olan yansımaları neler olabilir? Bizler Hz Hacer'i nasıl anlamalıyız?

İslam teslim olmak demektir. Dolayısıyla Müslüman da Allah'ın emir ve buyruklarına tam bir rıza ile teslim olan kimsedir. Hz. Hacer, kavurucu bir çölde çocuğuyla tek başına kaldığında "Allah bizi zayi etmeyecektir." diyerek rabbine olan itimadını gösterdi. Kısa bir süre sonra o sahranın Mekke şehrine dönüşmesi Allah'ın vaadinin tezahürüdür. Müslüman hanımlar Hacervari imtihanların kendilerini beklediğini bilmeliler. Bu imtihanlara göğüs gerebilmek için ihtiyacımız olan azığı da Hacer annemiz, bizlere asırlar öncesinden haber vermiştir. Her an karşılaşabileceğimiz imtihanlar için tam bir tevekkül, kamil bir teslimiyet ile kuşanmalıyız. İşlerinde Allah'ı vekil kılanlar, Allah'ın kendilerini zayi etmeyeceğine de inanmalıdırlar.

Kuran'da “Allah'ın şiarlarındandır." diye bahsedilen Safa ve Merve tepeleri arasındaki sa'y ibadeti bilindiği gibi Hz. Hacer'in evladı için su arama çabasıyla yaptığı koşuşturmanın sembolüdür. Hz. Hacer'in bu çırpınışını yücelten ve ibadet kılan unsur nedir? Günümüzdeki anneler bu erdemli davranışı nasıl anlamalıdırlar?

Hz. Hacer ab-ı hayata susamış ve feryat ederek ağlayan evladına çare bulmak amacıyla korku,

endişe, ümit ve tevekkül dolu duygularla koşuşturdu. Nihayetinde medet umduğu, dayanıp sığındığı merciden en güzel cevabı aldı. Hediye olunan zemzemden evladına kana kana içirdi. Tarih bu peygamber anasının fedakârca davranışını Kur'an'a işledi, İslam'a nakşetti. Bugün bizim evlatlarımızın, gençlerimizin de ab-ı hayat olan İslam'a susamış ruhları, fıtratları, ahiretleri ağlayıp feryat etmektedir. Hz. Hacer'in mirasını omuzlayanlar evlatlarına derman bulmak için yorulmadan çalışmalı, koşuşturmalıdırlar. Ta ki evlatlarını İslam ab-ı hayatıyla besleyip nebevî mirasa varis olarak yetiştirebilsinler.

Röportaj: Sümeyra Şenlik / DOĞRUHABER 

Kaynak:DOĞRUHABER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.