Kurtulmuş: Türkiye, Avrasya’da kilit ülkelerden biridir

Kurtulmuş: Türkiye, Avrasya’da kilit ülkelerden biridir
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, HDP eş başkanları ve milletvekillerinin tutuklanmasının ardından AB ile Türkiye arasında yaşanan gerilim başta olmak üzere dış politikadaki pek çok önemli başlıkta açıklamalar yaptı.

Kurtulmuş, AB İlerleme Raporu’nda düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili Türkiye’ye yönelik sert eleştirilerin, ‘bir algı operasyonunun sonucu’ olduğunu söylerken, Avrupa’nın PKK karşısında net tutum sergileyemediğini ifade etti. HDP’li milletvekilleri ve Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına yönelik tutuklamalarda hükümetin herhangi bir müdahalesi olmadığını savunan Kurtulmuş, sürecin yargı tarafından yürütüldüğünü belirtti. 

‘TÜRKİYE ENAYİ DEĞİLDİR’

AB ile ilişkilerin daha da gerilmesi durumunda sığınmacı anlaşmasının rafa kaldırılabileceğini belirten Kurtulmuş, Türkiye’nin Avrupa üzerindeki göçmen yükünü hafiflettiğini, AB’nin de Türkiye vatandaşlarına yönelik vize serbestisini uygulamaya geçirmesi gerektiğini söyledi. Başbakan Yardımcısı, “Türkiye enayi değildir” derken, yükümlülüklerin karşılıklı olduğunu ifade etti ve siyasi gerekçelerle Türkiye’ye engeller konulmaması gerektiğini söyleyerek AB’ye verdiği vize serbestisi sözünü tutması çağrısı yaptı.

‘İLİŞKİLERİMİZ HİÇBİR ZAMAN DOĞRUSAL GELİŞMEDİ’

Dış politikada eksen kayması tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, “Türkiye’nin bir tane ekseni vardır o da kendi eksenidir. Türkiye, kendi ekseni etrafında söylediğim bütün bu bölgelerle ilişkilerini eşzamanlı olarak yürütür” dedi.

Kurtulmuş, Sputnik’in “AB ile gerilimin devam etmesi durumunda Türkiye’nin Avrupa yerine, Rusya’nın öncülüğünde kurulan siyasi ve ekonomik birlik projesi olan Avrasya Birliği’ne katılması mümkün mü?” şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Türkiye’nin uluslararası alanda sahip olmuş olduğu imkanlar dünyada çok az ülkede vardır. Türkiye hem tarihsel hem de fiziksel olarak Avrupa’nın bir parçası. Türkiye’nin tarihsel olarak Rusya’yla çok yakın ilişkileri var. Türkiye, Balkanların bir parçası,  NATO üyeliği kapsamında Batı paktının parçası, Ortadoğu ve Arap ülkelerinin parçası… D-8, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlerin üyesi… Başka hiçbir ülkenin elinde olmayan, en az 10 tane dış politika aracı var Türkiye’nin elinde. Bunlar bize, coğrafyamızın, tarihimizin ve kültürümüzün verdiği imkanlardır. Türkiye hiçbir zaman, tek bir yere bağlı kalarak, bu coğrafyada güçlü bir ülke olma idealini sürdüremez. Çok taraflı olarak bu ilişkilerimizi sürdürürüz. Tarih boyunca bu ilişkilerimizin hiçbirisi doğrusal bir çizgide gelişmemiştir. Rusya’yla, ABD’yle ve Avrupa’yla ilişkilerimiz hep böyledir. Bu da işin doğası gereğidir. Bazen İslam ülkeleriyle çok yakın ilişkilerimiz olmuştur, bazen de daha soğuk ilişkilerimiz olmuştur.”

‘AVRASYA’DAKİ BİR PROJENİN DIŞINDA KALAMAYIZ’

Rusya’yla yaşanan uçak krizini, ‘siyaseten çok büyük bir krizdi’ şeklinde nitelendiren Kurtulmuş, bölgesel düzeyde iki ülke arasındaki işbirliğinin artarak devam edeceği sinyalini verdi. Başbakan Yardımcısı, Türkiye’nin eş zamanlı olarak dünyadaki pek çok farklı siyasi birlikle ilişkisini sürdüreceğini de vurgulayarak, “Avrasya’da ortaya çıkacak herhangi önemli bir siyasi gelişme Türkiye’yi dışarıda bırakamaz” dedi:

“Türkiye, kendi menfaatinin, bölgesel barışın ve dünyada yeni bir düzen oluşturmak bakımında hangi proje faydalı olacaksa bu projenin içinde yer alır. Zaten Türkiye, Avrasya bölgesinde kilit ülkelerden biridir. Avrasya’da ortaya çıkacak herhangi önemli bir siyasi gelişme Türkiye’yi dışarıda bırakamaz. Türkiye’nin de o gelişmenin içerisinde olması lazım. Buradaki esas tartışma şu: bazen bazıları yanlış bir şekilde ‘Türkiye’nin ekseni mi kayıyor’ diye soruyor. Hayır Türkiye’nin ekseni kaymıyor. Türkiye’nin bir tane ekseni vardır o da kendi eksenidir. Türkiye, kendi ekseni etrafında söylediğim bütün bu bölgelerle ilişkilerini eşzamanlı olarak yürütür. Bazen bunlardan birkaçı öne çıkar, bazen birkaçı geriye düşer. Ama bu, bölgemizdeki ülkelerle ilişkilerimizin zayıflayacağı anlamına gelmez. İspatı, uçak krizinden sonra Rusya’yla olan ilişkidir. Siyaseten çok büyük bir krizdi. O sıcak günleri hep beraber yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) da ben de ısrarla şunu söyledik: Ne Rusya Türkiye’yi ne Türkiye Rusya’yı gözden çıkaramaz. Tarihsel ilişkilerimiz, mevcut potansiyelimiz bunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla, Rusya’yla bölgesel düzeyde işbirliğimiz artarak devam edecektir, ilişkilerimiz hızla normalleşecektir.”

‘RUSYA, FETÖ GERÇEĞİNİ İLK ANLAYAN ÜLKELERDEN BİRİDİR’

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 24 Kasım 2015’te Rusya’nın Suriye’de teröre karşı mücadele eden uçağının düşürülmesinde ve Sputnik’e uygulanan yayın yasağındaki rolüne ilişkin iddiaları da değerlendiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Rusya Federasyonu FETÖ gerçeğini ilk anlayan ülkelerden biridir. Biz FETÖ’yle mücadele konusunda bütün ülkelerle işbirliğini geliştiriyoruz. Sahip olduğu ağ sayesinde dünyada faaliyet gösterdiği her ülke için bir tehdittir. Dünyanın hiçbir ülkesinde kapalı bir örgüt olan, dini bir kült olan bu örgütün faaliyetine müsaade edilmemesi lazım. Herkesle işbirliği yapmaya hazırız. Elimizdeki bilgileri son 3 yıldır paylaşıyoruz. Özellikle, bu yapının okulları, ticari alandaki unsurları, hareketin sempatik görünen yüzünü deşifre etmek gerekiyor. Yardım dernekleri, hayır faaliyetleri… bunlar görünen yüzüdür. Bunların hepsinin altında, faaliyette bulundukları her ülkede esas amaçları o ülkeyi etkilemektir. Afrika’daki bir ülkede okul açıyorlar, okuttukları bütün çocuklar o ülkedeki yöneticilerinin çocukları. Afrika’da bir sürü fakir çocuk var, iki tane çocuğun elinden tutup onları okutmuyorlar. 1973’te Türkiye’de Harp Okulları’na giriş sınavının sorularını çalmışlar. Dini bir cemaatin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ne işi var? Bunu her ülkede yapıyorlar. Rusya önceden bilip realiteyi gördüğü için daha şanslı. Rusya’yla FETÖ’yle mücadele kapsamında ilişkilerimizi artırarak sürdüreceğiz.”

‘PYD VE PKK İLE YAPILAN BİRTAKIM ORTAKLIKLARDAN VAZGEÇİLMELİ’

Bölgeyi de dünyayı da ilgilendiren önemli bir gelişmenin de Donald Trump'ın 45. Amerikan başkanı seçilmesi olduğunu belirten Kurtulmuş, “Bizim için Amerika başkanının kim olacağından çok, Türkiye-Amerika ilişkilerinin hangi çizgide seyredeceği önemlidir. Başta Suriye ve Irak’taki ortaklığımızın sonuç alacak bir noktaya getirilmesi, mesela Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesi sürecinin hızlandırılması, PYD ve PKK ile yapılan birtakım ortaklıklardan vazgeçilerek, bölgede bir terör örgütü ile değil, tersine 1952’den beri en azından NATO kapsamında çok yakın ilişkileri olan, uzunca bir süredir de stratejik müttefik olarak Amerikan yönetimi tarafından tanımlanan bölgenin tek istikrarlı demokrasisi olan Türkiye ile birlikte hareket edilmesini ümit ediyoruz” diye konuştu.

Kurtulmuş, "Trump'ın ABD'de başkanlığı kazanması Türkiye'ye yeni bir dış politika imkanı verir mi?" sorusu üzerine, Trump'ın seçim kampanyasında söylediği sözlerden ziyade iş başına geçtikten sonra yapacaklarının önemli olduğunu vurguladı.

‘RUSYA VE ABD SURİYE’DE ÇÖZÜM ODAKLI BİR DÖNEME GİRECEK’

Trump’ın seçilmesiyle birlikte, Suriye sorununa bir çözüm bulma ihtimalinin belirdiğini ifaden eden Kurtulmuş, şunları söyledi: “Rusya ve ABD’deki yönetimin Suriye meselesine daha fazla eğileceklerini ve çözüm odaklı bir çalışma dönemine gireceklerini düşünüyorum. Yeni yönetimin özellikle çatışma bölgelerinde bir an evvel barışı sağlayacak bir perspektifle ABD'nin askeri varlığını bu bölgeden daha ziyade Doğu'ya kaydıracağını tahmin ediyoruz. Yani daha çok Afganistan, Hindistan, Çin tarafına doğru bu işin yöneleceğini öngörüyoruz, tahmin ediyoruz ama gelişmeleri yakından takip edeceğiz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.