“Liderlerin en güzel yetiştiği zaman asrısaadet dönemiydi”
HAKSİAD 2. İş İnsanları Toplantısı'nın 4’üncü oturumunda, konusunda uzman kişiler tarafından "Kriz Yönetimi ve Liderlik" konusunda seminerler verildi. Oturuma konuşmacı olarak, Ekonomist Sinan Bayraktar ve Kişisel Gelişim Uzmanı Oğuz Saygın katıldı.
Liderlik konusunda bir seminer veren Oğuz Saygın, hayatta en sevdiği işin lider yetiştirmek olduğunu söyledi.
Saygın, “Lider yetiştirmek başka bir şey, onun tadı hiçbir yerde yok. 3-4 senedir danışmanlık yaptığım kişiler var. Başarı kapısının anahtarını açan kişi liderdir. Onun için bu çok önemli bir konu ama maalesef ülkemizde iyi anlaşılmış bir konu değil." dedi.
“Bugün en büyük sorun başarılı insan ile lider insanı karıştırmaktır”
Liderlere çok ihtiyaç olan bir zaman diliminde yaşadığımıza dikkat çeken Saygın, “Liderlerin en güzel yetiştiği zaman asrısaadet dönemiydi." dedi.
Saygın, “Yüzlerce, binlerce liderin yetiştiği zaman asrısaadetti. Çok güzel bir örnek vardı ve insanlar o örnekten besleniyordu. Liderlik insanları yönetme sanatıdır. Birinden görmeniz lazım. Bunun için danışmanlık çok önemlidir. Danışmanlık yaptığım kişilerle birçok şey paylaşıyoruz. Haftada bir, 15 günde bir, bir araya geliyoruz. Ben lider yetiştirirken sadece soru soruyorum, cevapları onlar buluyor. Siz soru soracaksınız, karşı taraf cevap bulursa bir şeyler yaptığını hissediyor. Bugün en büyük sorun, başarılı insan ile lider insanı karıştırmaktır. Başarılı insanların hepsini lider zannediyoruz. İkisi arasında dağlar kadar fark vardır. Karıştırmamızın sebebi ikisi arasında ortak yönlerin olmasındandır. Bu bizi aldatıyor. Örneğin market açmış biri, iyi ciro yaparak başarılı olabilir ama lider olması konusuna gelince bunun için farklı sorular sormamız gerekiyor. İyi pazarlamacı olan ve çok zeki olan birisi de bir ekip kurduğunda kısa zamanda ekibi dağılabiliyor. Bu ikisi arasındaki farkı anlarsak çok büyük bir adım atmış oluruz." ifadelerine yer verdi.
Kriz yönetimi hakkında seminer veren Ekonomist Sinan Bayraktar, Rehber TV’de yapmış oldukları programa değinerek, yaptıkları programla amaçlarının izleyicilere doğru mesajlar vermek olduğunu söyledi.
Bayraktar, “Türkiye sıkıntıların yaşandığı bir ülke, kriz hiç bitmedi. 1970’te çalışma hayatına başladım. 1974’te Kıbrıs savaşına girdik. 1975 yılında ABD bize ambargo koydu. Zaten sıkıntılı bir dönemdi, bir de ambargo yiyince bir teneke yağa, bir teneke mazota muhtaç bir ülke haline geldik. Sonrasında peş peşe gelen olaylar ve 1980 ihtilaliyle 3 yıl Türkiye’de şarteller kapatıldı. Sıkıntılar var ama beklentiler yüksek. O dönemde Türkiye’de 40 milyon yaşarken bugün 80 milyona çıktı." dedi.
Geçmiş dönemlerde birçok sıkıntının yaşandığını hatırlatan Bayraktar, yaşanan sıkıntılar sebebiyle kredi alındığını ve Türkiye’nin bu krediler sebebiyle faize boğulduğunu söyledi.
“Cari açığın azalması daha az ithalat daha fazla ihracat yapmamızı sağlar”
Bayraktar, “Ekonomide üç ana değer var. Bu değerler arabanın dişleri gibi birlikte çalışırlar. Buna üç kâğıt ekonomisi diyorlar. Bunlardan birisi sermaye piyasası, birisi döviz, diğeri serbest piyasadır. Bugün merkez bankasında altın rezervleriyle beraber 100 milyar dolar olduğundan bahsediyorlar. Eğer bu düşerse kimse kontrol edemez. Çünkü mücadele etmeniz gerekiyor. Müdahale etmeniz için paranızın olması gerekiyor. Birkaç haftadır cari açık düşüyor. Bunu televizyon kanallarında da anlatıyorum. Cari açığın azalması daha az ithalat yapmamızı, daha fazla ihracat yapmamızı sağlar. Bu şekilde aradaki makas kapanır. Bizim daha az dövize ihtiyacımız olur. Dövize ihtiyaç olmasının sebebi alınması gerekenlerin döviz ile çalışanların elinde olmasından kaynaklanıyor. Hala paslanmaz çelik üretemeyen bir ülkeyiz. Bunları satın almak için adamlar paralarını (döviz) istiyorlar.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.