Madde kullanım yaygınlığı araştırması yapılmalı
Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Bağımlılık Psikiyatrisi Derneği tarafından Antalya’da gerçekleştirilen 10. Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı.
Kongre Başkanlığı’nı Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezi -ÜSBAUMER Müdürü Prof. Dr. Nesrin Dilbaz’ın üstlendiği 10. Ulusal Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi’nde; toplam 36 panel ve 13 kursun yanı sıra sempozyumlar ve vaka sunumları yapıldı.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Çelik’in de katıldıkları kongre 250’nin üzerinde katılımcı ve konuşmacı ile gerçekleşti.
Dr. İbrahim Karakaya’ya Genç Araştırmacı Özel Ödülü
Güncel araştırmalar, kabul ve çıkarımların biyopsikososyal çerçevede ele alındığı Kongre’de ayrıca “Nitrik Oksit Sentaz -1(NOS1) Ekzon 1F-VNTR gen polimorfizimin alkol bağımlılığı, DEHB ve dürtüsellik ilişkisi” başlıklı çalışması ile Dr. İbrahim Karakaya’ya Genç Araştırmacı Özel Ödülü verildi.
Terörle mücadele kadar önemli
Kongrenin sonuç bildirgesini açıklayan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, bağımlılığın önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve sonuçları ile sosyal ve yasal problemlere yol açtığını vurguladı. Prof.Dr. Nesrin Dilbaz, “Bağımlılık ulusal güvenlik problemi olup uyuşturucu veya uyarıcı maddelerle mücadele terörle mücadele ile eş anlama gelmektedir” diye konuştu.
Sağlıklı veriler için araştırma şart
Prof. Dr. Dilbaz, sonuç bildirgesini şöyle açıkladı:
“Bağımlılık sorunu ile mücadelenin ilk adımının sağlıklı veriler olduğu ve ülkemizde bu alanda geniş toplumsal yaygınlık araştırmalarına ciddi bir gerek olduğu açıktır. 2003 yılından bu yana tüm Avrupa ülkelerinde 4 yılda bir yapılmakta olan 16 yaş lise öğrencilerinde madde kullanım yaygınlığı ile ilgili çalışmanın halen gerçekleştirilmediği, ilgili bakanlıkların bu çalışmaların gerçekleştirilmesi konusunda hızla eyleme geçmeleri önemlidir. Bu alanda yapılacak bilimsel çalışmalara önemli destekler gerekir ve bu konuda TÜBİTAK’ın özel davet ile destek vermesi büyük önem taşımaktadır.
Kullanım bozuklukları kavramı üzerinde durulmalı
Uyuşturucu kavramının mevcut etkiyi tam karşılamadığı, uyuşturucu özelliği olan maddelerin yanı sıra uyarıcı özellikteki maddelerin de ciddi bir bağımlılık potansiyeli taşıması nedeniyle bilimsel platformda olduğu kadar diğer ilgili alanlarda da “madde” olarak değiştirilmesinin uygun olacağı ve hem tedavi hem de koruma amaçlı politikalarda “bağımlılık” kavramı kadar “kullanım bozuklukları” kavramının da üzerinde durulmalıdır.
Ülkemizde son yıllarda sentetik maddelerin kullanımının gittikçe artan bir tehlike olduğu ve tehlikenin, sayının artışı ile birlikte kullanılan maddelerin toksik etkilerine de bağlı olduğu görülmektedir.
Yasal veya yasal olmayan nedenlere bağlı olarak kişinin madde kullanıp kullanmadığının en
doğru ve hassas biçimde ölçülmesinin çok önemli olduğu, bu alanda ülkemizde var olan ileri gelişmiş laboratuvarlarda kullanılan tekniklerin tartışılması ve doğrulama laboratuvarları üzerinde durulmasının önem taşıdığına inanılmaktadır.
Sigara bağımlılığına dikkat çekildi
Yasadışı maddeler kadar satışı yasal olan sigaranın da başta gençler olmak üzere tüm toplum için ciddi bir sağlık sorunu olduğu, korumaya yönelik çalışmalar kadar ulaşılabilir tedavide bağımlılık alanında uzman olan ruh sağlığı uzmanlarının daha aktif olarak alanda var olmasının tedavinin etkinliği açısından önemi büyüktür.
Davranış bağımlılıkları çoğalıyor
Kumar bağımlılığı, sanal bağımlılıklar ve yeme bağımlılığı gibi davranış bağımlılıklarının da ele alındığı kongrede özellikle obezite ile obezite cerrahisi sonrasında hastalarda gelişen psikiyatrik bozukluklar ve alkol madde kullanım bozukluklarının yaygınlığı üzerinde duruldu. Bu hastalarda cerrahi öncesi geniş kapsamlı bir psikiyatrik muayene yapılmasının önemi vurgulandı.
Bağımlılıkta korunma kadar tedavisinde de aileye yönelik müdahaleler önemlidir ve bu alanda çalışan profesyonellerin aile terapisi eğitimlerinin önemi bu kongrede de vurgulanarak aile terapileri konusunda temel bir eğitim kursu düzenlendi.
Yeşilay ve Sağlıklı Yaşam Tercihtir (SAYAT) Derneği gibi koruyucu önemi olan örgütlerin yanı sıra Adsız Alkolikler - AA”, “Adsız Narkotikler- NA” gibi tedavi grupları başta olmak üzere bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin çalışmaları bağımlılığın kapsayıcı ve sürdürülebilir tedavisinde önemlidir. Ama bu alanın aynı zamanda ciddi ölçüde kötüye kullanım riski taşıdığı için sivil toplum kuruluşlarının işlevinin bu alanda rol çalmak değil rol almak olmalıdır.
Madde kullanım bozukluğu alanında önleme çalışmaları kadar tedavi ve tedavinin ulaşılabilirliği de önemlidir. Bu alanda ilaç tedavileri, Transmanyetik uyari (TMU) gibi somatik tedaviler ve
psikoterapiler etkili tedavi seçenekleridir.
Bağımlılık alanında uzman personel yetiştirilmeli
Türkiye genelindeki özel merkezlerde ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde bağımlılık tedavi merkezlerinin sayısı hızla artış sürecindedir. Hali hazırda bağımlılık alanında sağlık çalışanı eksikliği varken artan tedavi merkezleri ile birlikte ülkemizde bağımlılık alanında uzmanlaşmış kişilere yönelik ihtiyaç belirgindir. Bu alandaki eksikliği gidermek ve bağımlılık alanında donanımlı, uzmanlaşmış kişileri önleme, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine kazandırmak önemlidir. Bu anlamda oluşturulmuş ve bu alanda çalışmaya yeni başlayan üniversitelere bağlı yüksek lisans programları üzerinde durulması önemlidir.
Bağımlılık biyopsikososyal bir sorun olup cok sayıda kurumun birlikte çalışmasını gerektirmektedir. Var olan potansiyelin anlamlı ekonomik kullanımı açısından kurumlar arası işbirliği çok önemlidir.
Bağımlılık alanında medya ile iş birliği önemlidir bu alanda medya çalışanları ile eğitim programları gerçekleştirilmelidir.”
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.