Malazgirt'in Gizli Kahramanları: Kürtler

Malazgirt'in Gizli Kahramanları: Kürtler
Gazeteci Osman Gülebak'ın, Malazgirt Zaferinin yıldönümü üzerine yazdığı, "Malazgirt'in Gizli Kahramanları: Kürtler" adlı yazısını istifadenize sunuyoruz...

Gazeteci Osman Gülebak'ın, Malazgirt Zaferinin yıldönümü üzerine yazdığı, "Malazgirt'in Gizli Kahramanları: Kürtler" adlı yazısı:

Selçuklular döneminde Anadolu kapılarını Türklere açan Malazgirt Zaferi kutlamaları, Bitlis'in  Ahlat ilçesinde her yıl olduğu gibi bu yıl da cumhurbaşkanının katılımıyla yapıldı. Bizans karşısında kazanılan bu zaferde Türklerle birlikte başta Kürtler olmak üzere bölgede yaşayan diğer Müslüman kavimlerin rolü olmasına rağmen kutlamalarda buna değinilmediği gibi, ulusalcı/milliyetçi bir havanın hakim olması dikkat çekiciydi.

Halbuki o gün Selçukluların kendilerinden 10 kat fazla olan Bizans ordusunu yenmesinin en temel faktörlerden birisi de bölgedeki başta Kürtler olmak üzere diğer kavimlerin 'İslam kardeşliği' çerçevesinde şartsız bir şekilde onlara yardıma gitmesiydi.

Hem Selçukluların savaştan sonra ortaya koyduğu pratik hem de bugün ortaya konulan pratik bu savaşa daha yakından bakmamızı gerektiriyor.

Bu yazımızda üzerinde duracağımız konu, Malazgirt Zaferinde çoğu zaman görmezden gelinen Kürtlerin rolü, Selçukluların savaş sonrası Kürtlere yönelik bölge politikası ve bugüne yansıması olacak.

Orta Asya'da yaşayan Selçuklular, Türkistan'dan göç ederek Maverraünnehir ve Ceyhun nehri civarına gelerek Cend şehrini üs edindiler. Selçuklu atası Dukak'ın oğlu Selçuk, kabilesiyle birlikte İslam'a girdiğini ilan etti. Selçuklular, sürekli değişik bölgelere göç eden bir topluluk olarak tanınıyorlardı. İbn Fadlan'ın belirttiğine göre; Selçuklular, fakirlik, geçim sıkıntısı, nüfus yoğunluğu ve konar göçer olmalarından dolayı otlak ve su amacıyla sürekli göç etmişlerdir.

Horasan'da güç haline gelen Selçuklular ile Gazneliler arasında Dandanakan Savaşı meydana geldi. Savaşı kazanan Selçuklular, Ceyhun nehri bölgesine hakim oldular.

Daha sonra Irak bölgesine yönelen Selçuklular, Kürtlerin yoğun yaşadığı Hemedan şehrini ele geçirdiler.

Selçuklular (Türkler), Anadolu'ya geçmek için IV.Romanos 'un komutanlığındaki Bizans ordusu ile karşı karşıya gelirken burada yaşamakta olan Kürtlerden (Ali Bulaç'a göre az sayıda bölgedeki Araplardan da) askeri ve lojistik yardım almışlardır.

Farıkî, Mervani emiri Nizamuddin'in bu savaşa destek verdiğini Ahlat ve Malazgirt halkının bu savaşa iştirak ettiğini belirtir. Yine birçok farklı kaynakta belirtildiğine göre; Kürtlerden oluşan 10 bin kişilik bir ordu savaşta Selçuklulara destek vermiştir. Tarihi bilgilere göre Selçuklu ordusunun sayısının 15 bin olduğu düşünülürse 10 bin askerle destek veren Kürtlerin, bu yardımının savaşın kazanılmasında büyük rol oynadığı unutulmamalıdır. Yine Kürtlerden ismi Şadi olan birisinin Bizans komutanını yakalayıp Sultan Alparslan'a teslim ettiği söylenir ki bu ismin Kürtçe'de sevinç anlamına geldiği bilinmektedir. Bu da savaşta Kürtlerin var olduğunun bir göstergesidir. (1)

Vicdanını kaybetmemiş bazı tarihçilerin kitaplarında bu hakikatten bahsetmesine rağmen Malazgirt Savaşı anlatılırken Kürtlerin İslam kardeşliği adına yaptığı fedakarlık hep görmezden gelinir. Bu da maalesef ulusalcılığın/milliyetçiliğin bırakmış olduğu bir anlayışın sonucu olsa gerek.

Fakat ne hazindir ki savaşın sonunda Selçuklular, bölgede iktidar arayışına girerek savaşta kendilerine yardım eden Kürtlerin yaşadığı bölgedeki Kürt beyliklerini kontrol altına almaya çalışır, başta Mervani Emirliği olmak üzere çok sayıda Kürt beyliğine son verirler. Bu da beraberinde birçok sıkıntıyı getirir.

Savaşın ardından Kürtlerin yaşadığı bölgeler Selçuklu sultanlarının kendi aralarındaki taht kavgalarının merkezi  haline geldiği yetmezmiş gibi Selçuklular, Ahlat ve Malazgirt'i ele geçirip valilerini atar. Ayrıca bölgeye yapılan göçlerle bölgenin demografisi değişir.

Kürtlerin yaşadığı bölgenin dışında (çünkü Kürtler 400 yıl önce Hz. Ömer döneminde Müslüman olmuşlardır) Anadolu'nun Müslümanlaştığını ayrıca bir yere not etmek gerekir.

Peki, Selçuklular, Kürtlerin yaşadığı bölgeye neden saldırdılar? Eğer bu saldırıların İslam için yapıldığı söylenirse Kürtler zaten Müslüman değil miydi? Bu tarihi verilere bakıldığı zaman Selçukluların Kürt bölgelerine saldırması tamamen iktidar amaçlı olduğu anlaşılacaktır. Halbuki onlardan beklenen Bizans'a karşı kendilerine yardım eden Müslüman kardeşleriyle adalet temelinde birlikte yaşamaktı.

Tıpkı Kürt Sultan Selahattin Eyyubî'nin tüm Müslüman kavimleri içine alan bir devlet inşa etmesi gibi...

Aslında bu, tarih boyunca Kürt kavminin, İslam kardeşliği adına ortaya koyduğu tek çaba değildir. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde, Kurtuluş Savaşında, Çanakkale'de ve daha dün 15 Temmuz'da üzerilerindeki  İslam kardeşliği gerektirdiği yükümlülüğü karşılıksız bir şekilde yerine getirdiler. Ama ne yazık ki Kürtlerin yaptığı tüm bu fedakarlıklar, hep aynı şeyle karşılaştı. İnkâr ve yok sayılma...

Belki de Kürtlere 'ümmetin yetimleri' denilmesi bundan dolayıdır. Kürtlerin çok samimice inandığı 'İslam kardeşliği' maalesef zor dönemlerde aldatma vesilesi, sonrasında ise sadece edebiyatı  yapıldı. Aksi olsaydı yaşanan zor zamanların ardından da bu kardeşliğin gereği yerine getirilirdi.

Kemalizm tarafından tüm hakları gasp edildiği döneme göre nisbi ilerleme olsa da gelinen süreçte Kürtler, başta anadilde eğitim olmak üzere hâla birçok haklarından mahrum. Çok farklı dönemlerde tarihi olaylarda hayal kırıklığı yaşayan Kürtlerin, bugün eskisi gibi olduğu söylenemez. Kürtlerin bu hayal kırıklıklarını iyi kullanan ulusal sol aydınları, bu pratik üzerinden ümmet bilincini hedef almaya devam ediyorlar. Buna bir de Kürtlerin en doğal olan haklarının dahi inkâr edilmesi de eklenince süreç çok kırılgan hale gelmiş durumda.

Irak'ın, Suriye'nin, Filistin'in ve diğer İslam beldelerindeki yaşanan karmaşıklık ; ABD ve İsrail'in bölge üzerindeki hesapları göz önüne alındığında Türkler de, Araplar da, Farslar da Kürtler konusunda yol ayrımında görünüyorlar. Bölgedeki tüm kavimlerin kaderinin birbirine bağlı olduğu bu dönemde onlar ya İslam kardeşliğinin gereğini yapacaklar ya da tarihteki gibi aynı hataya düşerek İslam kardeşliğinin sadece edebiyatını yapacaklar.

Ve son olarak şu da unutulmamalıdır ki sahada karşılığı olmayan İslam kardeşliği edebiyatının artık Kürtler nezdinde bir karşılığı kalmamıştır.

Dipnot: 

 1-(Kürtler 1.Cilt/Nida Yayınları)

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.