İlkbahar mevsiminde soğuk havadan sıcak havaya geçişler nedeniyle yetişkin ve çocuklarda görülen alerjik hastalıklara karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, bol sıvı tüketimini öneriyor.
Diyarbakır Gaziyaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Baştabip Yardımcısı Uzman Dr. Muhammed Asena, alerjik hastalıklara karşı önemli uyarılarda bulundu.
Asena, havaların ani değişiklikler göstermesi nedeniyle yetişkin ve çocuklarda bazı alerjik hastalıkların görülebileceğini belirterek egzersiz, vitamini ve bol su tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Bu dönemde baş gösteren alerjik durumların önlem alınmaması durumunda ağır hastalığa dönüşebileceğini belirten Asena, "İlkbahar sonbahar aylarında mevsim geçişleri olduğu için ve yağışın az olmasında binaen çok fazla virüs ve enfeksiyonlarla karşı karşıya kalıyoruz. İlkbahar dönemlerinde toplum arasında bilinen az ama özünde iki farklı hastalık var. Birisi nezle diğeri de gribal enfeksiyonların neden olduğu hastalık gruplarıdır. Nezle, üst solunum yoluyla enfeksiyon olarak tanımlayabiliriz. Grip olarak tanımladığımız hastalar ise alt yolu ve üst yolu enfeksiyonu olarak daha ağır olan bir hastalıktır. Nezle semptomlarında burun akıntısı, hapşırık şeklinde, ama gribal enfeksiyonlarda daha çok kas ağrılarının eşlik ettiği halsizlik, çocuklarda iştahsızlığın baş gösterdiği çok daha ağır enfeksiyonlardır. Bu iki hastalık grubu virüslere bağlı olduğu için beraberinde alerjik döküntüler, alerjik burun akıntıları, gözlerde yaşarma şeklinde özellikle çocuklarda gün yüzüne çıkar. Virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar olmasına rağmen, çoğu zaman bakteri enfeksiyon grubunun eşlik etmesiyle beraber daha ağır bir hastalığa bürünebilirler." dedi.
Asena, özellikle çocukların ilk 3 aylık dönemde bu hastalılara karşı ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Çocukların bağışıklık sisteminin aktifleşmesi sürecine kadar bu virüsün, tehlikesini daha fazla yaşayabileceğini belirten Asena, "Virüs olarak tanımladığımız grup bütün canlılara etki eder. Virüs bulaştığı zaman savaşacağımız bir silahımız yok. Bakterilere karşı antibiyotiklerle alt etme çabamız var. Ama virüste ise bir silahımız yok. Çocuk grubu olarak baktığımızda ise aslında sıfır yaştan başlayıp ilk 28 günde virüs enfeksiyon çok daha ağır his eder. 3 aya kadar hastalarımıza virüs enfeksiyonlar karşılaşılabilen semptomlar görüyoruz. Ama 3 ayın üzerinde ise tedaviyi çoğu zaman çocuklarımız toparlıyor. Özellikle bizim için ilk 3 ay önemlidir. Yeni doğan dönemi ekstra arz eden bir durumdur. Çocuklarımız doğduktan sonra belli bir dönem bağışlık sistemi toparlayana kadar risk altındalar. 3 aydan sonra bağışlık sistemi aktifleştiği için virüslere karşı uzun bir yol kat ediyorlar. Özellikle çocuklarda çok korktuğumuz beyin zarı enfeksiyonuna neden olabilir. Bu da çocuklarda çoğu zaman havale, hastane yatış, hatta ölüme kadar bir süreç olarak adlandırılabilir. Ama şu andaki süreçte hem hastaneye ulaşma imkânımız var, yeterli hekimlerimiz var. Önemli olan zamanında tedavi olabilmektir. Zamanında hekim kontrolünde tedavi olan hiçbir hastamız eski dönemlerde gördüğümüz sorunları yaşamamaktadır." cümlelerini kullandı.
Asena, gribal enfeksiyonlar ve nezle ile en iyi mücadelenin istirahat olduğunu dile getirdi.
Bol sıvı tüketiminin yanında egzersizin çok faydalı olduğuna dikkat çeken Asena, “Bol sıvı ve C vitamini tüketilmelidir. Biliyorsunuz şu anda yaz mevsimine doğru gidiyoruz. C vitamini, ağırlıklı meyve ve sebze tüketilmelidir. Özellikle havuç ve benzeri yiyecekler çok fazla tüketilmelidir. Ortakla mandalina yine aynı şekilde tüketilmelidir. İstirahat, bol sıvı ve C vitaminiyle yenemeyeceğimiz bir hastalık yoktur.” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.