Mil-Diyanet Sen: "Hani kadının beyanı esastı?"
Genç yaşta evlilik yaptıkları için mağdur edilen binlerce kişinin maruz kaldığı hukuksuzluklar ve bu kişilerin yaşadığı sıkıntılar devam ediyor.
AK Parti ile MHP gruplarının ortak hazırladığı infaz düzenlemesine ilişkin kanun teklifi geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşması sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayının ardından Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Türkiye genelinde de tahliyeler başlamıştı.
Ancak yıllardır gözü, kulağı infaz yasasında olan on binlerce aile içerisinde yer alan genç yaşta evlilik mağdurlarının umutları, infaz yasanın açıklanmasından sonra yine boşa çıkarken, genç yaşta evlilik yaptıkları için mağdur edilen binlerce kişinin mağduriyeti yine giderilmemiş oldu.
Konuyla ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Mil-Diyanet Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, genç yaşta evliliklerin belli çevreler tarafından bilinçli olarak kamuoyuna yanlış bir şekilde lanse edildiğine dikkat çekti.
Genç evlilikler için “çocuk istismarı” gibi tanımlamaların yapılmasının asla doğru olmadığını belirten Tahiroğlu, Türkiye’nin birçok yerinde ailelerinin rızasını alarak, genç yaşta evlendikleri için haklarında kamu davası açılması sonucunda binlerce kişinin “tecavüzcü”, yaftasıyla cezaevinde olduğunu belirtti.
Bu kişilerin kendilerinin ve ailelerinin rızası ile evlendiğini, çocukları ve mutlu bir yuvalarının olduğunu belirten Tahiroğlu, “Madem kadının beyanı esas alınıyor. Eşlerimiz ‘tecavüzcü değil’ diyen kadınların o zaman neden esas alınmıyor. Hani kadının beyanı esastı?” diye sordu.
“Mağdur olan herkesin mağduriyeti giderilmelidir”
İnfaz indirimi düzenlemesinin adalet duygusunu zedelediğine vurgu yapan Tahiroğlu, “50 yaşındayım, bu ülkede olmasını çok istediğim ise bir işi yaparken veya bir kanun çıkarırken, geniş kapsamlı olması ve hiç kimseyi mağdur etmeden yapılmasıdır. Ancak bir şey yaparken diğer yerleri yıkmamak gerekir. Mağdur olan herkesin mağduriyeti giderilmelidir.” dedi.
“Hiçbir ülkede böyle bir zulüm yoktur”
Genç yaşta evlendikleri gerekçesiyle binlerce kişinin mağdur edildiğini, cezaevine konulduğunu ve bu kişilerin infaz düzenlemesinin dışında tutulmasının yanlış olduğunu vurgulayan Tahiroğlu, şöyle devam etti:
“3 bin aile bu şekilde mağdur. Aile fertleri ile bu sayı artmaktadır. Bu aileler erken evlilikten dolayı mağdurlar ve bu insanlara ‘tecavüzcü’ denilerek 8-15 yıl hapis cezası verilmiştir. Hiçbir ülkede böyle bir zulüm yoktur. Üstelik şahsa ‘tecavüzcü’ suçu veriliyor. Ama bayan, aile şikâyetçi değil ve hayatlarından memnunlar. Yani insanların gizli kaçak bir evlilik mi yapmaları gerekiyor? Erken bir zamanda örfüne, geleneğine ve dinine bağlı kalarak erken evlilik yapmış.”
“Hani kadının beyanı esastı?”
Türkiye’de 1938 yılından 2002 yılına kadar evlilik yaşının 14 olduğunu hatırlatan Tahiroğlu, “2002’den sonra evlilik yaşını 16 yaşına çıkardılar. Bu düzenleme ile genç yaşta evlenenlere de ‘çocuk istismarı’ cezası verilerek 8 ile 15 yıl arası ceza verildi. Kişiler evlendiler, çocukları oldu ama babaları yok. Baba cezaevine konuldu. Baba ne zaman çıkacak? 8-10 yıl sonra çıkacak. Hani kadının beyanı esastı? Kadın evliliğinden memnun, ‘benim kocamdır, çocuğumun babasıdır. Eşimi cezalandırmayın ve çocuğum babasız büyümesin’ diyor. Ama buna rağmen bu insanlar cezalandırılıyor. Diğer taraftan da İstanbul Sözleşmesi’ adında bir yasa çıkarılmış. Yasada ‘kadının beyanı esastır’ deniliyor. Ama kadının beyanı kabul edilmiyor.” şeklinde konuştu.
“Bu insanların mağduriyeti giderilmelidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda genç evlilik mağdurlarına söz verdiğini hatırlatan Tahiroğlu, şunları söyledi:
“Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyetinde yasa koyucular, yasa çıkaranlar örfümüze ve adetlerimize göre bu mağduriyetleri de göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bu yasa yılardır dile getiriliyor. Zaten bu Cumhurbaşkanının da sözleri vardı. Şimdi yine aynı söz gündemde ve 2 gün önce haberlere çıktı. MHP ile görüşülerek bu yasanın çıkacağını beyan etiler. Bu 3 bin kişiyi çocuklarına, ailelerine ve eşlerine kavuşturalım.”
Tahiroğlu, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları, 65 yaş üstü ağır hastaların infaz indiriminden istisna tutulmasını da eleştirdi. Tahiroğlu, İslami kimliklerinden dolayı 21 yıl önce 28 Şubat zihniyeti ile FETÖ yargısının kumpasları sonucu cezaevine konulan, cezaevinde kanser ve çeşitli hastalıklara yakalanan Şehmus Alpsoy ile yaşlı babası Mehmet Emin Alpsoy gibi birçok kişinin adalet beklediğini anımsattı.
“Bu insanlar zina yapmıyor, evlilik yapıyor”
Acil bir düzenleme ile 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları, 65 yaş üstü, ağır hastalar ile genç yaşta evlilik mağdurlarının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini belirten Tahiroğlu, yetkililerin bu mazlum insanların sesine kulak vermesini talep ederek, şöyle konuştu:
“Azınlıkta olan sözde kadın haklarını savunan dernekler var. Ne zaman bu insanların mağduriyeti dile getirilse hemen ortaya çıkıyorlar. Kanun koyucularda hemen geri adım atıyorlar. Kanun koyan kişilere soruyorum; bunlar halkın yüzde kaçıdır? ‘Çocuk istismarcısı’ dediğiniz kadınlar, ‘tecavüze uğramadım, bir evlilik yaptım, yasak bir ilişki içinde değilim’ diyor. Bu insanlar zina yapmıyor, evlilik yapıyor ve bir yuva kuruyor. Mağdur olan birkaç aile ile görüştüm, her sene bir umut diyorlar. Artık bu umutlarının gerçekleşmesi gerekiyor. Bu insanların artık bu Ramazan Bayramını aileleriyle geçirmeleri gerekiyor. En azından yuvalarına dönmeleri gerekiyor. Kanun koyucuların, bu mağdur olan kimselerin sesine kulak vermeleri, kulaklarını tıkamamaları gerekiyor.”(İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.