Okul Zili Çalıyor, Hastalıklar da Bulaşıyor!

Okul Zili Çalıyor, Hastalıklar da Bulaşıyor!
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzman Dr. Doğaç Uğurcan, okuldaki bulaşıcı hastalıklar ile ilgili bilgi verdi.

Okul genellikle çocukların korunaklı yuvalarından çıkıp toplum içine girdikleri ilk yerdir, bu durumun yaratacağı ruhsal ve sosyal sorunlar için çocuk desteklenmelidir. Çocukluk dönemi sağlık alışkanlıklarının geliştirilmesi için de uygun bir dönemdir. Sağlıklı bilgi, tutum ve davranışları geliştiren öğrenciler çevrelerindeki bireyler için de eğitici olabilirler. Medicana Konya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzman Dr. Doğaç Uğurcan konuyla ilgili detaylı bilgi verdi.

Okulda Bulaşıcı Hastalık Durumunda Ne Yapılmalı?

Okulda sık görülebilen kanama, solunum yetmezliği, bayılma, konvülsiyon, alerjik reaksiyonlar, yanıklar, zehirlenmeler, kafa travmaları, üst solunum yolu enfeksiyonları, deri enfeksiyonları, ishal, kusma, karın ağrısı, burkulma, kırık, çıkık gibi ani durumlar akut yaklaşım gerektirir. Öğretmen sık görülen bazı bulaşıcı hastalıkların belirtileri ve bulaşma yolları konusunda bilgilendirilmeli, hastalık ortaya çıktığında hemen okul sağlığı ekibine ve aileye haber vermelidir. Bulaşıcı hastalık ortaya çıktığında hasta olan öğrenci bulaşıcılık dönemi bitene kadar okula gelmemelidir.

Okulda süreğen (kronik) hastalığı olan çocukların olması durumunda bu hastalığın çocuk, aile ve eğitim üzerindeki etkileri ile mücadele etmek gerekir. Örneğin astımlı bir çocukta çevre kontrolü ve enfeksiyonların önlenmesi; diabetli bir çocukta kan şekerinin izlenmesi ve hastanın uyumunun geliştirilmesi; epileptik bir çocukta ise atakların önlenmesi ve kazalardan korunması için çaba harcanmalıdır.

Bağışıklık Sistemi Bizleri Hastalıklara Karşı Korur
Bağışıklık sistemimiz, öncelikle bu mikropların vücuda girmesini engellemeye çalışır. Bu noktada başarılı olamaz ise mikropları girdiği noktada yok etmeye çalışır. Orada da başarılı olamaz ise yayılmasını engelleyerek sadece o bölge ile sınırlı enfeksiyon olarak kalmasını sağlamaya çalışır. Bağışıklık sistemi bu fonksiyonlarını hayat boyu sürdürerek bizleri hastalıklara karşı korur. Bu fonksiyonlar akyuvarlar, timus bezi, dalak, lenf bezleri, kemik iliği gibi birçok organın birlikte çalışması ile yerine getirilir. Bunlardan herhangi birinde oluşabilecek hastalıklar, bağışıklık sisteminde de zafiyet oluşturur. Başta anne sütü ile beslenme olmak üzere, çocukluk çağında geçirilen hastalıklar ve uygulanan aşılar, bağışıklık sisteminin gelişimine katkıda bulunur. Bu nedenle çocukluk çağında enfeksiyon hastalıkları daha sık görülür. Zamanla gelişen bağışıklık sitemi sayesinde enfeksiyon hastalıkları azalır. Yaşlılık ile birlikte bağışıklık sistemi de yaşlandığından tekrar enfeksiyonlarda artış görülür. Bağışıklık sistemi; kötü beslenme, olumsuz çevre şartları, uykusuzluk, aşırı yorgunluk ve stresle beraber zayıflar.

Okul çağında çocukların takibi nasıl olmalıdır?

Okul yılları boyunca ortaya çıkabilecek ve eğitimi engelleyebilecek görme, işitme bozuklukları, vb gibi sorunlara yönelik tarama muayenelerinin her yıl ya da 1-2 yıl ara ile yinelenmesi gerekebilir. Bu incelemeler sonucunda hastalık kuşkusu olan öğrencilerin konunun uzmanı tarafından yeniden değerlendirilmeleri gerekir.

Diş sağlığı taramaları atlanmamalıdır. Diş çürüklerinin erken tanınıp tedavi edilmesi o dişin kaybını önlediği gibi, vücuttaki bir enfeksiyon odağının da ortadan kalkması demektir, ayrıca bu taramalar sırasında bir diğer diş sağlığı sorunu olan oklüzyon (şekil ve yerleşim) bozuklukları da saptanabilir.

Öğrencilerin boy ve ağırlıkları her yıl ölçülmeli, gelişiminde gerilik saptananlar ileri incelemeler için çocuk doktoruna başvurmalıdır.

Bebeklikte başlanan aşıların pekiştirme dozlarının okul çağında yapılması, öğrencilerin toplu olarak bir yerde bulunması nedeniyle önemlidir. Ülkemizde ilkokul 1. sınıfta tetanoz, difteri, çocuk felci, kızamık ve PPD (-) olanlara verem; ilkokul 5. sınıfta ise tetanoz ve difteri aşıları devlet tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır. Hepatit A ve B aşılarının ise ilk okul döneminden önce tamamlanmış olması gereklidir.

Öğrencilerin bedensel ve ruhsal gelişimine olumlu katkıları olduğu için spor etkinlikleri desteklenmeli, beden eğitimi derslerine katılmama raporları çok dikkatle verilmelidir. Sağlık için temizliğin önemi, kazalar ve hastalıklardan korunma, ilkyardım, sigara ve alkolün zararları ve cinsel eğitim gibi konularda öğrencilere eğitim verilebilir. Bu eğitimin öğretmen tarafından verilmesi ve sağlık çalışanlarının danışmanlık görevi yapması daha uygundur.

Neden aşılanmalıyız?

Özellikle süt çocukluğu döneminden itibaren ilk okul dönemi de dahil hamilelikte çocuğa anneden geçen antikorların tükenmeye başlaması ile birlikte aşılamanın önemi daha da artmaktadır. Difteri, tetanoz, boğmaca, çocuk felci günümüzde sık görülmemekle birlikte özellikle süt çocukluğu döneminde ciddi ölüm nedenlerindendir. Son yıllarda takvimlerde aşılaması önerilen pnömokok ve hemofilus influenza mikropları ağır solunum yolu enfeksiyonlarına, menenjite ve kan enfeksiyonlarına neden olan önemli etkenlerdendir. Kızamık, kızamıkçık ve kabakulak enfeksiyonları seyrinde artan komplikasyonlar gözlemlenebilmektedir. Aşılanmış çocuklar sayesinde enfeksiyon etkenlerinin toplumda dolaşımı ve yayılımı engellenir. Özellikle aşılanmamış çocuk ve erişkinlerin ya da henüz aşılanamamış olan çocukların korunması da sağlanır. Çocukluk çağında aşılama okul öncesi ve okul yıllarında gelişebilecek salgınların da önüne geçmektedir.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.