Omurganın düşmanı hareketsizlik!

Omurganın düşmanı hareketsizlik!
Hareketsizlik, kas güçsüzlüğü omurga sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Özellikle bel ve sırt ameliyatlarında bir tek doğru bulunmuyor o yüzden kişiye özel tedavi çok önemlidir.

Kasların kuvvetinin azalması omurga sağlığı açısından en büyük handikaptır. İnsan hareket üzerine kurgulu bir varlıktır. Hareketsizlik, kas güçsüzlüğü omurga sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Özellikle bel ve sırt ameliyatlarında bir tek doğru bulunmuyor o yüzden kişiye özel tedavi çok önemlidir.Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Prof.Dr. Kaya Aksoy, “Lumbopelvik Ritim Patolojilerine Yaklaşım” başlıklı sempozyumunda omurga sağlığı, bel ve kalça problemlerine değinerek tedavide bireye özgün tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Omurganın, boyun, sırt, bel, kalça kemikleri ile bir bütün olduğunu, bu bütün içinde kürek kemiklerimizin de bulunduğunu kaydeden Aksoy, “En küçük bir fonksiyonel en küçük ünitesi adele dokusu olmadan iki omur, onların arasındaki disk dokusu ve omurları birbirine eklemleyen faset dediğimiz yapılar ve omur kemik çıkıntıları arasındaki bağlardır (Ligaman). Omurun üç eksende, altı hareket serbestisi vardır. Öne, arkaya, yanlara eğilme şeklinde ve dönme tarzındaki bu hareketleri sırasında omurgaya bir yük binmektedir” dedi.

Omurgaya gelen yükün % 80'i disk dokusundan geçiyor

Omurgaya gelen yükün % 80'inin omurlar arasındaki yastıktan(disk dokusundan) geçmekte olduğunu ifade eden Aksoy, “Disk dokusunu saran kılıf (anulus) gerilmeye uğramaktadır. Kaldırılamayacak yük, yanlış pozisyon hem disk içinde hem de anulusta yırtılmaya neden olmaktadır. Böylelikle iki omur arasındaki disk yastığı dışarı fırlayabilmektedir. Dejenere olan iki omur arası yastık sonrası, kemikte de dejeneratif değişimler başlamaktadır. Bunun yanı sıra omurları birbirine bağlayan eklemlerdeki sıvı içinde reaksiyon, kartılaj hasarı, kapsülde gevşeme, eklem kaymaları, eklemlerde kireçlenmeler de oluşabilmektedir” diye konuştu.

Omurgadaki bütünlüğü sağlayan ve elastikiyetten sorumlu olan ana yapının omurga çıkıntıları arasında seyreden boyundan kuyruk sokumuna kadar gerek önden, gerek omur içinden ve gerekse omur çıkıntıları arasında bağlantıları sağlayan “ligaman” adı verilen kalın bağlar olduğunu kaydeden Aksoy: “Buradaki elastikiyette azalma deformasyonların nedenleri arasındadır. Kaslar sistemi tutan en önemli ögelerdir. Kasların kuvvetinin azalması omurga sağlığı açısından en büyük handikaptır. İnsan hareket üzerine kurgulu bir varlıktır hareketsizlik, kas güçsüzlüğü omurga sağlığını tehlikeye sokmaktadır” diye konuştu.

Yaşlılıkta “dar kanal” ortaya çıkıyor

Yaşlılıkta giderek iki omur arasındaki yastığın yukarıdan gelen yükü absorbe etmesinin yani yükü emmesinin azaldığına da dikkat çeken Aksoy, “İki omur arası yastık yüksekliğinin (disk mesafesi) azalması omurun uç kısımlarında kireçlenmelerin olması, ligamanların elastikiyetini kaybedip hacimlerinin artması dar kanal hastalığını oluşturup kişilerin yürüme zorluğunu ortaya çıkartmaktadır. Bir kişi (damar problemi yoksa) 50 metre – 100 metre yürüyüp duruyor dinleniyor, sonra tekrar yürümeye başlıyorsa dar kanal var demektir. Kanalın darlığı yanı sıra omurlarda kayma var mı, sağa sola eğim oluşmuş mu, diye mutlak bütün omurları değerlendirmek lazımdır. Belde bir sorun bile olsa kişinin tüm omurlarının değerlendirilmesi gerekir” uyarısında bulundu.

Doğum sonrası kamburlaşmaya dikkat!

Doğum sonrası sırtta ve belde ters ( C ) şeklinde bir postur olduğunu ifade eden Aksoy, “Sonradan giderek bel içe doğru eğilir, sırt dışarı doğru hafif kamburlanır, boyunda da ha keza bel gibi içe doğru eğim vardır. Bu eğimler ayakta yerçekimine karşı omurganın kalçanın dik durmasında çok önemlidir” dedi.

Beldeki problem için kişiye özel tedavi gerekiyor

“Boyundan aşağıya uzatılan şakülün kuyruk sokumunun önüne veya arkasına gelmesi balans bozukluğudur” diyen Aksoy, şunları söyledi: “Özellikle kalça ve bel arasındaki ayakta durmayı sağlayan balans açılarında farklılıklar bel sırt kalça problemleri doğurmakta ve bunları telafi edebilmek için öne eğilerek yürüme kalçanın geriye hareketi ve bacaklarda dizlerdeki bükülme ile (iki büklüm yürüme) yeni pozisyonlar oluşmaktadır. Beldeki problem için herkese aynı ameliyat yapılmıyor. Bireysel çözümler gerekiyor.”

Tek tedavi şeması yoktur

Özellikle bel ameliyatlarında, sırt ameliyatlarında, omurganın normal pozisyondan değişik nedenlerle anormal durumlara girdiğinde bir tek doğru bulunmadığının altını çizen Aksoy: “Bir tek tedavi şeması yoktur. Herkes için bireysel açıları kontrol edip ameliyatta doğru pozisyonu vermek ve hastanın balansını tekrar tesis etmek gerekir. Yukarıdan aşağı hastanın dik ve dengeli duruşunu sağlayan şakül doğrultusunun kalça ve bel eklemindeki açıların hesap edilerek, bireysel olarak değerlendirilmesi ile yapılacak cerrahi ve ayarlanacak açı ve doğrultular vida rod konulacaksa çok önem arz etmektedir” diye konuştu.

Omurganın tümü değerlendirilmeli

Olaya sadece görüldüğü yerdeki patoloji olarak bakmayıp omurganın tümünün değerlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Aksoy: “Basit bir bel fıtığı ameliyatında bile boyun-sırt değerlendirilmelidir. Bel, sırt, kalça, bacak, kuyruk sokumu ağrılarında kalça içi yer alan idrar kesesi, kadın ve erkek genital organları, kalın bağırsak gibi organların yansıyan ağrıları, karın içi yer alan organların hastalıklarına bağlı yansıyan ağrılar ayırt edilmelidir. Gerek nörolojik gerek sistemik hastalıklar yanı sıra tümörler, kemik erimeleri, kemik patolojileri mutlak aranmalı ve ekarte edilmelidir” diye konuştu.

Kaynak:DOĞRUHABER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.