ÖNDER: Vaat eğitim kalitesini artırmak olmalı
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği, 24 Haziran seçimleri öncesinde imam hatip okullarıyla ilgili süren tartışmalar ve seçim beyannameleri üzerine bir açıklama yaptı. Özelde İmam Hatip Okulları, genelde ise eğitim sistemiyle ilgili düzenlemeler yapılırken toplumun tamamını kuşatan, anayasal haklar çerçevesinde herkesin arzu ettiği eğitimi alabileceği ve kendini güvende hissedeceği bir ortamın garanti edilmesinin hayati önemde olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını ve 81 milyonluk halkını yönetmeye talip olan her siyasi hareketin eğitim ile ilgili yapması gereken en temel vaat, eğitimin kalitesini arttırmaya yönelik politikalar olmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
24 HAZİRAN SEÇİMLERİNE GİDERKEN PARTİLERİN SEÇİM BEYANNAMELERİNDE EĞİTİM MESELESİ VE İMAM HATİP OKULLARI
“Türkiye, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak önemli bir seçime hazırlanıyor. Devletin kurumlarını millet adına beş yıllık bir süreyle yönetmeye talip olan siyasi partiler, iktidara geldiklerinde ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair kendilerini bağlayan vaatlerini “seçim beyannameleri” ile kamuoyuna ilan ettiler. ÖNDER olarak seçime girecek olan partilerin vadettiği “Eğitim Politikalarını” incelediğimizde kurumsal olarak faaliyet gösterdiğimiz İmam-Hatip Okullarının geleceğiyle ilgili bazı endişelerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Tüm siyasi partilerin seçim beyannamelerine baktığımızda, “1+8+4 yıllık zorunlu eğitime geçme” vaadi ve “ideolojik” olarak tanımlanıp kaldırılması planlanan 4+4+4 sisteminden geri dönüş vaadi dikkatimizi çekmektedir. Vadedilen bu sistem, İmam Hatip Okullarının ortaokul kısımlarının kapatılması anlamına gelen bir uygulama olacaktır. 28 Şubat sürecinde 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçilmesiyle birlikte milyonlarca öğrenci ve vatandaşımız mağdur edilip dışlanmıştı. Bu ağır ötekileştirme ve mağduriyetin acıları ve yaraları henüz unutulmamışken tekrar aynı acıları vadetmek(!), eğitimin kalitesine herhangi bir fayda getirmeyeceği gibi imam hatip okullarıyla ilgili toplumda oluşan geniş mutabakatı da ortadan kaldırma ve tekrar ayrıştırıcı bir unsur haline getirme riski taşımaktadır. Hâlihazırda İmam Hatip Ortaokullarında okuyan 708 bin öğrencimizin okullarının kapatılma vaadi(!), çocuklarını bu okullara gönderen milyonlarca velide ve öğrencide telafisi mümkün olmayan derin acılar ve izler bırakacaktır. Ortaöğretimin kesintisiz olmasını talep etmek aynı zamanda,ebeveynlerin ve çocukların istedikleri okul türünde eğitim görme haklarının engellenmesi anlamına da gelmektedir.
Eğitimle ilgili yapılan vaatlerden biri de “karma eğitim sistemine aykırı uygulamaları kaldırmak” olarak ifade edilen ve Kız İmam Hatip Liseleri ile Kız Meslek Liselerinin kapatılması sonucunu doğuracak olan maddedir. Bu vaadin uygulanmasıyla beraber söz konusu okullarda eğitim gören yüzbinlerce genç kızımız mağdur edilmiş ve en temel insan haklarından olan eğitim hakları engellenmiş olacaktır.
Yine söz konusu siyasi partilerin, zaten anayasal güvence altında olan laiklik ilkesiyle uyumlu olarak düzenlenmiş hâlihazırdaki eğitim sistemiyle ilgili vaatlerinde yapmış oldukları laiklik vurgusu ve ısrarı, akıllara geçmişte yaşanan acı tecrübeleri getirmektedir. Çünkü yakın siyasi tarihimizde “laiklik” ilkesi bahane edilerek demokrasiye, ulusal ve uluslararası beyannamelerle garanti altına alınmış eğitim hakkı ve inanç özgürlüğüne, toplumsal hayata ve aslında memleketin tamamına çok ağır zararlar verilmiş ve bedeller ödetilmiştir.
Özelde İmam Hatip Okulları, genelde ise eğitim sistemiyle ilgili düzenlemeler yapılırken toplumun tamamını kuşatan, anayasal haklar çerçevesinde herkesin arzu ettiği eğitimi alabileceği ve kendini güvende hissedeceği bir ortamın garanti edilmesinin hayati önemde olduğu ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını ve 81 milyonluk halkını yönetmeye talip olan her siyasi hareketin eğitim ile ilgili yapması gereken en temel vaat, eğitimin kalitesini arttırmaya yönelik politikalar olmalıdır.
İmam Hatip Okullarının tartışılması ve gündeme gelmesi memnuniyet vericidir ancak bu tartışmaların mihenk noktası ayrıştırmak, ötekileştirmekten ziyade eğitimin niteliği olmalıdır. Öğrenciler, veliler ve okul aile birlikleriyle birlikte milyonlarca mensubu olan bir camiayı temsil eden ve bu çerçevede 500’ü aşkın imam hatip mezun derneğinin çatı kuruluşu olarak; siyasi partileri bu konuda hassas olmaya, uzun ve kısa vadede toplumu ayrıştıran, bu tür temel haklara aykırı beyanlarda bulunmamaya çağırıyoruz. Esas olan, toplumun tamamını kuşatan ve tamamına teminat veren bir eğitim sistemi yaklaşımıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatacak ve geleceğe taşıyacak nesiller, her şeyden önce özgüven sahibi ve farklılıklarına rağmen toplumsal bütünlüğünü sağlamış, huzurlu gençlerden oluşacaktır. Yarınlarımız; okul kapatarak değil daha fazla sayıda ve daha özgür okullar açarak teminat altına alınacaktır.
Bu vesileyle 24 Haziran tarihinde yapılacak olan seçimlerin memleketimiz için ve bizi geleceğe taşıyacak eğitim camiası için hayırlı olmasını temenni ederiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.