Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Malazgirt ruhunu yaşatmayı ilke edinmemiz gerekiyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede toplumsal birliktelik ruhuna dikkat çekti.
Milli birlik ruhunun önemi vurgulanıyor
Malazgirt Zaferi’ndeki birliktelik ruhunun iyi anlaşılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O zamanlar Sultan Alparslan’a Güneydoğu’daki tüm halklar destek verdi. Sadece Türkler değil, Kürtler de ciddi destek verdi. Malazgirt Zaferi’nin kazanılmasında bu birlikteliğin önemli etkisi oldu. Dil ve din bir ise millet birdir sözü önemli bir sözdür. Bütün halkları ve kültürleri birleştiren milli birlik ruhunun önemini vurgulamak açısından Malazgirt Zaferi’nin ayrı bir yeri vardır.” dedi.
Muş’taki kutlamalar çok anlamlı
Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü dolayısıyla Muş’ta yapılan kutlamaların da çok anlamlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Malazgirt Zaferi’nin o bölgedeki tüm halkları birleştiren bir şekilde kutlanması önemli. Bu zaferin sadece Türklerin değil, bölgedeki diğer halkların da birlikte kutlaması önemli. Sayın Cumhurbaşkanımızın o bölgeye giderek orada bu kutlamaların yapılması çok anlamlıdır. Bu aslında Türkiye milliyetçiliğine bir adımdır.” dedi.
Malazgirt ruhunda Alparslan’ın motivasyonu önemli
Malazgirt Zaferi’ndeki başarıyı anlamak için Malazgirt ruhunun anlaşılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada üzerinde durulması gereken Malazgirt ruhudur. Çanakkale ruhunda olduğu gibi Malazgirt ruhunda da Alparslan ve beraberindekiler motivasyonluydu. Alparslan’ın motivasyonu neydi, ona bakmak lazım. Bir insanın motivasyonunun olması için bu konuda ihtiyaç olması gerekiyor. İhtiyaç olması için istek gerekiyor. İstekler ihtiyaçları oluşturur. İhtiyaçlar da motive eder. Yani Alparslan hangi isteklerle ve niyetlerle hareket etti? Burada Alparslan’ın hareketi, cihangirlik hareketi değil, şehitlik derecesidir.” dedi.
İnsanının kendini feda etmesi için yüksek bir ideal gerekiyor
Şehitlik kelimesinin şehadet kökünden yani görmek kökünden geldiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yani şehit, hakikat görmüş gibi olan kişiler. Yani kendilerini feda edebilmiş kişiler olarak görebilmek. İnsanın hayatındaki en önemli şeyi nedir? Canıdır. Canını yüksek bir ideal için feda ediyor. İnsanın kendini feda edebilmesi için yüksek bir ideal gerekiyor. İnsan beyninde ödül ceza sistemi var. Ödül ceza sisteminin karşılığında manevi bir makam vardır. Önemli iki soru vardır: Canın mı, hizmet verdiğin kişinin canı mı? Kişi kendi canını feda etmekle yükümlüdür.” dedi.
Milli ilke oluşturmamız lazım
26 Ağustos Malazgirt Zaferi ruhunun genç kuşaklara anlatılmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tıpkı Çanakkale ruhu gibi anlatılmalıdır. O heyecanı gençlerin hissetmesine imkân sağlanmalıdır. Japonlar bu ruhu yaşatmak için ilkokul çocuklarını tarihi yerlere götürüyorlar. ‘Biz sahip olduğumuz topraklar ve değerler için bedel ödedik’ diyerek milli ilke oluşturuyorlar. Bizim de milli ilke oluşturmamız için tıpkı Çanakkale gibi milli varlıklarımızı canlı yaşatmamız gerekir.” diye konuştu.
Değer içerikli eğitim olmalıdır
Bu değerleri öğretmek ve yaşatmanın eğitim sistemi içinde de yer alması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu sistem şu anda değerlerimizi çok önemsemiyor. Bir ara değerlerle ilgili çok güzel çalışmalar yapılıyordu. Sonra durduruldu. Tekrar başlaması lazım ama değerler konferanslarla olmaz. Değer içerikli eğitim olmalı. Değerler, toplumu toplum yapan bir ruhtur. İnsanı diğer canlılardan ayıran soyut değerleri olmasıdır. Davranışlar, normlar vardır. İnsanın hayatına kılavuzluk eden, hayatına anlam katan şeyler vardır. Bunlardan biri de toplumca paylaşılan ortak değerlerdir.” dedi.
Malazgirt ruhunu yaşatmayı ilke edinmeliyiz
Malazgirt Zaferi’ndeki ruhun Osmanlı’da da ortaya çıktığını, o ruhun daha sonra cumhuriyetin kurulmasını sağladığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Cumhuriyetin kuruluş kodlarına bakın Çanakkale ruhu vardır. Malazgirt ruhu vardır. Halkı harekete geçiren odur. Bizim bu ruhu ve anlayışı yaşatmamız gerekiyor. Mehmet Akif’in dediği gibi Allah bu millete bir daha istiklal Marşı yazdırtmasın. Akıllı olanlar başına musibet gelmeden tedbir alırlar. Bizler de öyle yapalım.” dedi. Malazgirt’teki Alperenler’in paylaşımcılık ve yardımseverlikleriyle o bölgedeki insanlara iyi örnek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Alperenler o dönemlerde oradaki yabancı kültüre bizi tanıttılar. Türklerin zalim olmadığını anlattılar. Bunun sonucunda direnç kırılıyor. Onun için bizim Malazgirt ruhunu yaşatmayı ilke edinmemiz, altını çizmemiz gerekiyor. Kültürel standartlarımızı bunlar belirliyor. Onun için değerleri artık konferans gibi değil dersliklerin içerisinde aktarmamız gerekiyor.” dedi.
Malazgirt Zaferi ve ruhu çocuklara anlatılmalı
Malazgirt Zaferi’nin öneminin de anne-babalar tarafından çocuklarına anlatılmasını tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklara bugün Malazgirt’te ne olduğunu öğretmeleri gerekiyor. Bugün neden Malazgirt Zaferi önemli? Çocuklar Malazgirt’te ne oldu? Neden tören yapılıyor? Oradaki ruh nedir? Orada hangi değerler o savaşı kazandırdı? Bunlar çok önemli. Kendi manevi değerlerimizi, kültürel değerlerimizi, şehitlik duygumuzu kaybedersek savaş duygumuzu kaybederiz. Bu çok önemli. Onun için anne-babalar çocuğunuza öğretin.” tavsiyesinde bulundu.
Bilgi çağında fikri güçlü olan kazanıyor
Çok eski dönemlerde yaşanan savaşların yerini şimdi fikir savaşlarının aldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O zamanlar cihat vardı. Maddi cihat manevi cihada dönüştü. Şimdi ise fikir savaşları var. Fikri güçlü olan kazanıyor çünkü bilgi çağındayız. En büyük şey güç artık. Bilgi gücü. Bizler kültürel emperyalizme uğruyoruz. Toplumumuzda ciddi bir şekilde kültürel deformasyon var. Kendi kültürel değerlerimizi koruyup yaşatmamız lazım çünkü bir müddet sonra Malazgirt’teki ruh yok olur. Bir söz vardır: ‘Savaş ölünce kaybedilmez, düşmana benzediğin zaman kaybedilir.’ Düşmanın değerlerini alıp kendi değerlerimiz yaparsak düşmana benzeriz. Biz kaybedenlerden oluruz ve bir müddet sonra kültürel emperyalizm sonrası birçok kültür kaybolacaktır. Ruhumuzu kaybetmemeliyiz. İnsanın ruhu denilince davranışlar, düşünceler anlaşılır. Kültürel kodlarımızı korumamız gerekiyor.” dedi.
Kendi kültürümüzü yaşatmalıyız
İçinde bulunduğumuz dönemde üzerinde durulması gereken en önemli şeyin öz değerlerimizi koruyarak modernleşmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Modernizmin gelmesi faydalı ama kendi kimliğimizi buraya aktarmamız lazım. Bunu yapamazsak eğer Malazgirt ruhunu kaybederiz. Kültürün tamamı ailede oluşmuyor. Milli eğitimin bu konuda bir şeyler yapması lazım. 20-30 sene sonra şu anda Kıbrıs’ta eriyen kültürler gibi olacağız. Onun için kültürlerimizi eritmemiz için kendi kültürümüzü ve ruhumuzu yaşatmamız gerekiyor. Burada Malazgirt, Çanakkale semboldür. Bu sembollerin canlı tutulması böyle gelişen ruhlarda, gelişen zihinlerde iz bırakıyor. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin adil olup olmadığını görmüş oluyoruz.” dedi.
Küresel salgına karşı önlem almalıyız
Bizden olmayan kişilerin, bizim gibi gözüküp bizim kültürümüzü değiştirebileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İhtiyaçları değiştirdiğiniz zaman kültürler değişir. Kültürel psikolojik savaşta, bir toplumun ihtiyaçlarını değiştirdiğin zaman kendileri gönüllü olarak kültürlerini değiştiriyor. Anlamlarımıza, kültürlerimize, değerlerimize, kurallarımıza muhakkak sahip çıkmamız gerekiyor. Şu anda küresel bir salgın var. Bu salgına karşı önlem almalıyız. Milli değerlerimizi sadece PR’la kurtaramayız. Her anne-baba sorumludur. Hepimiz bundan sorumluyuz.” dedi.
Sağlıklı ve güçlü toplum için…
Sağlıklı ve güçlü sadece kendini düşünen fertlerle toplumun değil, aynı zamanda yaşadığı ülke ve millet için de bir şeyler yapan kişilerle mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşadığımız ülke için de bir şeyler yapacağız. İçinde olduğumuz toplum için de bir şeyler yapacağız. Topluma karşı borcumuz yok mu bizim? Atalarımıza karşı borcumuz yok mu? Bunları hatırlayalım, bunun sorumluluğuyla hareket edelim ve aynı zamanda heyecanı ve sevinciyle hareket edelim.” dedi.
Geçmişimize sahip çıkacağız
Toplumsal değerlerin yaşaması ve devamlılığı için paylaşılabilir hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanın değerleri sadece yerine getirmesi değil, topluma karşı da değerleri aktarmak gibi bir görevi vardır. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Paylaşımcılık bir değerdir. Teşekkür bir değerdir, minnettarlık bir değerdir. Bunları yaşattığımız zaman kendi içimizde hem mutlu oluyoruz hem başarılı oluyoruz. Kendi geçmişimize sahip çıkacağız, bugünü yaşayacağız ama geleceğe bakacağız. Böyle olursa milli hedefleri olan, milli değerlerimize ve ideallerimize bağlı olarak sorumluluğumuzu yerine getirmiş olabiliriz.” diye konuştu.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.