Psikolojik Danışmanlar Zirvede Bir Araya Geldi

Psikolojik Danışmanlar Zirvede Bir Araya Geldi
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen PDR Zirvesi’nde, ülkenin önde gelen psikologları bir araya geldi ve deneyimlerini paylaştı.

Farklı alanlarda uzmanlaşan psikologlar mesleklerini yaparken yaşadıkları zorlukları, yasal düzenlemelerdeki eksiklikleri dile getirdi. Çok sayıda PDR uzmanının katıldığı PDR Zirvesi’nde açılış konuşmasını, Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Mehmet Engin Deniz yaptı. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Gür’ün konuşmasının ardından da aralarında İstanbul Aydın Üniversitesi’nin de olduğu sponsor firmalara plaket verildi. 

“PDR’YE GEREKLİ ÖNEM VERİLMİYOR”

Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin konuşmasında Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanına gerekli önemin verilmediğine vurgu yaptı, “insanların bedensel sağlığının yanında ruh sağlığı da önemlidir. İki sağlığı dengede tutamazsak mutlu toplum elde edemeyiz. PDR alanına gerekli önem verilmiyor. Ruh sağlığını bozulduktan sonra tedavi edebilirsiniz ama sadece fabrika ayarlarına döndürebilirsiniz yukarı çekemezsiniz. Bu nedenle devletin koruyucu çalışmalara ağırlık vermesi lazım dolayısıyla PDR bilim dalına yatırım yapılması lazım. Sağlıklı toplum oluşturmak istiyorsak bu kaçınılmazdır, en büyük yatırım insana yatırımdır” dedi. 

“PDR’NİN DİBE VURDUĞU BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak da “PDR’de Güncel Sorunlar” konulu panelde konuştu. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanını düzenleyen yeni yasa tasarısını değerlendiren Yeşilyaprak, “PDR’nin bazı açılardan dibe vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Yasa tasarısının olumlu yanları var ama sorunlu yanları da var. Mesleki savunuculuğun etkin bir şekilde yürütülmesi için, mesleki kimlik üzerinde uzlaşma sağlamalı, toplumda mesleğe yönelik olumlu bir imaj oluşturulmalı, ilgili mesleklerle ve PDR alanı içindeki alt uzmanlıklar arasında iş birliği sağlanmalı” dedi.

“HASTAYI İLACA BAĞIMLI KILMAK İHANETTİR”

Yrd. Doç. Dr. Murat Artıran da “Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi” konulu panelde konuştu. Hastanı sadece psikolojik rahatsızlığıyla değerlendirilmemesi gerektiğine dikkat çeken Artıran, “Her şeye patoloji olarak bakmaktan hastayı iyileştiremiyoruz. Bipolar bozukluğu olan ya da depresyondaki kişi, sadece psikoloji rahatsızlığı nedeniyle değerlendirilemez, bu hastayı, ilaca bağımlı görmek insana ihanettir. Sadece geçmişinde sorun aramak, bireyi niteliksizleştirmektir. Duyguları niceliksel değil niteliksel olarak değerlendirmek gerekir. Danışanda görülen duyguyu, rakamsal olarak tahlili etmek çok doğru değil, niteliksel olarak ayırmak lazım çünkü duygulara anlamsal olarak bakarsak anlaşılır olur” ifadelerini kullandı.  

ÇOCUĞUN DÜNYASI ÇİZDİĞİ RESİMDE SAKLI

“Projektif Bir Teknik: Çocuk Resmi” konulu panelde konuşan Doç. Dr. Armağan Köseoğlu ise çocuğun iç dünyasının çizgilerinde saklı olduğuna vurgu yaptı, şöyle konuştu; “Çizdiği resimler, çocuğun iç dünyasına inmemize yardımcı olur. Kendisi ile ilgili algısını, onun bakış açısıyla görmemize yardımcı olur. Çocuğun iç dünyasına, ‘ben’ kavramına, kendisini nerede, nasıl gördüğüne bakarız. Çocuk resmi, dış dünyanın fotoğrafı çekilerek, kâğıt üzerine çocuğun bakış açısıyla çizilen grafik faaliyetlerden oluşmaz. Çünkü çocuk, dış dünyayı görür, algılar, kendince yorumlar, kendisinden bir şeyler ekler ya da çıkarır ve sonucunda bunu kağıt üzerinde resmeder. Çocuğun, isteklerini, kızgınlıklarını, öfkelerini, isteklerini, beklentilerini, hayallerini, bilinçaltını varoluşuna kaynaklık eden temelleri onun bakış açısıyla görürüz.”

“İNSANLAR MODA SÖZCÜKLERLE İLETİŞİM KURUYOR”

Uzm. Psk. Deniz Altınay “Psikodrama Yaşamda An ve Ruh Sağlığı” konulu panelde söz aldı. Altınay, “Beklentiler, ön yargılar, kişiselleştirmeler, geçmiş başarı-başarısızlıklar, müfredatın kendisi, bunların hepsi yeniliğin önünde engel. Bunları yeniliğin önünde engel olmaktan çıkarmalıyız. Bunun Türkçesi ‘An’da olmak. An, başka bir bilgiye, davranışa ihtiyaç gösteriyor, eğer bunu hissetmiyorsanız yenileşemiyorsunuz. Konserve davranışlar gösteriyoruz, hazır şeyleri seviyoruz ve yeni bir jargon gelişiyor. ‘Çok yükseldim’ diyorlar ne demek, öfkelendim. Bundan 10 yıl önce kimse yükselmiyordu, herkes öfkeleniyordu. Bu bir konserve davranış. Bu bir moda, kendini ifade etmek için o toplumsal konserveleri kullanıyoruz. O cümleleri kullanıyoruz, o cümleler size ait değil, ezber, başkaları söyledi ve bu sizin ‘An’ da olmanızı engelliyor” dedi ve psikologlara, danışanlarıyla rol değiştirmelerini önerdi.

“SPORCULAR PSİKOLOGLARDAN ÇEKİNİYOR”

“Profesyonel Spor Kulüplerinde Psikolojik Danışmanlık” konulu panelde konuşan 

Uzm. Psk. Dan. Burak Otyakmaz da, özellikle futbolcuların, teknik direktörün ve takım arkadaşlarının algısından endişe duyduğunu söyledi.  Otyakmaz, Türkiye’de ve dünyada, spor psikologlarıyla çalışan kulüp ve sporcuların çok az aldığını ifade etti ve meslektaşlarına bu alanda uzmanlaşmaları halinde nasıl bir yaklaşım sergileyebilecekleri konusunda önerilerde bulundu. Otyakmaz, “Profesyonel takımlarda psikolojik danışmanlık yapmak isteyenler, sporun doğasını tanımalı, sahayı, oyun koşullarını, yaşanan sıkıntıları, sahada terlemenin ya da üşümenin ne olduğunu, yaralanmanın o an nasıl bir his yarattığını bilmeniz lazım” dedi. 

Çok farklı konularda paneller ile gün boyu devam eden zirvede çok sayıda uzman söz aldı. Zirve, ilkokul, ortaokul, lise, anaokulu, özel eğitim kurumları ve üniversitelerin PDR kulüplerinde görev alan 7 PDR uzmanına verilen “İyi Örnek Ödülleri’nin verilmesiyle son buldu.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.