Rus Dışişleri: Obama yönetimi, güven ortamını bozuyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan resmi bir açıklamada, Obama yönetiminin ABD ve Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesi ve güvenin bozulması adına elinden gelen herşeyi yaptığı belirtildi.

2014 yılında Kırım'ın Rusya'ya bağlanmasının ardından ABD yönetiminin Rus ekonomisini ve sosyal istikrarını bozmaya yönelik bir dizi düşmanca adımlar attığı belirtilen açıklamada, bununla eş zamanlı olarak NATO ve ABD askeri varlığının Rus sınırı yakınlarında arttığı da anımsatıldı.

Bakanlık farklı bir örnek olarak da ABD'de çıkartılan ve Rusya'ya dönük yaptırımların artmasına neden olan 'Magnitsky Yasası' nı örnek gösterdi. 2012 yılında ABD'de kabul edilen Magnitsky Yasası, insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtilen Rus bürokratların ABD'ye girişinin engellenmesi de dahil bir dizi yaptırımların hayata geçirilmesini öngörüyor.

NÜKLEER ANLAŞMA MESELESİ

Açıklamada, "Rusya'nın nükleer silahsızlanma alanındaki yükümlülüklerinden kendisini soyutlamadığını altını çizmek isteriz. Rusya Devlet Başkanı'nın kararnamesi, savunma amaçları için artık gerekli olmayan plütonyum maddelerinin silah faaliyetleri için kullanılmamasını öngörüyor" denilirken, Rusya'nın anlaşmayı iptal etmediğinin, sadece askıya aldığının altı çizildi.

Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi: "Bu konudaki tutumumuzun göz önünde bulundurulmasını ve güveni yeniden tesis edecek ve stratejik işbirliği alanındaki yükümlülüklerin kökten değişmesine neden olan sebepleri ortadan kaldıracak önlemlerin alınacağını umuyoruz. Bu durumda, anlaşmayı yeniden yürürlüğe koymaya hazır olacağız."

YAPTIRIMLARLA BAŞLADI

2014 yılında Ukrayna'daki krizle birlikte, Batı ülkeleri ve Rusya arasıdaki ilişkiler iyice gerilmeye başladı. Kırım'ın Rusya'ya bağlanması ve Rusya'nın da Ukrayna'daki olaylara müdahale ettiği iddiasının ardından Washington ve Brüksel, belirli aralıklarla Rusya'ya yeni yaptırımlar uygulamaya başlamıştı.

Rusya defalarca bu iddiaları yalanlamış, bu yaptırımların ters etki yapacağını, bölgesel ve global istikrara zarar vereceğini öne sürmüştü.