"Sapkın düşünceler İstanbul Sözleşmesinden cesaret alıyor"
Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden İslami değerlere saldırma cesaretini bulan oluşumların asıl amaçlarının ahlaksızlığı yaymak olduğunu belirten Fidantek, bunun yanında Müslüman toplumunda yaşayan kesimlerin sessiz kalması için çabaladıklarını söyledi. Fidantek sapkın düşüncelerin oluşumunu hazırlayan en büyük etkenin İstanbul Sözleşmesi olduğunu belirtti.
Sapkın düşünceyi savunanların son yıllarda özellikle Ramazan ayında gündemi meşgul ettiğini belirten Fidantek, böylece asıl hedefledikleri şeyi yapmak için zemin hazırladıklarını vurguladı.
Toplumun değerleri ile bağdaşmayan ve ahlaksızlığa zemin hazırlayan her oluşuma karşı sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayan Fidantek, bu konuda TBMM’nin üzerine düşeni yapıp İstanbul Sözleşmesi gibi mevzuatları tekrardan değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
"İHD gibi oluşumların asıl amacı ahlaksızlığı yaymaktır"
Prof. Dr. Ali Erbaş’a açılan davanın sonuçsuz kalacağını belirten Hukukçu Elif Fidantek, "Prof. Dr. Ali Erbaş hakkında İHD’nin suç duyurusunu talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Özellikle insan hakları adına konuşan böyle oluşumların din ve vicdan hürriyetini yok sayarak bu şekilde hareket etmesi kabul edilemez. Ayrıca bir ülkede din işlerini yürüten bir kurumun başındaki kişiye suç duyurusunda bulunulması elbette ki sonuçsuz kalacak bir durumdur." ifadelerini kullandı.
İHD gibi oluşumların asıl amaçlarının ahlaksızlığı yaymak olduğunu söyleyen Fidantek, "Bunun dışında yine bu oluşumlar toplumda yaşayan Müslüman kesimin sessiz kalmasını sağlamaya çalışıyorlar. Bir de çok basit gibi görünen durumları abartarak propaganda haline getirip bundan sonra Müslümanlar olarak verebileceğimiz tepkilerin önüne kesmeye çalışıyorlar. Yani kısacası ‘Biz ahlaksızlığı yapacağız ve istediğimiz kadar bunu yayacağız ancak sizler bu durumun karşısında ses çıkaramayacaksınız. Böylece kendi dininizi dillendiremeyeceksiniz.’ söylemeye çalışıyorlar." şeklinde konuştu.
"Sapkın düşüncelerin oluşumuna zemin hazırlayan etken İstanbul Sözleşmesi’dir"
İslam’ın yasakladığı sapkın düşünceleri savunanların en büyük dayanağının İstanbul Sözleşmesi olduğunu belirten Fidantek, "İslam’ın değerlerine saldıran oluşumların cesaret aldığı en büyük dayanak İstanbul Sözleşmesi’dir. Nitekim eşcinsellik gibi sapkın düşüncelerin oluşumuna zemin hazırlayan en büyük etken İstanbul Sözleşmesi’dir. Çünkü bu sözleşmede cinsel yönelime ilişkin bizler tarafından kabul edilemeyecek çok büyük maddeler var. Bununla beraber sapkın düşüncelerin dünya üzerinde çok ciddi lobileri bulunuyor. Bu lobilerin desteği ile de bu tür şeylere kalkışabiliyorlar. Bir de böyle hadsiz şeyleri yapmaya kalkışınca karşılarında ciddi bir sesin çıkmadığını gördüklerinde bunu daha fazla yapmaya çalışıyorlar." dedi.
"Meclis’in İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere mevzuatları tekrardan değerlendirmeli"
Müslümanların sapkın düşüncelerle özellikle Ramazan aylarında meşgul edildiklerini hatırlatan Fidantek, "Son yıllarda özellikle Ramazan aylarında böyle sapkın düşüncelerle çok fazla meşgul ediliyoruz. Örneğin; geçen yıllarda Ramazan ayında onursuzluk yürüyüşü adı altında bu emellerini gerçekleştirdiler. Bu Ramazan ayında böyle bir şey yapmayıp Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a suç duyurusunda bulundurlar. Diyanet İşleri Başkanın cuma hutbesinde söylediği şey dinimizin emir ve yasaklarından başka bir şey değildir. Kur’an-ı Kerim’imizde hırsızlık, zina, kumar gibi şeyler haram kılındığı gibi cinsel sapkın düşünceler de haram kılınmıştır. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Ahlaksızlık yapan kadar ahlaksızlığa susan da aynı kefededir. Bundan dolayı burada en büyük sorumluluk yasama erki olan Meclis’e düşüyor. Meclis’in başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere mevzuatı tekrardan değerlendirmesi ve gözden geçirmesi gerekir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.