SDAM Başkanı Turan: Sonuç ne olursa olsun "Aksa Tufanı" dünya askeri tarihine geçecek bir zaferdir

SDAM Başkanı Turan: Sonuç ne olursa olsun "Aksa Tufanı" dünya askeri tarihine geçecek bir zaferdir
SDAM Başkanı Abdulkadir Turan, sonuç ne olursa olsun bu direnişin dünya askeri tarihine geçecek bir zafer olduğunu söyledi.

HAMAS tarafından 7 Ekim tarihinde işgalcilere yönelik başlatılan "Aksa Tufanı" ile ilgili konuşan Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi Başkanı (SDAM) Abdulkadir Turan, sonuç ne olursa olsun bu direnişin dünya askeri tarihine geçecek bir zafer olduğunu, Filistin davasının tüm insanlık, Arap âlemi, Müslümanlar, Hristiyanlar hatta Yahudilerin davası olduğunu, hep birlikte siyıonizme karşı durulması gerektiğini söyledi.

Siyonist işgalciler ile Gazze'deki direniş grupları ve HAMAS arasında devam eden savaş 8'inci gününde. Gazze'de 2 bine yakın şehit verilirken işgalcilerden de en az bir o kadar zayiat verildiği binlerce yaralı ve kayıp olduğu biliniyor.

"Bu zafer Şeyh Ahmet Yasin'in hizmetlerinin neticesidir"

Devam eden savaş ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi Başkanı (SDAM) Abdulkadir Turan, "Bu elbette tarihi bir noktadır. Büyük bir dönüşümün işaretidir. Bugünkü zafer, 1987'deki Birinci İntifada'dan bu yana gelen intifadadan bu yana gelen bir süreçtir. 1987 öncesinde 1970'li yıllara kadar Şeyh Ahmet Yasin'in hizmetlerini, İslami çalışmalarının karşılığıdır. İslam nerede kendisine bir yer açmışsa Allah'ın izniyle orada zulmü defetmiştir. Nerede kendisine yer edinmişse orada zalimlerin başına bela, mazlumlar için bir çıkış yolu olmuştur." dedi.

"FKÖ her davranışında halkı perişan ederken HAMAS her adımda Filistin'i bir adım daha kurtarıyor"

Filistin davasının en az 100 yıllık bir geçmişinin olduğunu belirten Turan, "İlk dönemde meşhur Kudüs Müftüsü Emir el Hüseyni'nin çabaları vardı ama hiçbir netice vermedi. Peşinden Arap ülkelerinin çabaları oldu ama o da netice vermedi. Sonra Kudüs davası sosyalist bir mücadele davasına dönüştürüldü ki, Stalin'in bugün Filistin istila altında olmasında bir payının olduğu düşünülürse, Filistin'de Stalinist yapıların Filistin davasını üstlenmeleri bir garip ucubeydi.

Filistin kurtuluş Örgütü (FKÖ) o konuda davrandıkça Filistin halkını perişan etti. O davrandıkça siyonistlere, istilacılara toprak verdi. Hâlbuki 1987'den bu yana direniş, HAMAS her adımda Filistin'i bir adım kurtarıyor. 1990'lı yılların başında bugünkü Gazze, batı Şeria, Şeyh Ahmet Yasin'in mücadelesiyle kurtuldu ve israil o gün bugündür eskisi gibi rahat değildir.

Ne Mescid-i Aksa'da ne Gazze şeridinde ne Batı Şeria'da rahat değildir. Artık 1948'de, 1973'te kazandığı gibi kolay askeri zaferleri kazanamıyor. Aynı zamanda Lübnan'da da ilerleyemiyor. Güneyde de Gazze şeridine doğru ilerleyemiyor. Bu direniş Şeyh Ahmet Yasin'dir. Bu direniş İslam'dır, Allah yolunda cihattır. Bu direniş 'yok mu bizi kurtaran!' diyen çocukların, kadınların çığlığıdır." diye konuştu.

"Natenyahu, seçim başarısını zulüm vaadiyle sürdürmek istiyor"

İşgalcilerin uzun bir süredir savaşa hazırlandıklarını hatırlatan Turan, "Natenyahu denen siyonist, günlük yaşamında oldukça kirli. Ailesiyle birlikte Yahudiler tasvip edemeyeceği bir sosyal hayatı var. Dolayısıyla dindar Yahudiler tarafından sevilmiyor.

Öte yandan sosyalistler tarafından faşist olarak görülüp sevilmiyor ama bir şekilde daha çok eski askerlerin, katliamcıların desteğini alarak seçimlerde ön plana çıkıyor. Seçim başarısını zulüm vaadiyle sürdürmek istiyor. Zulüm vaadiyle siyonistlerden oy alıyor ve zulmederek ayakta durmaya çalışıyor. Tam bir küfür profili, tağutçuk profili ile kazanmak, varlığını sürdürmek istiyor. Ancak HAMAS direnişi, Aksa direnişi, Filistin'in diğer gençleri sevincini kursağında bırakıyorlar." şeklinde konuştu.

"Çağ yarılmış, Hazreti İbrahim'in baltası bir kez daha puta değmiştir" İşgalcilerin içerisinde bir bölünme ve parçalanma olduğunu, sosyal medya hesaplarına bakıldığında Natenyahu'nun her paylaşımının altına Filistin'de yerleşik olan Yahudilerin binlerce ağır hakaret ettiğinin görüldüğünü vurgulayan Turan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"İsrailin 2 binden fazla kaybı var. Eğer Natenyahu bir birlik sağlayabilseydi çoktan Gazze'ye bir harekât içerisinde olacaktı. Son dönemde yine bun hazırlanıyordu. Gazze'ye bir gece baskını düzenleyip onlarca uçak ve kara ordusuyla HAMAS'ı rencide ederek ve daha önce Sabra Şatilla kamplarında, Ariel Şaron'un yaptığı gibi katliamlar yaparak ve dünya Müslümanlarını rencide edecek bir operasyon düşünüyordu. Ancak onun bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. Direniş de bunu biliyordu. Zaten sosyal medya hesaplarına baktığınızda, siyonist medyayı okuduğunuzda böyle bir operasyonun yapacaklarını anlayabilirdiniz. Henüz o harekete geçmeden, henüz yüz yıla yakın siyonist kibirleri üzerlerindeyken, genç kuşak tamamen kendisini zevk-u sefaya vermişken direnişçiler onlar gibi zevk-u sefaya dalmadılar, kibre kapılmadılar. İyi bir planlama yaparak kamplarını basılar. Şüphesiz bundan sonra mutlaka dünya askeri tarihine geçecek bir baskın düzenlediler. Bir zafer elde ettiler. Bundan sonraki netice ne olursa olsun Amerika, Avrupa hangi desteği verirse versin çağ yarılmıştır. Hazreti İbrahim'in baltası bir kez daha puta değmiştir. Süreç yeni bir yola girmiştir."

"Gazze'yi ele geçirirlerse Lübnan, Ürdün ve Suriye'yi istila etmek isteyecekler"

Kimi çevrelerin HAMAS ve Filistin halkının oyuna geldiğini, bu kalkışma ile Gazze'nin tamamen işgal edilmesine zemin hazırlandığı şeklindeki yorumları değerlendiren Turan, şu ifadeleri kullandı:

"HAMAS hiç kıpırdamasa, herhangi bir operasyonda bulunmasa Natenyahu ve siyonistler duracak mıydı? Mesela Mescid-i Aksa murabıtlarının ellerinde silahlarla israilin sözde polis ve askerine saldırdığını söyleyebilir miyiz? Ya da Askalan'da, Hayfa'da böyle bir şey söz konusu mu? Her gün kadınlar, çocuklar öldürülüyor mu? Yol üzerinde Müslümanlara işkence, eziyet ediliyor mu?

Bir sabah Müslümanların kapılarına buldozerler ile gelip 'burası bize ait' deyip evlerinden ediyorlar mı? Bütün bunları kışkırtan kim? Tüm bunların bahanesi kim? Bunla çok ağır sözler. Böyle söyleyerek korkarım ki, siyonistlerle veya başka bir güç ile imtihan olurlar. Çünkü mazlumu itham etmek en basit yorum biçimidir. Zalimin zulmüne, mazlumun davranışlarını bahane gösterip zalimin zulmünü meşrulaştırmaya kalkışmak Moğol istilası sırasında bilinen bir bahane ve meşrulaştırma ikilisidir. O gün Moğolların zulmünü meşrulaştıranların tamamı Moğol kılıçları altında kesildi mesele sadece HAMAS değildir. Mesele Gazze Şeridi, Batı Şeria, Kudüs değildir. Eğer bunlar Mescid-i Aksa'yı ele geçirirlerse Lübnan'ı ele geçirmek isteyeceklerdir. Ürdün'ü, Suriye'yi istila edecekler. Fırat nehri hududumuzdur deyip kesinlikle durmayacaklar. Zira onların bazı görüşlerine göre Dicle Nehri'dir. Bu istila alanı ta Siirt çevrelerine kadar uzanıyor. Güneyde ise Yemen üzerine çok ciddi çalışmalar yapılıyor. 'Medine bize aittir, Müslümanlar bizi zorla çıkardılar' diyorlar."

"Tüm ümmet ve Arap âlemi, Filistin, İslami hareketler, Yahudiler, Hristiyanlar hep beraber Filistin'in yanında durmak zorundayız"

İşgalci siyonistlerin hazırlık yaptığı bu savaşta diğer savaşlardan farklı olarak sosyal medyada küresel bir siyonist örgütlenme gerçekleştirdiğini belirten Turan, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Demek ki bunlar, son aylarda Türkiye'de pek çok gazeteci ile görüşmüşler. Bazı ırkçı siyasi partilerle çeçimden önce görüşmeleri olmuş. Bu partilerin söylemlerine baktığınızda Natenyahu'nun söylemlerimden faklı olmadığını görürsünüz. Birçok sosyal medya hesabını satın almışlar. Daha önce siyonist dostluğunu masonluk ile anlatırdık. Ancak bugün küresel bir siyonizm var ki, vakıflar ve şirketler üzerinden yürüyor. Dolayısıyla bunlar görüş ve düşünce değildir. Bunlar birer siyonist bültendir. Buna karşı da verilmesi gereken mücadeleyi bu haftaki analizimde anlattım.

Bu mücadelenin çok iyi bir kamu diplomasisine ihtiyaç vardır.  Halkın aydınlatılmaya ihtiyaç vardır. Analizde bu işin 7 yönünün olduğunu söyledim. Bir kere bu bir insanlık meselesidir. Eğer insanlık bugün Gazze'deki katliamı seyrederse bundan sonra Amerika dilediği yerde katliam yapar ve her zaman kendisine müttefik de bulur. Yarın öbür gün Venezüella'yı, Arjantin'i, Peru'yu dinlemez.

Bu bir ümmet meselesidir. İkincisi, Mescid-i Aksa, ilk kıblemiz orada ve Filistinliler kardeşimizdir. Üçüncüsü, bu bir Arap sorunudur. Gazze yerle bir edilirse Arap liderler bundan sonra 'ben Arap'ım' demeye utanırlar ve yepyeni bir kompleks olur. Sonra bu bir Filistin meselesidir. Bu bir İslami hareketler meselesidir. Hatta bu bir Yahudi ve Hristiyan meselesidir. Zira Natenyahu'nun yaptıkları yüzünden dünyada refah içerisinde yaşayan Yahudilerden nefret ediliyor. israilin her operasyonundan sonra Avrupa'da yapılan istatistiklerde Yahudilere karşı nefretin arttığı görülüyor.

Hristiyanlara gelince, Mescid-i Aksa onların da kıblesi ve ayaklar altında. Onların en nefret ettiği yapı olan Yahudilerin elinde. Dolayısıyla bu bir haçlı saferi değildir. Bu bir siyonist haddi aşmadır. Bütün Müslümanlar, tüm ümmet ve Arap âlemi, Filistin, İslami hareketler, Yahudiler, Hristiyanlar hep beraber Filistin'in yanında durmak zorundayız." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.