Şehadeti dünyalığa tercih eden dava adamı: Selahaddin Ürük
Yaptıkları İslamî hizmetlerle bölgedeki gençlik üzerinde büyük etki bırakan Hizbullah Cemaatinin öncü şahsiyetlerinden Selahaddin (Sülhaddin) Ürük'ün şehadetinin 21'inci yıl dönümü.
Adana'nın Pozantı ilçesinde 5 Eylül 2001 yılında kaldığı eve yapılan baskın sonucu katledilerek Rahmet-i Rahman'a kavuşan Selahaddin Ürük, şehadet yıl dönümünde yâd ediliyor.
Şehid Selahaddin, 1984 yılında İslami çalışmalara başlayarak bütün vaktini Allah yolunda, tebliğ vazifesi yürüterek hizmet etmeye başlamıştı.
Tarihte de nice örnekleri olduğu gibi İslam'a hizmet edenler, karanlık yapılar tarafından kumpaslara maruz kalıyordu bu minvalde Şehid Salahaddin Ürük de iftiralar nedeniyle işkence, zindan ve hicretle geçen bir hayat yaşadı.
Dünyalık işleri ellerinin tersi ile iterek ömrünü İslami hizmetlere adayan Ürük, 1992 yılında gözaltına alınıyor ve türlü türlü işkencelerden geçtikten sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevine konuluyor.
Yaklaşık 10 ay sonra tahliye olan Ürük, ardından 1994 yılında hakkında tutuklama kararı çıkarılıp, muhacir hayatı yaşamaya maruz bırakılıyor.
25 Nisan 2016 yılında Hakk'ın rahmetine kavuşan Merhum Ürük'ün babası Hacı Mehmet Ürük, evladını İLKHA mikrofonlarına şöyle anlatmıştı:
"Oğlum daha çok küçük yaşlardan itibaren İslami ilimlere yöneldi ve 6 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatmetti. Çok güzel bir ahlaka sahipti. Herkes tarafından sevilen ve sayılan biriydi. Şehid, bir yere oturduğu zaman hemen etrafını gençler sarardı. Gençlere İslam'ı anlatır, nasihatlerde bulunurdu. Özellikle bu dünyanın geçiciliğine aldanılmaması, ahiret yurduna hazırlık yapılması gerektiğini söylüyordu. Sürekli, oturma zamanı değil, Allah ve Resulü için çalışmanın zamanı olduğunu söylüyordu. Benimle onun arası çok iyiydi, hiçbir zaman beni üzdüğünü hatırlamıyorum. Hem Hüseyin Velioğlu hem de oğlum; dünyalık makamları terk ederek sadece rıza-i ilahi için çalıştılar. Kur'an ve sünnete sarılarak insanlığa faydalı olmaya çalıştılar. Bunun karşılığı elbette şehitlik olacaktı, nihayetinde şehid oldular."
Dünya nimetlerini elinin tersiyle iten Şehid Salahaddin Ürük'ün babası merhum Hacı Mehmet amcanın da dediği gibi, Kur'an ve sünnette sarılarak çalışanlar, insanlığa faydalı olanlar elbette karanlık yapılar tarafından hedef gösterilecekti.
Ömrünü İslam'ı tebliğe adayan Selahaddin Ürük'ü tanıyanlar, onun "terörist" değil iyi bir Müslüman, iyi bir mü'min olduğuna şahitlik yapıyor.
Merhum Ürük'ün dava arkadaşlarından Mehmet Bahattin Temel, onu şöyle tanımlıyor: "Şehid Selahaddin son gününe kadar İslam'a ve Müslümanlara hizmet etti. Dindar bir neslin yetişmesi için gecesini gündüzüne kattı. Bu uğurda ciddi manada çabalayan değerli bir Müslümandı. Ama maalesef Türkiye Cumhuriyeti'nin evrakları içerisinde bir ‘terörist' olarak öldürüldü. Bu asla doğru olamaz. 28 Şubat'ın o dönemin mahkûm ettiği Müslümanlara yönelik olan bir ithamdır bir saldırıdır. Bunun bir an önce düzeltilmesi lazımdır."
Şehit edildiği anları aktaran Temel, “Selahaddin daha önce tutuklanmış, gözaltına girmiş, vahşi işkenceler görmüş ve sonra haksız bir yere zindana konulmuş. Bundan dolayı bir daha o vahşi işkencelere tanıklık yapmamak için bulunduğu evin arka tarafından kaçmak istemiş. Elinde bir şey yok, sade bir şekilde kaçmak istemiş. Zaten evin etrafını kuşatıldığını bilmektedir ama bunu da sadece son bir hamle olarak görüyor. Binadan ayrılmak isteyince 'dur' ihtarı bile yapılmadan ağır silahlarla MG3 silahıyla ile taranmış. Onun üzerindeki derin ve büyük yaralar MG3'ten çıkan büyük kurşunlara aittir. Siz bu insanın ayağına sıkabilirdiniz, bir vesileyle tutabilirdiniz, bir şeyler yapabilirdiniz ama kesinlikle o dönemde bilinçli bir şekilde Müslümanların içerisinde böyle aktif çalışan kişilikli şahsiyetleri ortadan kaldırmak için bir program olduğunun inancındayız. Bilinçli olarak bu yapıldı." dedi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.