Son ağaç yok olduğunda

Son ağaç yok olduğunda
Doğruhaber Gazetesi Yazarı Hasan Sabaz'ın, İstanbul Sözleşmesi etrafında yaşanan tartışmalar üzerine yazdığı, "Son ağaç yok olduğunda" adlı yazısını istifadenize sunuyoruz...

Doğruhaber Gazetesi Yazarı Hasan Sabaz'ın, İstanbul Sözleşmesi etrafında yaşanan tartışmalar üzerine yazdığı, "Son ağaç yok olduğunda" adlı yazısı:

Her şey ortada; ama maalesef iktidarı ellerinde bulunduran sizler ısrarla bazı şeyleri görmezden geliyorsunuz.

Bir büyük yangından söz ediyoruz, her seferinde önümüze “kadına şiddetin önlenmesi” diye bir gerekçe çıkarıyor, bunun arkasına sığınıyorsunuz.

Çıkardığınız yasalar yaraya merhem olmuyor aksine iltihap kapmasına ve ölümcül sonuçlara neden oluyor.

Şiddeti önlemiyor; aksine artırıyor.

Bilimsel araştırma adı altında ortaya konan manipülatif verilerin hiçbir anlamı yok. Bu tip çalışmaların küresel sermaye ve siyasi güçlerin kontrolünden geçmeden “bilimsel” vasfı kazanmadığını artık herkes biliyor.

Farkında mısınız?

Siz boşanmaların önünü açmak, uzlaşıyı engellemek için yasalar çıkarıyor, ömür boyu nafakalarla boşanmayı cazip hale getiriyorsunuz.

Oysa Nisa Suresi, 35. Ayette Rabbimiz şöyle buyurur: “(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır.”

Veriler ortada…

2008’de 99 bin 163 boşanma olayı gerçekleşirken, 2018’de bu rakam 142 bin 448’e kadar çıkmıştır.

Bir yılda bu kadar boşanmanın olduğu bir yer için “Aileerkil” denebilir mi?

Büyük aile zaten uzun zamandır bitti, siz çekirdek aileyi de bitirmeye gayret edenlerin değirmenine su taşıyorsunuz.

Müslüman kişilik, Allah’ı ve ahireti her işte hesaba katmayı gerektirir.

Herkes Allah’ın karşısına hesabını vermek için “tek başına” çıkacak. Kadın ya da erkek fark etmez!

“(Bu azab,) Allah'ın her nefsi kendi kazandığıyla cezalandırması içindir.” (İbrahim/51)

Siz sanki birini birinden koruyormuş gibi yaparak aslında birbirine rakip ve düşmanlar oluşturdunuz.

Rabbimiz ölçüyü ne güzel koymuş!

“Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe/71)

90 senedir tahripkar Batı’nın yolundan giderek toplumun dini, ahlaki, kültürel bir değişim yaşamasını isteyenlere karşı “ıslah etme” yoluna gideceğinize liberallerin, solcuların süslü sözlerine kapıldınız ve bu yasaları hazırladınız.

Sonuçlar ortada, zarar verdiniz.

Bazılarınız bunu anladı; ama bazıları anlamamakta ısrar ediyor.

İnsanlar size kaygılarını dile getirmekte, “zararın neresinden dönülse kardır” diyerek doğru dürüst adımlar atmanızı beklemektedir; ama maalesef siz başka bir dünyada yaşıyorsunuz sanki.

Leş kargaları tempo tutuyor.

Ailenin olmadığı, cinsiyetsizliğin dayatıldığı bir dünyanın hayalini kuruyor şeytanın dostları.

Bazı şeylerde geri dönüş neredeyse imkansız gibidir.

Tehlike artık tümüyle ortaya çıktığında adım atmaya mecalinizin kalacağını mı sanıyorsunuz? Kaldı ki, tahribatın boyutları arttığında atacağınız adımların fayda verebileceğini düşünmüyorsunuz herhalde.

Tabloyu tahmin etmekte fayda var.

Soykırıma uğratılan Kızılderililerin son reislerinden Seatle, hırsla her tarafı yağmalayan, insani değerleri önemsemeyen; ama kendini uygar, yerlileri ise vahşi olarak değerlendiren “Beyaz adam” için şunları söylemişti:

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!”

Önemli olan çok geç olmadan anlamak.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.