Tanıkların dilinden 15 Temmuz direnişi -1

Tanıkların dilinden 15 Temmuz direnişi -1
15 Temmuz ABD destekli darbe girişiminin yaşandığı gece ileri atılıp baskıya, cuntaya, uluslararası vesayete dur diyen gençlerden biri olan Mehmet Ali Kılıç'ı, babası Abdullah Kılıç anlattı.

Türkiye tarihinde yeni bir milat olan 15 Temmuz'un üzerinden bir yıl geçti. Unutulmaz acıların yaşandığı o gece, gelecek nesillere örnek olacak bir millet direnişi sergilendi. Bu direnişin sancaktarlarından biri de hiç şüphesiz Mehmet Ali Kılıç'tı.

2016 yılında takvimler 15 Temmuz gecesini gösterdiğinde başta ABD olmak üzere emperyalizmin öncü kuvvetleri tarafından organize edilen FETÖ darbe girişimine karşı Türkiye'de örneği yaşanmamış bir direniş sergilendi. O gece 248 kişi şehid oldu, 2 bin 196 kişi de yaralandı.

ABD destekli FETÖ darbe girişiminde keskin nişancı tarafından vurularak şehid olan Mehmet Ali Kılıç'ın babası Abdullah Kılıç, oğlunun İslam'ın ve Müslümanların geleceği için meydanlara çıktığını ve bu uğurda canını feda ettiğini dile getirdi.

Namık Kemal Üniversitesi'nde Makine Mühendisliği bölümünde okuyan ve aslen Bitlis'li olan Mehmet Ali Kılıç, anne babasının en büyük çocuğuydu.

22 yaşındaki Mehmet Ali, darbeye direnmek için meydanlara çıktığında kolu fena halde ağrıyordu. Kolunun ağrısına rağmen darbecileri durdurmak için Boğaziçi Köprüsü'ne giden Kılıç, burada keskin nişancı tarafından vurularak şehid edildi.

"Canlarını seve seve feda ettiler" 

15 Temmuz gecesi yaşadıklarını İLKHA'ya anlatan baba Abdullah Kılıç, "Mehmet Ali, küçük yaşlardan beri büyüklerine, küçüklerine saygılıydı. Makine mühendisliğini bitirdi. Çevresine, milletine, dinine, vatanına ve bayrağına çok bağlıydı. Zaten Müslümanlar bayrağı için sokağa çıktı. Daha doğrusu İslam elden gitmesin diye sokağa çıktı. Şehitler, herhangi bir beklenti için sokağa çıkmadılar. Bunlar canlarını seve seve feda ettiler." dedi.

"Evden çıkarken annesini son defa öptü"

Evden çıkarken annesini son defa öpen Mehmet Ali, sanki şehit olacağını anlamış gibi annesinin de kendisini öpmesini istediğini anlatan Kılıç, normalde böyle yapmadığını aktardı.  

15 Temmuz gününü anlatan baba Kılıç, gündüzünden geceye ailece yaşadıklarını, oğlu Mehmet Ali'nin son gününü şöyle dile getirdi:

"Mehmet Ali, 15 Temmuz'da arkadaşlarıyla birlikte denize gitmişti. Bizlere denize gittiğini söylememişti, sadece küçük kardeşine söylemişti. İkindi vakti geldi, 'Ben denize gittim' deyince annesi tepki gösterdi 'ya boğulsaydın ne olacaktı' dedi. Denizde sol omuzunu acıtmıştı. Akşam annesi krem falan sürdü. Cumartesi günü teyzesi oğlunun düğünü vardı, oraya gidecektik. Omuzunun ağrısından duramadı. Dedi 'ben hastaneye gideceğim' çorbasını içti hemen çıktı. Normalde dışarı çıkarken annesini öpmezdi ilk defa annesini öptü ve annesine de öpmesini söyledi. Öyle gitti hastaneye. Hastanede iğne yapmışlar 'geçmezse yarın gel röntgeninin çekeriz' demişler. Hastane çıkışı eve gelmedi. Mahallenin köşesindeki bakkal arkadaşına gitti. Arkadaşının dükkânında haberleri izliyormuş. Haberleri duyunca telefon açtı 'baba haberiniz var mı böyle bir şey oldu, televizyonu açıp bakın. Cumhurbaşkanı halkı sokağa çağırıyor, bende gidiyorum' dedi. 'Hastasın oğlum gitme' dedim. 'Yok baba bir şeyim kalmadı' dedi. 2-3 saat AK Parti binasının orda olduğunu biliyorduk.  Saat 12'den sonra arkadaşının bisikletini alarak köprüye gitmiş. Saat 3'e 4'e kadar köprüde olduğunu bilmiyorduk. Köprüye giderken mahalleden 13 yaşındaki bir çocukta onunla beraber gitmiş. Hatta orda ona kızıyor 'sen git annen, baban merak eder' diye. Zaten çok geçmeden o çocuk kurşun ile kasığından yaralanmış. Onu omuzuna alarak ambulansa kadar getirmiş. Daha sonra o çocuk demiş 'Mehmet abi sen benimle gel', o da 'benim işim var, işim daha bitmedi' diyerek başka arkadaşını o çocuk ile göndermiş. O çocuğun ciddi bir şeyi yokmuş, kurtuldu. Saat 4-5 gibi aradık. Kızdık artık gel diye. '3 defa gelemem' dedi. Saat 6 gibi annesi yatağını hazırladı, gelince yorgundur uyur diye. Bir süre sonra arkadaşı aradı, oğlumun yaralı olduğunu, hastaneye kaldırıldığını söyledi." dedi.   

"Şehid olduğunda yüzü gülüyordu" 

Daha sonra oğlunu bulmak için hastaneye gittiğini, onu çok aradığını, fakat sonunda morgda yatan oğlunu gördüğünde o an yüzünün güldüğünü söyleyen Kılıç, "Hastaneye gittik. Burada böyle birisi yok dediler. Başkasına sorduk, soruşturduk. Birisi bizi morga götürdü. Baktık o değildi. 'Buraya gelmiş ama siz yok diyorsunuz' diyerek onlara kızdık. Ağır yaralıların olduğu bölgede olduğunu söylediler. Gidip baktık yoktu. Hastanede çalışan bir komşumuz vardı. Bizi yine morga götürdü. Dedi 'az önce bir cenaze geldi bir bakın' öyle der demez ayaklarımızın bağı çözüldü. Morgu açtıklarında Mehmet Ali'yi görünce içim ferahladı, yaşıyor zannettim. Dedim 'bu ölü değil' çünkü gülüyordu. Yaklaştık baktık ses yok, elimi yüzüne sürdüm baktım yüzü soğumuş. O an anladık ki Mehmet Ali şehid olmuş." ifadelerini kullandı.

"Darbeciler idam edilirse bir daha tekrarı yaşanmaz"

Darbeye karışanların idam edilmesini isteyen Kılıç, "Tüm şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum. Allah, hepsini Peygamber Efendimize komşu eylesin. Bizleri de onların şefaatine nail eylesin. Allah o zalimlere de hiçbir fırsat vermesin. Darbecilerin idamını istiyoruz. Bizler ölmeden onların idamlarını görürsek gözlerimiz açık gitmeyiz. Eğer bunlar idam edilmezlerse başka bir hükümet gelmesi durumunda bunlar serbest bırakılabilirler. İdam edilseler yıllarca unutulmaz ve bir daha tekrarı yaşanmaz. Tüm Müslümanların birlik olmalarını temenni ediyorum. Birlikten kuvvet doğar." dedi. (İLKHA)

NOT: "Tanıkların dilinden 15 Temmuz Direnişi" başlıklı haber dizisinin yarın yayımlanacak ikinci bölümünde şehid Ömer Cankatar'ın babası Selahattin amca, kendinden daha üstün meziyetlere sahip olduğunu belirttiği oğlunu anlatacak.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.