Tarihçi Armağan: Türk'üyle, Kürt'üyle birleşmeden gerçek tadımızda değiliz
HÜDA PAR'ın Kürt meselesinin tarihi, toplumsal ve siyasi boyutlarının ele alındığı "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" Diyarbakır'da gerçekleşti.
Çalıştayın ikinci oturumunda Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan, "Kürt-Türk Birlikteliğinin Tarihi Kodları" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Bediüzzaman Said Nursi'nin 1922'nin Kasım ayında Meclis'e geldiğini hatırlatan Armağan, bu ziyaretin amacını şöyle anlattı:
"Lozan görüşmeleri sürecinde Kürtleri azınlık olarak tanıtma ve onlara birtakım haklar sağlama ve belki de bir özerk bölge gibi bir düşünceler vardı. Bediüzzaman, buna engel olmak için Kürt milletvekillerini iknaya çağırılmıştı. O da geldi, onlara bunu konuştu hatta namaz kılmayan milletvekillerini görünce onları da eleştiren bir konuşma yaptı. Mustafa Kemal ile de böyle bir konuşmasının olduğunu biliyoruz. Geliş sebebi Lozan görüşmeleri sırasında Kürtlerin çatlak ses çıkarmamasını sağlayıcı bir şeydi ve bu o dönemde çok yoğun olarak kullanılan bir argümandı."
Lozan'da İngilizlerin Kürtlerin üzerinde oynadığı oyunu boşa çıkarmak için Kürt milletvekillerine de "mahalli kıyafetlerle gelin Meclis'e" diye çağrı yapıldığını hatırlatan Armağan, "Onlar da mahalli kıyafetleriyle de geldi. Gazetelerde onların fotoğrafları çekildi; 'Bakın Türkiye'de Kürtler mahalli kıyafetleriyle milletvekilleri Meclis'e geliyor, orada bu kıyafetlerle temsil ediliyorlar' şeklinde dünyaya mesaj verildi. Ama Lozan bitince olayın rengi değişecek ve o başka bir sürece girecek." diye konuştu.
Batıdan ithal edilen ve batı modernleşmesinin ortaya çıkarttığı millet kavramının buradaki topluluğa dayatılmasının, bölge halkının arzuladığı bir hayal olmadığını ifade eden Armağan, "O, Batılı sömürgeci ülkelerin kendileri için kurduğu ve dünyaya yaydığı bir hayali sen bu topluma dayatıyorsun anlamına gelir ki bizim hayalimiz nerede? Bizim milliyetçiliğimiz bu muydu? İslam milliyetçiliği, İslam milleti kavramı bunu mu ifade ediyordu? Hayır çok daha kapsayıcı, çok daha birleştirici ve İşte Selahattin Eyyubi'den Cezeri'ye kadar… bunlar bizim kültürümüzün, milletimizin temel taşlarıydı." şeklinde konuştu.
"Niye bir Kürt Edebiyatı Bölümü yok!"
Tarihçi Mustafa Armağan, "Türkiye'de edebiyat dersleri okunuyor, Türk Edebiyatının dışında Alman Edebiyatı, Fransız edebiyatı, İngiliz Edebiyatı, Yunan Edebiyatı… Peki niye bir Kürt Edebiyatı Bölümü yok! Derslerimizde niçin bir Kürt Edebiyatı ünitesi yer almıyor? Bunu niye insanlar düşünmüyor? Milyonlarca insan Kürtçe biliyor, kendisinin Kürt olduğunun bilincinde ve onların da sevdiği şairler, yazarlar var. Buyurun bir bölüm de ekleyin bunun içerisine. Onlar da Cizre'de okuduğu zaman kendisini o kitabın içinde bulsun. Kendi çevresinde, Cizre'de yaşamış olan atalarının neler ortaya koyduğunu öğrensin ve Türk kökenli olanlar da bunların tercümelerini okuyarak onlardan haberdar olsunlar. Bunlar toplumsal bütünleşmemiz için çok önemli." diye konuştu.
Mukaddes topraklardaki Zemzem suyunun, birkaç farklı kaynaktan beslenip iç içe girerek "Zemzem" suyunu oluşturduğuna dikkat çeken Armağan, "Bunlar tesadüfen ortaya çıkmış hadiseler değil. Türkiye'de bu kadar millet var, bu kadar farklı etnik kavim var, hiçbirimiz birleşmeden önce gerçek tadımızda değiliz ancak birleştiğimizde 'Zemzem' oluyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla Arap'ıyla ancak birleştiğimiz zaman Türkiye'nin halkı olarak o tadı, o kıvamı, o lezzeti elde edebiliyoruz. Ayrı ayrı baktığımızda hiçbirimizde o bütünlük hissi oluşmuyor. Dolayısıyla Türk Kürt'süz, Kürt Türk'süz olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Şimdi inkılap tarihlerinin maalesef halini biliyorsunuz ama Erzurum Kongresi ile bitirmek istiyorum sözlerimi.
1919 yılında toplanan Erzurum Kongresi'ne atıfta bulunan Armağan, şöyle devam etti:
"Erzurum'da yapıldı, ama bütün Doğu vilayetlerinin temsilcileri yer aldı. En uzak Amasya ama onun dışında Ankara'nın doğusundaki vilayetler katıldı. Diyarbakır dahil olmak üzere, Siverek dahil olmak üzere kuzeyde Bayburt, Erzurum, Trabzon… Bunlar ne zaman toplanıyor?
Aslında iki Erzurum Kongresi olduğunu bilmiyoruz yani bir değil iki Erzurum kongresi var. Birisi Erzurum Vilayet Kongresi… Bu aşağı yukarı mart ayında yapılıyor 1919'un. 1919'un Mart ayında Erzurum'da Trabzonluların da katıldığı Erzurum Vilayet Kongresi yapılıyor. Bu kongrede bütün bu vilayetlerin temsilcileri ne ile çağırılıyor?
Bakın size okuyayım çağrı mektubunu: 'Hariçten gelen Türklük Kürtlük gibi bir perde altında Mevcudiyet-i İslamiyeyi baltalamaya çalışan bütün cereyanları ret ile…' Dışarıdan dayatılan Türklük Kürtlük cereyanlarını reddediyoruz' diyor davet mektubunda. Devam ediyor 'Zevale sürüklenen Hazret-i Kur'an etrafında toplanmayı ve Erzurum Kongresi'ne iştirakinizi teklif ediyoruz…' Hazreti Kur'an'ın etrafında toplanmayı diyor ve Erzurum Kongresi'ni bilmiyoruz. Erzurum Kongresi bize anlatılmıyor, anlatan bir tek kaynak kitap var o da Fahrettin Kırzıoğlu'nun bütün tutanakları yayınladığı kitap ve bu kitabı Tarih Kurumu'na götürüp teklif ediyor, Tarih Kurumu diyor ki biz bu kitabı basamayız, reddediyor. Erzurum Kongresi tutanaklarını basmayı Tarih Kurumu reddediyor. Adam da oturuyor basacak bir finansör arıyor, o zaman Ziraat Bankası müdürünü tanıyormuş onunla görüşüyor ve o sayede basılıyor. 93'ten beri de bu kitap basılmadı bir daha. Düşünebiliyor musunuz 30-40 yıldır bu kitap yok ortada.
Demek ki aslında Erzurum Kongresi yeni bir gözle okunduğunda bize bugün güncel olarak tartıştığımız meselelerde ışık tutacak bir zenginliğe sahip. Ama enteresan olan gerçekten 1918'den beri yaşanan bu Kürt sorununun sadece ilk defa biz konuşmuyoruz. 100, 500-600 sene önce de insanların bunu dile getirdiğini ve birikimi aktaracak belgelere ulaştığını ama bu resmi tarih tarafından yasaklandığını, kasalarda kilitli bırakıldığını öğrenmek de üzücü. Biz tarihimizi istiyoruz, biz tarihe de adalet istiyoruz, dolayısıyla adil bir tarih olursa hepimiz bu cendereden çıkmış oluruz, bir nefes alma imkanı buluruz."
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.