Tekdal: "Şehadet zalimlerin korkulu rüyası, imanlı yüreklerin en büyük aşkıdır"
Şubat ayının şehadet ayı olarak ilan edilmesi münasebetiyle Şehitler Kervanı Platformu ve Mustazaflar Cemiyeti tarafından Diyarbakır'da "Şehitler Gecesi" temalı bir program düzenlendi.
Merkez Yenişehir ilçesi Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlik, Metin Bağcı Hocanın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından katılımcılara hitaben Şehidler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik selamlama konuşması yaptı.
Program, ilahi ses sanatçılarının şehadete ithafen seslendirdikleri ezgi ve ilahiler ile sahnelenen sinevizyon gösterimi ile devam etti.
Günün anlam ve önemine ilişkin konuşan Araştırmacı Dr. Sertaç Tekdal, şehadet kavramını harflere ayırarak müminlerin şehadete erişmesi için sürekli bir mücadele içinde olmaları gerektiğini söyledi.
"Şehadet; zalimlerin korkulu rüyası, imanlı yüreklerin en büyük aşkıdır"
Şehadet kavramının üzerinde kapsamlı bir şekilde duracağını belirten Dr. Sertaç Tekdal, "Şehadet kelimesi 7 harften müteşekkir bir kelime olan ama zulüm saraylarını yerle bir eden volkandır. Yine şehadet, zalimlerin korkulu rüyası ama imanlı yüreklerin en büyük aşkıdır. Tüm Peygamberlerin müstahak olduğu ve en büyük arzuları olan bir şeydir şehadet. Akıllarda ve zihinde yer alması için 7 harften oluşan şehadet kavramının her bir harfi üzerinde duracağım." dedi.
Tekdal, "Şehadetin ilk harfi olan 'Ş' harfi hem şubat ayını hem şehid kelimesini hem de şehadet kavramını içinde barındırıyor. Şubat ayında şehid olan birçok İslam aliminin olduğunu biliyoruz. Bu şehidlerden biri olan, 'Değersiz dallarda asılmama pervan yoktur. Şüphesiz benim mücadelem Allah ve din içindir' diyen Şeyh Said'dir. Yine Batı'dan ithal edilen modern adı altındaki birçok kötülükle mücadele eden ve İslam ümmetini diri tutmaya çalışan şehidlerden biri İskilipli Atıf Hoca'dır. Bir başka şubat ayı şehidimiz ise; bir başına yola çıkan ve bugün dünyadaki tüm İslami hareketlere öncülük etmiş olan Hasan El-Benna'dır." ifadelerini kullandı.
"Şehadet, ekildiği anla başlar"
Şehadetin ikinci harfinin kalbe ekilen bir süreç olduğunu belirten Tekdal, "Şehadetin ikinci harfi olan 'E' harfi, şehadete giden yolun ilk başlangıcı olan ekim işidir. Nitekim şehadetin, ekildiği anla başladığını biliyoruz. Malcom-X'i şehadete götüren süreç bu iman tohumuyla başladı. Kalbe ekilen bu iman tohumu ile birlikte bu mücadele sergilendi." şeklinde konuştu.
Şehadeti elde etmek için bir hareketin ve dinamizmin olması gerektiğini belirten Tekdal, "Şehadetin üçüncü harfi olan 'H' harfi; hareket ve dinamizmdir. Ayrıca iman bir sorumluluktur. Eğer iman, kalbe bir tohum olarak yerleşmişse o kişinin tembel ve durgun bir şekilde kalabilmesi mümkün değildir. Ebuzer (Radıyallahu Anhu), kanlar içerisinde olmasına rağmen onu harekete geçiren şey, imanının sağlamlığıdır. Şehid Metin Yüksel'in 21 yaşında şehadete erişmesinin temeli ondaki imanın harekete ve dinamizme geçmesidir. Bundan dolayı şehadeti arzulayan bir müminin pasif, statik ve durgun olması düşünülemez. Eğer şehadeti arzuluyorsa sürekli hareketli olması gerekmektedir." dedi.
"Müslümanların önüne çıkan barikatlara karşı sergilenmesi gereken bir direniş olmalıdır"
Tekdal, "Şehadetin dördüncü harfi olan 'A' harfini değerlendirecek olursak… Bu harfin anlamı, amel-i salihtir. Tabi, bu amel-i salih de sadece faydası bize dokunan bir amel değildir. Hasan El-Benna, 'Faydası sadece sahibine dokunan bir amel cılızdır. Önemli olan yapılan amelin kendisine, ailesine ve tüm topluma fayda vermesidir.' der. Nitekim salih amel, insanlığı ıslah edecek amel demektir." ifadelerini kullandı.
Müslümanların zorluklara karşı sürekli direnmesi gerektiğini belirten Tekdal, "Şehadetin beşinci harfi olan 'D' harfi direniş demektir. Eğer sizler bu şekilde mücadele verecek olursanız muhakkak karşınıza zorluklar çıkacaktır, sizleri engelleyenler çıkacaktır. Ama bu barikatlara karşı sergilenmesi gereken bir direniş olmalıdır. Bugün küfrü korkutmak, müminlerin en büyük başarısı olacaktır. Bundan dolayı Müslümanlar direnişlerini artırıp gösterecek ki küfrü korkutabilsinler." dedi.
"Şehadet, emanet ve ehliyettir"
Şehadetin, şehidlerden bizlere kalan bir miras olduğunu belirten Tekdal, "Şehadetin altıncı harfi olan 'E' harfini yorumlarsak… bu harf; emanettir, ehliyettir. Şehadet, bu mücadeleyi sergileyen şehidlerden bizlere kaslan bir mirastır ve emanettir. Bundan dolayı bu emanete sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Bugün bu mirasa sahip çıkanlar şehadetle şerefleniyor. Şehid Yasinlerimiz, Şehid Aytaçlarımız gibi bu emaneti taşıyanlar şehadetle şereflendi. Ayrıca şehadeti sadece istemek yeterli değildir. Saydığımız bütün hususları yerine getirmekle şehadet kişiye nasip olur. Bundan dolayı üzerimize düşen her şeyi layıkıyla yerine getirelim ki; şehadet gelip bizi bulsun." şeklinde konuştu.
"Zoru, zahmeti ve sıkıntıyı seçenler tarih boyunca izzetli olmuşlardır"
Şehadetin son harfi olan "T" harfi hakkında konuşan Tekdal, "Şehadet harfinin son harfini oluşturan 'T' harfi, tercih manasındadır. Karşımızda insanlık tarihi boyunca iki yol olmuştur. Birincisi: içinde zevkin, sefahatin, zenginliğin ve dünya hayatının olduğu bir yoldur. Diğeri ise; izzetin, şerefin, acının, sıkıntıların ve çaresizliğin olduğu bir yoldur. İşte yolların ayrılış noktası tam da burasıdır. Bundan dolayı zoru, zahmeti ve sıkıntıyı seçenler tarih boyunca izzetli olmuşlardır. Nihayetinde de şehadete erişmişlerdir. Bununla beraber zahmetten, zorluktan kaçan ve rahatlığı tercih eden kişiler ise her daim zillet içerisinde debelenmişlerdir." ifadelerini kullandı.
Yoğun bir katılımın olduğu program, yapılan dua ile sona erdi.
Bin 800 kişi kapasiteli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezine yaklaşık 2 bin 400 kişi katıldı. Katılımın yoğun olmasından dolayı yer bulamayan Diyarbakırlılar, merdiven boşluklarına ve sahnenin arka bölümüne alındı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.