TESSEP Ankara İl Temsilcisi Yıldırım: Çocuklarımıza sahip çıkalım ve onları dijital ortama terk etmeyelim
Çocukların yaz aylarında telefon ve tabletle daha çok zaman geçirmeleri hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı Yıldırım, bu dönemde "Telefon anneler, tablet ise babalar olmaya başladı." ifadesini kullandı.
Çocuklarda telefon ve tablet kullanımı konusunda ailelere uyarılarda Yıldırım, "Yapılan araştırmalara göre 0-3 yaş ve 0-5 yaş arası çocuklarda uzmanlar tarafından telefon tablet kesinlikle verilmemesi gerektiği öneriliyor. Baktığımız zaman 0-3 yaş arası çocukların beyin gelişiminin yüzde 70-75'i bu yaş aralığında tamamlanıyor. Anneler genellikle çocukları, sayıları, renkleri, şekilleri öğrenmesi için küçük yaşlarda çocukların eline telefon ve tablet veriyorlar. Ama bakın bunları çocuk annesinden öğrenmesi daha güzel olacaktır. Gerçekten teknoloji çağında yaşıyoruz. Teknolojide telefon, tablet, bilgisayar kullanımı çok yaygın. Hemen her yerde bunlara şahidiz. Bizim dönemimizde 80'li, 90'lı yıllarda telefonlar yoktu. Teknoloji bu aşamada değildi. Bizler mahallede büyüdük. Sabahtan akşama kadar biz çocuklar oynardık dışarıda. Ama şu an günümüzde şehirleşme hayatı ve dikey yapılaşmadan dolayı çocuklar dört duvar arasına hapsolmuş durumdalar. Çocuklarımızın eline telefon veriyoruz, 'Şu işim var, misafirim var.' diyerek çocuklara telefon verdiğimiz zaman o çocuk o sırada nereye girdiğini, hangi uygulamalarda olduğunu, neyi dinlediğini, hangi filmleri seyrettiğini, hangi oyunları oynadığını biz maalesef denetleyemiyoruz." dedi.
"Telefon anneler, tablet babalar olmaya başladı"
TESSEP Ankara İl Temsilcisi İlahiyatçı Remziye Yıldırım
Telefon ve tabletlerin çocuklara verildiği zamanın sınırlı, kısıtlı ve denetimli olması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, "Uzmanlar şöyle bir araştırma yapmışlar. Çocukların yaşlarına göre kaç dakika verileceğini şu şekilde ayarlamışlar. Bir çocuk eğer 8 yaşında ise '8 çarpı 5 dakika' yani 40 dakika izleme izni verilebilir. Anne baba olarak en önemli görevimiz nedir? Her zaman ve her yerde çocuklarımızı korumaktır. Bu dijital ortamda da olmalı, onları korumalıyız. Telefon anneler, tablet babalar olmaya başladı. Babalar çalışıyorlar. Gerçekten de bu bir ihtiyaçtır. Babanın ilk görevi çocukları ve evidir. Bunlar amaçtır. Gerektiği zaman tabi ki çocuklar bunları kullanmak zorunda kalabilirler. Özellikle şimdi günümüze baktığımız zaman anne babalar çocuklar okula gidip gelirken onların nerede olduklarını öğrenmek için telefon ellerine veriyorlar." ifadelerini kullandı.
"Çocuk nerede duracağını bilmeli"
Yıldırım konuşmanın devamında, "Şu telefon, şu marka, şu model olmayabilir. Tuşlu telefon verilmesi uzmanlar tarafından önerilmektedir. Ama baktığımız zaman çocuklar akranlarına bakıyorlar. Çevreye baktıkları zaman bütün çocukların elinde, bütün ebeveynlerin elinde sürekli telefona ve en son modeller. Şimdi günümüz öyle bir zamanda açıldı ki herkes şu an marka takılma peşine düştü. Çocuk bunu görüyor, buna şahit oluyor ve artık o tuşlu telefonu istemiyor ve çocuk bunda annesine babasına ısrar ediyor. Anne ve baba artık dayanamayıp izin veriyor. Hayır, bu olmamalı. Çocuk nerede duracağını bilmeli. Anne baba onu bu alanda da korumalı. Çocukların beyninde dopamin bazı hormonlar var. Bu hormonlar çocukta çocuğun istediği olmadığı anda hemen devreye giriyor ve çocuğu artık dayanamaz hale getiriyor. Sonrasında ne oluyor? Çocukta bu bağımlılık yaratıyor." şeklinde konuştu.
"Evlatlarımıza sahip çıkalım, onları dijital ortama terk etmeyelim"
Genel olarak sadece sağlık açısından zararlı şeylerden bahsedildiğini ve insanlığın içinde bulunduğu yüzyılda zararlı olan bir şeyin de teknolojik bağımlılık olduğunu ifade eden Yıldırım, "Aileler bunlardan çocukları korumalı. Çocuklara zaman ayırmalı, onlara kendi eğitimlerini, güzel eğitimlerini öğrenecekleri şeyleri kendileri vermeli. Neden çocuğun öğretmeni telefon, tablet olsun, anne babası olmasın? Anne babayla iletişim kesildiği zaman ne oluyor? Çocuk dünyadan kopuyor. Çocuk bambaşka mecralara gidiyor ve sen onu denetleyemiyorsun. Çocuklara bir sınır koyuyorsun ama o çocuklarımız bizim. Allah'ın bize vermiş olduğu emanet. O yüzden onları korumak adına onlara sahip çıkmalıyız ve onlara sınırlar koymalıyız. Ve onunla daha güzel vakitler geçirmeliyiz. Bakın şu an yaz dönemindeyiz ve yazın birçok faaliyetler yapılabilir. Erkek çocukları için de kız çocuklar için de spor faaliyetleri olabilir, camiler olabilir, bazı kamplar olabilir. İslami derneklerin yapmış olduğu programlar olabilir. Yani bunlara çocuklar katılırsa hem kendilerini geliştirecekler hem mutlu olacaklar hem de verimli, etkili zaman geçirecekler. Anne ve babalara burada çok önemli işler düşüyor. Büyük sorumluk onlara ait. Evlatlarımıza sahip çıkalım, onları dijital ortama terk etmeyelim. Aramıza sınırları koymayalım. Onlar bizim Rabbimizin bize olan emanetleridir." şeklinde belirtti.
Son olarak Yıldırım, "Okulların kapandığı şu yaz döneminde çocuklarımızla çok güzel zamanlar geçirebiliriz. Onları camilere gönderebiliriz, onlara sportif faaliyetlere yönlendirebiliriz. Özel derneklerin, İslami derneklerin yapmış olduğu pek çok program var. Onları bu şekilde yönlendirerek en etkili zamanı geçirecekler ve kendilerine olan güvenleri artacak ve mutlu olacaklar. Onların mutlu olması bizim mutlu olmamız demek. O yüzden çocuklarımızın kendilerini geliştirmeleri için bu tür faaliyetlere yönlendirmemiz güzel olacaktır." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.