TESSEP: “Huzur için Batı’yı değil kendi kaynaklarımızı esas almamız lazım”
Gençler arası evliliklerin azaldığına ve boşanma oranlarında artış yaşandığına dikkat çeken TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün, “Müslümanlar olarak huzurlu ve mutlu bir aile kurmak için Batı’yı değil, kendi kaynaklarımızı esas almamız lazım.” dedi
Yapılan araştırmalar sonucu gündeme gelen, gençler arasındaki evlilik oranlarının düşüşü ve boşanma oranlarında artışlar hakkında değerlendirmelerde bulunan TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün, Müslümanların huzurlu ve mutlu bir aile kurmasının şartının Batı’yı değil, kendi kaynaklarını esas almasından geçtiğini söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, evlenen çiftlerin sayısı 2016 yılında 594 bin 493 iken 2017 yılında yüzde 4,2 azalarak 569 bin 459 olduğunu belirten Sülün, özellikle zinanın serbest olmasının ve suç kapsamından çıkarılmasının bu sonucun ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.
“Gayrimeşru diyalogları önlemek için evlilikler kolaylaştırılmalı”
Özellikle gençlerin, evlilik dışı ilişkilere teşvik edildiğine dikkat çeken Sülün, medyanın bu konuda rolünün büyük olduğunu söyledi.
Sülün, “Televizyon filmlerinin teşvikleri ve zinanın da serbest olması, suç kapsamına alınmamış olması gençleri ahlaki bir yozlaşmaya doğru sürüklemektedir. Bu durum gençlerde birtakım çözülmelere neden oluyor. Yani bu aslında ailenin hürmetini, değerini düşürüyor. Bundan dolayı gençler evliliklere sıcak bakmıyorlar. Bir de bunun maddi sebepleri var. Ailelerin alışveriş üzerinden veya bazı talepleri üzerinden dayattıkları bazı talepler evlilikleri zorlaştırmaktadır. Bu taleplerin adet haline getirilmesi ise daha büyük sıkıntılar doğurmaktadır. Oysaki aileler, gayrimeşru diyalogları önlemek ve çocuklarını bu diyaloglara girmekten alıkoyma adına da olsa evlilikleri kolaylaştırmaları en hayırlı olandır. Aileler bu konuda daha ciddi ve hassas olmalıdır.” dedi.
“Kadına şiddeti önleme ve koruma yasası kadını korumuyor”
Medyada servis edilen ahlak dışı yayınların toplumu ifsat ettiğini belirte Sülün, medya üzerinden servis edilen ve insan tabiatına aykırı olan film ve yayınların engellenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sülün, konuşmasına devamla şu ifadeleri kullandı: “Medyada yapılan olumsuz yönlendirmeler karı ile koca arasındaki bağın ve diyaloğun kopmasına, aralarındaki hürmetin zedelenmesine, muhabbetin zarar görmesine ve aile bireylerinin zaman zaman gayri meşru girişimlere kalkışmasına sebep olduğunu yine basından öğreniyoruz. Zinanın serbest olması, suç olmaması tüm bu kötülüklerin kapısını açıyor ve kötülüğe giden yolları böylesine cazip gösteren yolların televizyon üzerinden teşvik edilmesi aile bağlarında çözülmelere yol açıyor. Bir de anayasada bulunan 6284 sayılı kanunun da bunda çok büyük bir etkisi var, boşanma aşamasına gelen çiftler arasında zaten birtakım rahatsızlıklar var, sıkıntılar var. Fakat bu kanunun sebebiyle de bu sıkıntıların kine, nefrete dönüştüğünü, aileyi barıştırma, birleştirme yerine daha da kopardığını görüyoruz. Belki Bunun yerine aile arasında uzlaştırıcı politikalar izlenmiş olsa, buna dair yasalar çıkartılmış olsa, yıpranan ailedeki bağlar yeniden tamir edilebilir. Bu kanun çıktığından bu yana senede yaklaşık 121 bin ile 130 bin kadın bu yasa üzerinden müracaat ettiğini biliyoruz. İstatistikleri bunu gösteriyor. Dolayısıyla, kadına dair şiddeti önleme ve koruma yasasının, bu anlamda kadının korumadığını, hatta aile içi cinayetlere ve şiddetin daha da artmasına kapı araladığını görebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Kendi inancımıza dayalı kaynaklarımızdan faydalanmalıyız”
Devletin birinci vazifesinin, toplumun temeli olan aileyi korumak olduğunu söyleyen Sülün, aile kurumuna olumsuz etkisi olacak etkenler ile mücadele edip bu etkenleri ortadan kaldırmanın ve aile bağlarını güçlendirici birtakım çalışmalarda bulunmam mühim bir iş olduğunu söyledi.
Sülün, “Dolayısıyla devlet burada bu konudaki icraatlarını yeniden gözden geçirmelidir. Sorunların temeline inmeli, batının hayat nizamının dayatıldığı, batının yasalarının ve kanunlarının dayatıldığı anlayışı terk ederek kendi inanç değerlerimizin esas alındığı bir anlayışla hareket etmelidir.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.