Trump Döneminde Neler Olacak?

Trump Döneminde Neler Olacak?
Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, ABD seçimlerini ve yansımalarını analiz ettiği yazısı...

Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, ABD seçimleri ve Donald Trump'ın ABD başkanı seçimlerini CHP'yi analiz etti.

İşte Tan'ın o analizi:

ABD başkanlık seçimleri tamamlandı. Küresel merkezler, uluslararası medya, sermaye ve güç odakları Hillary Clinton’un seçilmesi üzerine oynadılar. Hillary’nin başkanlığına kamuoylarını çok iyi hazırladılar. 

Seçim sonuçları açıklandı. Hillary delege sayısı yönüyle açık ara kaybetti. ABD’nin yeni başkanı emlak milyarderi Donald Trump oldu. Dünya şokta diyorlar. Dünya şokta falan değil. Dünya yerinde duruyor. Ama Hillary’yi başkan yapmak için kendini adayanlar veya Hillary üzerine oynayanlar şoktalar. 

Masa başı hesaplar yine ters tepti, yine tutmadı. ABD’yi yenilmeyen, yanılmayan, her istediğini yapabilen, haşa insanüstü ilahi bir mekanizma olarak görenler şimdi diyecekler ki “ABD zaten böyle olmasını istemişti. Yine ABD’nin dediği oldu.” Onlar kendilerini böyle teselli ededursunlar. Hakikat hiç de öyle değil. 

ABD’nin derin dehlizlerinde Hillary’nin seçilmesi isteniyordu. Hesaplar da ona göre yapılmıştı. Öyle ki 2006’nın Aralık ayında “Türkiye’de 2007’de yüzde 50 darbe olacak” kapağı ile hafızalarımıza giren Newsweek Dergisi, seçim yapılmadan evvel “Başkan Hillary özel sayısı” basıp dağıtım merkezlerine göndermişti bile. Özel sayının kapağında gülümseyen bir Hillary yüzü ve  “Hillary Clinton’un Beyaz Saray’a tarihi yolculuğu” yazıyordu. O kadar emindiler. Tutturamadılar. Amerikan halkı bu derin hesaplara uymadı ve Trump’u seçti.

Bu seçim sonucu Amerikan halkının Trump’u tercihinden ziyade derin ABD’ye Trump üzerinden itirazıdır. ABD’ye zenci başkandan sonra şimdi de beyaz bir Kaddafi seçildi aslında. Muhtemelen Trump, Muammer Kaddafi’nin politikalarına benzer bir yol izleyebilir. 

Donald Trump’ın hayatına bakıldığında yüksek riskler alan çok iniş-çıkışlı bir kişilik olduğu görünüyor. İdealist bir şahsiyet değil. Çıkarcı ve pragmatik bir karakter. Kumar oynarcasına yüksek risk alabilen bir tüccar zihniyeti. Böyle bir ABD Başkanının nasıl hareket edeceğini kestirmek o kadar kolay değil.

Seçildikten sonra 20 Ocak 2017’de Beyaz Saray’a yerleşinceye kadar önemli kurumlardan detaylı brifingler ve telkinler alarak kendini başkanlığa hazırlayacak. Kurumlar, Trump’ın bugüne kadar tanımadığı ABD’nin daha başka kirli ve karanlık yönlerini, gizli ve örtülü faaliyetlerini uygun gördükleri kadar ona anlatacaklar. Bu süre zarfında ya onlar Trump’u ikna edecekler ya da Trump onları ikna edecek. Sonunda bulunan ara yol Trump’un gerçek politikası olacak. 

Yani Trump’un bu güne kadar anlattıkları seçim kampanyasıydı. 20 Ocak’tan sonrakiler ise gerçek politikası ve icraatları olacak.

Barack Hüseyin Obama da büyük laflar söyleyerek, büyük vaatlerle seçilmişti. Arkasında öyle bir gaz vardı ki daha icraata başlamadan evvel o laflara “Nobel Barış Ödülü” layık görülmüştü. Sonra ne oldu? En önde gelen vaatleri arasında yer alan ve en basit bir iş olan ABD’nin insanlık suçu işlediği işkence merkezi Guantanamo işkencehanesini bile 8 yılda kapatmaya muktedir olamadı. 

Hillary’nin kaybetmesine üzülecek veya Trump’un kazanmasına sevindirik olacak değiliz. Hiç kimse dünyayı ABD yönetiyor, bundan sonra acaba ne olacak endişesine kapılmasın. 

Biz kendi işimize bakalım, kendi planlarımızı devam ettirelim. Bundan sonra ABD dünyadaki iktidarını daha da kaybedecek. Daha da zayıflayacak. Tedrici olarak içine kapanacak. Kendi başının dertleriyle uğraşmak zorunda kalacak. Belki de bir süre sonra Irak ve Suriye’ye benzer durumlar Amerika’da da başlayabilir. ABD dünyadaki askerlerini peyderpey azaltmak ve çekmek zorunda kalacak. Washington’un ahkam kestiği günler sona erecek. Trump ne kadar büyük laflar söylerse söylesin ABD eski günlerini artık çok arayacak. Bunun Trump’la ilgisi yok. Clinton seçilseydi de değişmezdi.

Müslümanlar başta olmak üzere dünya halkları uyandığı gibi ABD’nin kendi halkı da uyanıyor artık. Bu seçim onu gösterdi.

Topyekün iflasın eşiğinde olan Batı medeniyetinin zevalini, İslam medeniyetinin yeniden kemalini izliyoruz. ABD başının derdine düşecek. Türkiye AB’ye girmeyecek. Avrupa Birliği dağılacak ve birbirleriyle uğraşmaya başlayacaklar. 

Müslümanlar birleşme yönünde daha ileri adımlar atacaklar. Müslümanların “Birliği” kurumsallaşmaya ve müesses bir aşamaya gelecek. Bunun işaretlerini şimdiden görmek mümkün. Görmek istemeyenlere karanlık olabilir. Gözü olana gün ışımıştır. Yaşananları büyük bir doğum sancısı olarak görelim.

Üzüntüye, endişeye, karamsarlığa, umutsuzluğa gerek yok. Ankara’nın dünyaya nasıl meydan okumaya başladığını anlamaya çalışın. Bunun sebeplerini ve arka planını tahayyül edin. İslam dünyasındaki uyanışa ve dayanışma gayretine odaklanın. Çok şey göreceksiniz. Yeter ki görmek isteyin. Yeter ki inanın.

Yeni Türkiye hızla bağırsaklarını temizliyor. PKK’sı, HDP’si, YPG’si, FETÖ’sü, NATO’su.. Sırasıyla hepsinin hesabı soruluyor. Daha da sorulacak. Korkmak yok. Tırsmak yok. Geri adım yok. Hep ilerleyeceğiz.

Şimdi bunu duyanlardan bazıları “Yine Hayal kuruyor” diyecekler. Umurumda değil Her şey hayalle başlar. Sonra gerçekleşir. Evet hayal kuruyorum. Onlara sesleniyorum. Evet benim hayallerim var. Ya sizin neyiniz var? Kaybediyorsunuz. Daha da kaybedeceksiniz. Terörünüz var. Katliamlarınız var. Korkularınız var. Ama artık güzel bir hayaliniz bile yok. 

Bizim Allahımız var. Sizin neyiniz var?

Kaynak:Kanalahaber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.