Trump'ın İlk Girişimlerinin Çin Açısından Anlamı

Trump'ın, göreve gelir gelmez, ABD'yi TPP (Trans-Pacific Partnership)'ten çıkartması, bu ortaklığı Çin'in Pasifik bölgesindeki ağırlığını dengelemek için oluşturmuş olan Obama'nın bu girişimini sıfırlamış oldu. ABD'nin çekilmesi, Çin'in bu ülkeden boşalan yeri doldurma girişimlerine zemin oluşturdu.

Bu yolla Çin'in bölgedeki konumu güçlenecek. Esas zarar görenler, daha çok Malezya ve Vietnam gibi, ABD piyasasına rahat yanaşabilen ülkeler olacak. Ayrıca ABD'nin çekilmesi, RCEP (Regional Comprehensive Economic Partnership) adlı Çin'in yönlendirdiği ekonomik işbirliğine olan ilgiyi de artırdı.

ABD'nin Çİn ithal mallarına karşı örmeyi düşündüğü gümrük duvarları, Çin kadar hatta daha da fazla ona hammadde tedariki sağlayan Pasifik bölgesi komşularına zarar verebilecektir. Ayrıca Çin'deki ABD Ticaret Odası temsilciliği de, Trump'ın Çin'e dönük önlemlerine karşı Pekin yönetiminin de bazı misilleme uygulamaları tasarladığını belirtiyor; ABD'nin bu "içe kapanma" eğiliminin tüm Asya ülkelerine yayılmış tedarik ağı üzerinde yapacağı olumsuz etkilerin altını çiziyor.

Ekonomik alanın yanısıra, Çin ile yeni ABD yönetimi arasındaki ikinci potansiyel sorun kaynağı da Güney Çin Denizi ve Tayvan. Beyaz Saray Sözcüsü Spicer'ın, Pazartesi günü dile getirdiği üzere, ABD'nin Güney Çin Denizi'nde uluslararası çıkarları temsil etme iddiasına karşı Pekin, ABD savaş gemilerinin Güney Çin Denizi'nde dolaşmalarını bir tür provokasyon olarak görüyor.

Pekin'deki Çin Dış İlişkiler Üniversitesi'nden Sun Hao, Çin'in kendi karasularını korumaya yönelik hareketlerine engel olunmasının, ciddi bir askeri çatışmaya yol açabileceğini belirtiyor. Öte yandan, Trump'ın, 1979'dan beri geçerli olan "Tek Çin Politikası"nı tartışmaya açması Çin ile ABD arasındaki havayı germişti. ABD, Tayvan konusunda, kampanya sırasında söylenmiş sözleri eyleme dönüştürmeye giriştiği takdirde yine önemli bir gerilim oluşumunu tetiklemiş olacaktır.