"Türkiye'de darbeler NATO çerçevesinde plana konuldu"
Bitlis'te düzenlenen "28 Şubat ve Türkiye" temalı panelde, Türkiye'de yapılan darbelerin dışarıdan bağımsız olmadığı ve etkilerinin hâlâ devam ettiği belirtildi.
Bitlis Medeniyet Platformu, Bitlis Birlik Vakfı ve Eren Üniversitesi tarafından, "28 Şubat ve Türkiye" temalı panel düzenlendi. Bitlis Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele; Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Bitlis Birlik Vakfı Başkanı Maşallah Albeni, katılımlarından dolayı herkese teşekkür etti.
Moderatörlüğünü Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş'ın yaptığı panelde, Okutman Muhammed Zahid Kuldaş tarafından İslam'ın darbelere bakışı ele alındı.
Kuldaş, "İslam dini kesinlikle insanların kanını akıtabilecek, toplumun düzenini bozacak hiçbir eyleme ruhsat vermiyor. Peygamber Efendimiz, 13 senelik Mekke döneminde müşrikler çoğunlukta olmasına rağmen, Allah kendisine cihat etme izni vermeyinceye kadar hiçbir başkaldırı teşebbüsünde bulunmadı. İlginçtir ki hicretten önce Peygamber Efendimiz, kendi ashabını, adil bir kral diye Habeşistanlı Necaşi'nin memleketine gönderir. Orada Hristiyan olmalarına rağmen, kendi dini inanışlarını serbest bir şekilde yaşadıkları için Peygamber Efendimiz o Müslümanlara, 'Onlara karşı başkaldıracaksın, orayı değiştireceksiniz.' diye telkinde bulunmuyor. 28 Şubatçılar, 'Bin yıl sürecek.' dediler. Biz de 'Bin yıl geçse de biz 28 Şubat'ı unutmayacağız.' diyoruz. Yaptıkları haksızlıkları unutmayacağız. Kimse bizleri dinimizle, kutsal kaynaklarımızla kandırmaya kalkmasın. Çünkü her zaman bu ümmetin içerisinde hakkı haykıracak ilim erbapları olacaktır." dedi.
Darbelerin tarihi sürecine değinen Demirtaş, Türkiye'de darbelerin 1913 yılında Bab-ı Ali baskınıyla başladığını ve darbelerin etkisinin hâlâ devam ettiğini ifade etti.
"Yapılan darbeler Batı'dan bağımsız değildir"
Cumhuriyet döneminde 8 darbe gerçekleştirildiğini bildiren Demirtaş, şunları söyledi:
"Bunlardan 4'ü amacına ulaşırken, 3'ü akamete uğramıştır ama tahribatları ve etkileri kendi dönemiyle sınırlı kalmamış, uzun yıllar devam etmiştir. Ülkemizde darbeler genel manada iki şekilde olmaktadır. Birincisi, ordunun kurumsal kimliği ile yani emir komuta zinciri içerisinde oluşmuş. İkincisi ise TSK içerisindeki bir grubun, ordunun temsiliyetini gözetmeden kendi başına kalkıştıkları darbelerdir. Hükümet göz yumdu, destek verdi, teşvik etti şeklinde birtakım yaklaşımlar sergilenmiştir. Toplantıda alınan zorunlu eğitimin kesintisiz olarak 8 yıla çıkarılması meselesi, Türkiye'de eğitim sisteminin kangren haline gelmesinin temel sebeplerinden birisidir ve hâlâ sorunları devam etmektedir. Bu dönemde başörtüsü yasaklanmış, pek çok öğrenci ve kamu personeli başörtülü oldukları gerekçesiyle devlet kurumlarından uzaklaştırılmıştır. Batı Çalışma Grubu oluşturulmuş. Yapılan darbeler Batı'dan bağımsız değildir."
28 Şubat'ta darbelerin basına yansımasını değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Erdem Karaca, darbe sürecinin basından soğuk evraklar, soğuk bilgiler ve soğuk metinler olarak yer almadığına dikkati çekerek, "Ben bir araştırmacı ve akademisyen olarak gazeteler üzerine çalışma ve araştırma yapmayı kendi namıma fazlasıyla tercih ediyorum. Hasan Aksay 28 Şubat darbesini şöyle belirtmiş: 28 Şubat postmodern darbesi diğer darbeler gibi ülke yönetimini düşman çıkarlarına göre, onların adımlarına göre yönetmeye dayalı plan ve desteklerle olmuş hıyanettir." ifadelerini kullandı.
28 Şubat darbesinin uluslararası boyutunu değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Yusuf Çınar ise Türkiye'deki darbelerin NATO çerçevesinde plana konulmuş darbeler olduğuna değindi.
"Türkiye'deki darbeler NATO çerçevesinde plana konulmuştur"
Daha önceki darbelerde halkın milli iradenin arkasında durmakta zorlandığını ancak artık buna sahip çıktığını söyleyen Çınar, "Darbeler tarihine baktığımızda; 1960 darbesi, 71 Muhtırası, 1980 dâhil olmak üzere hepsi NATO çerçevesinde plana konulmuş darbelerdir. Aslında bu dönemde ABD başta olmak üzere, Türkiye'yi kendi bloğunda tutmak için darbeyi yaptırıyor. Türkiye'de darbelerin bu kadar yapılmasına rağmen önlem alınmaması, biraz da halkımızın özellikle son dönemde, 15 Temmuz hain darbe girişiminde yaptırılan, geçmişten ders çıkarılması ile alakalı bir durum. Öncesinde konjonktürün baskılarını derinden hissettiren halkımız, milli iradenin arkasına durmakta zorlanmıştır. Ama 15 Temmuz darbe girişiminde ise halk, direkt sokağa çıkarak bunun karşısında durmuştu. Bu çok önemlidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.