"Ülkemle gurur duymama müsaade edin"

AFAD Başkanı Fuat Oktay, Suriye Muhalefeti Ulusal Koalisyon Hükümeti Başbakanı Ghassan Hitto, NuDay Syria Başkanı Nadia Alawa, Syrian American Medical Society Başkanı Paul Frisoli ve SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın konuşmacı olarak yer aldığı panele, Türk araştırmacılar ve Amerikan düşünce kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra yazar ve aktivistlerin de aralarında olduğu geniş bir dinleyici topluluğu katıldı. Panelde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr.Sema Ramazanoğlu, İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı da hazır bulundu.

AKDENİZ’DE BOĞULANLAR SURİYELİ OLDUĞU İÇİN MODERN DÜNYANIN İLGİSİNİ ÇEKMEDİ

Amerikan siyasi tarihinin en önemli figürlerinden birisi olan Malcolm X’in (El Hac Malik el-Shabazz) kızı, yazar-sosyal aktivist Ilyasah Shabazz’ın takdimi ile konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Emine Erdoğan yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler meselesine yaklaşımına değinerek şunları söyledi "‘Beş yılda, yaklaşık yarım milyon masum öldü, 6.5 milyondan fazla insan yerinden edildi, 13.5 milyon insan iç savaştan etkilendi. Fakat uluslararası toplumun aktörleri, bütün siyasetlerini, mültecilere kapıları kapatmak üzerine kurdu. Akdeniz sahillerinde ölenler, ne yazık ki Suriyeli olduğu için, modern dünyanın, insan ve kadın hakları örgütlerinin ilgisini çekmedi. Böyle bir ortamda, 3 milyon göçmene, hiç tereddüt etmeden kapılarını açan ülkemle gurur duymama, lütfen müsaade edin. Şu anda, Suriye’deki iç savaştan kaçarak, hayatlarını kurtarmaya çalışan insanların neredeyse yarısı benim ülkemde misafir ediliyor."

Türkiye’nin mülteciler krizi karşısındaki insani duruşunun yerleşik uluslararası ilişkiler teorileri ile anlaşılamayacağını vurgulayan Emine Erdoğan, bu anlayışın tarihsel kökenlerine işaret ederek, "Benim ülkemde, camiler, sinagoglar, kiliseler yan yanadır. Benim ülkem, her kökenden, her inançtan insanın bir arada yaşayabildiği engin bir tarihsel tecrübeye sahiptir. Türkiye, gücünü sadece bugünkü güçlü ekonomisinden ve genç nüfusundan almıyor. Bu tarihsel ve kültürel zenginlikten de alıyor" diye konuştu.

TERÖR ÖRGÜTLERİ ASLA BAŞARIYA ULAŞAMAYACAK

Türkiye’de bugüne dek 152 bin Suriyeli çocuğun dünyaya geldiğini hatırlatan Emine Erdoğan, eğitim çağındaki çocuklardan devletin barınma merkezlerinde kalanların %90’ının eğitim aldığını, diğerlerinin ise devlet okulları ve sivil toplum kuruluşlarının eğitim çalışmalarından yararlanabildiğini söyledi. Kadınların mesleki kurslarda yüklerini hafiflettiğini belirten Emine Erdoğan, gençler için psiko-sosyal destek ve beceri merkezlerinin de açıldığını aktardı.

Konuşmasında Türkiye’de yaşanan terör olaylarından duyduğu üzüntüyü de dile getiren Emine Erdoğan, toplumsal tabanları olmayan terör örgütlerinin, kökleri tarihe dayanan Türkiye kardeşliğini parçalayamayacağını ve asla başarıya ulaşamayacağını kaydetti. Brüksel’deki terörün de Ankara’daki terör kadar kendilerini üzdüğünü ifade eden Emine Erdoğan, "Kimden gelirse gelsin, terörün kaynağı aynıdır. Bu saldırıları yapanlar, insan suretini maske olarak kullanan karanlık ruhlardır" değerlendirmesinde bulundu ve İslam’ın en rafine biçimde yaşandığı ülkelerden biri olan Türkiye’de devletin ve milletin DAEŞ terörüne karşı mücadele ettiğini vurguladı.

EN BÜYÜK ARZUM SURİYE’DEN AYRILAN ÇOCUKLARIN TEKRAR ÜLKELERİNE DÖNMESİ

En büyük arzusunun, Suriye’den toz bulutları içinde ayrılan çocukların yeniden ülkelerine dönmesi olduğunu söyleyen Emine Erdoğan, bundan uluslararası toplumun sorumlu olduğunu hatırlattı. Amerika’nın göçmenlere kucak açan bir ülke olduğunu kaydeden Emine Erdoğan, "Suriyeli mültecileri en insan? şartlarda yaşatacak bir uluslararası seferberlik için, buradan insanlığın vicdanına seslenelim. Zira, kirli siyasetin kilitlerini açacak tek şey, vicdandır şeklinde konuştu.

Konuşmasının sonunda katılımcıları Türkiye’ye davet eden Emine Erdoğan, sözlerini, "Ülkemizi en doğru kaynaklardan anlamak üzere, kültürel ve insan? değerlerimizi yakından tecrübe etmenizi diliyorum diye ekledi.