Urumçi Katliamı 14'üncü yıldönümünde unutulmadı
Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği tarafından organize edilen ve birçok STK'nın da destek verdiği açıklamada, Çin'in 74 yıldır Uygurlar üzerindeki şiddet ve baskılarını sürdürdüğü ifade edildi.
Grup adına basın açıklamasını okuyan Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, bundan 14 yıl önce Çin'in Guang Dong eyaleti Shauguan şehrinde fabrikada zorla çalıştırılan 819 Uygur gencine uygulanan baskının barışçıl gösterilerle protesto edilmesi sonrasında Çin güvenlik güçlerinin müdahalesiyle Urumçi Katliamının yaşandığını vurguladı.
Hidayet Oğuzhan
"Çin, insan onurunu hiçe sayan, yağmalar üzerine kurulan terörizmin devletleşmiş halidir"
Oğuzhan, "Ailesinden ve yurdundan alıkonulan 819 Uygur genci, ucuz iş gücü olarak pazarlandıkları fabrikada 10 bin Çinli işçi ile yabancı bir kültür ve toprakta yaşamaya mecbur bırakıldı. Devlet faşizmi ile normalleştirilen ırkçılık sonucu fabrika içerisinde de taciz ve zorbalığa uğradılar. Yardım istekleri işgalci polisler tarafından görmezden gelindi. Uygur kızlarının tecavüze uğraması ise bardağı taşıran son damla oldu. Kendi haklarını ve onurunu korumak isteyen Uygurlar, 26 Haziran gecesi tecavüzcü Çinlilerin toplu saldırısına uğradı. Bu saldırı sonucu onlarca Uygur genç öldürüldü ve yüzden fazla kişi yaralandı. Tüm bu vahşilikler yaşanırken polisler olaya müdahale etmedi, aksine Uygur işçileri tutukladı. 26 Haziran Shauguan saldırısı ardından, olayla alakalı hiçbir hukuki hamle yapmayan aksine sansürleyen işgalci Çin'e karşı Doğu Türkistan halkı 5 Temmuz günü Urumçi şehrinde adalet çağrıları ile barışçıl protesto başlattı. Halkın barışçıl adalet arayışı Çin işgal güçleri tarafından orantısız güç uygulanarak bastırıldı. Medyaya her iki olay hakkında da sansür getirildi ve karalama propagandası yapıldı. 26 Haziran ve 5 Temmuz katliamı sürecinde işgalci Çin kışkırtmak, provokatörlük yapmak, yalan propaganda yapmak, Çinli yerleşimcilere silah dağıtmak ve sadece Uygurların bastırılması gibi yöntemler ile planlı sistematik çalışma yapmıştır, Sonuç olarak binlerce kişi öldürüldü ve on binlerce kişi tutuklandı. Kendi meşruiyetini zorbalık üzerine kuran, adaleti ve insan onurunu hiçe sayarak yağmalar üzerine inşa edilen terörizmin devletleşmiş hali olan işgalci Çin, Doğu Türkistan halkının hak arayışını olabilecek en kanlı şekilde bastırdı." dedi.
"Çin, 74 yıldır Uygurlara karşı baskılarını sürdürüyor"
Temel insan haklarına bile saygı göstermeyen, suçluları cezalandırmayan ve sivil halka karşı aşırı güç kullanan merkezi Çin otoritesinin yaşanan katliamda ciddi bir sorumluluk taşıdığını vurgulayan Oğuzhan, "Urumçi Katliamında, halkın barışçıl protestolarına yanıt olarak gösterilen orantısız şiddet, insanlık değerlerine ve uluslararası insan hakları standartlarına aykırıdır. 5 Temmuz Urumçi katliamı, Faşist Çin'in 74 senelik işgal sürecinde Doğu Türkistan halkına yönelik uyguladığı baskı, asimile, sansür ve yok etme politikasının en çarpıcı örneklerinden biridir. 2014 senesinden sonra ise baskı politikası birçok devlet ve uluslararası kuruluşun kabul ettiği terim ile soykırım politikası olarak değişti ve Doğu Türkistan’ın farklı bölgelerinde Nazi rejiminden aşina olduğumuz binlerce toplama kampları inşa edildi. Günümüze kadar terör ve ikiyüzlülük suçlaması ile milyonlarca insan bu kamplara kapatıldı. Doğu Türkistan’da ve Çin’in iç eyaletlerinde Doğu Türkistanlı gençler zorlu çalıştırılmakta ve 26 Haziran, 2009 Shauguan'da yaşanan aynı saldırılara her gün maruz bırakılmaktadır. Tüm bunlardan açıkça görülüyor ki Çin 21. yüzyıl insan medeniyetinin üzerine kurulu olduğu tüm değerlere düşmandır. İşgalci Çin, İnsan hayatı için onurlu bir mücadelenin sonucu olarak tarihin tozlu sayfalarına gömülen kölelik ve faşizm gibi insan hayatını yok sayan tüm cinayetleri Doğu Türkistan’da yeniden hayata geçirmektedir." diye konuştu.
Cemal Çınar
"İslam üst kimliğinde bir araya gelebildiğimiz oranda zalimlerin zulmüne karşı koyabiliriz"
Basın açıklamasının ardından bir konuşma yapan Umut Kervanı Genel Başkan Yardımcısı Cemal Çınar, etnik kimliklerden sıyrılarak İslam üst kimliğinde bir araya gelinebildiği oranda zalimlerin zulümlerine karşı konulabileceğini vurguladı.
Çınar, "5 Temmuz'da yaşanan bir katliamın yıldönümü için buradayız. Sadece 5 Temmuzda değil senenin 12 ayında her günde bir mazlumun mutlaka hayat hikâyesi, her gecesinde feryat eden bir bacımızın figanı var. Bugün Başbağlar Katliamının da yıldönümü. Filistin'de, Yemen'de, dünyanın her tarafında yapılan zulümleri görürken kendimden utanıyorum. Ümmet olarak üst kimliğimiz olan ümmet kimliğini bırakıp ulusal kimliklere büründükten bu yana ne namuslarımız emniyette ne çocuklarımız hayat yaşamakta ne de insanımız insanca yaşayabilmektedir. Bazı zulümler öyle bir doruğa gelir ki gerçekten de canlı-cansız varlıklar feryat edip karşı çıkar. İşte Doğu Türkistan'da zalim, sosyalist, komünist Çin rejiminin yaptığı bu katliamı bırakın unutmayı dile getirmekten hayâ ediyoruz. Kardeşlerim! Ümmetin sorunu İslam üst kimlik sorunudur. Zalimlerin zulmü ümmetin parçalanmışlık halidir. Bugün İslam âlemini yöneten yöneticiler, ilim önderleri, dergâh şeyhlerimiz şöyle bir silkinip baksalar... Doğu Türkistan, hoca Ahmet Yesevi'nin, Farabi'nin, yani ilmin irfanla, gücün imanla, amelin gayret ile birleştiği, tüm dünyaya unutulması mümkün olmayan eser ve şahsiyetlerin yetiştiği yiğitler meydanıdır. Ümmeti bir bütün olarak düşünerek İslam üst kimliğinde bir araya gelebildiğimiz oranda zalimlerin zulmüne karşı sesimizi çıkartabiliriz." şeklinde konuştu.
Bir beşer olarak zalimlerin zulmünü, mazlumların ahını anlatmanın zor olduğunu belirten Çınar, İslam âlimleri, İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam ülkelerinin yöneticilerine seslenerek fıkıh kitaplarında istinca meseleleri yerine ümmetim içerisindeki durumunun tartışılması gerektiğini ifade etti.
Muhammed Cihat Çelik
Doğu Türkistan'ın yeryüzünde en büyük insan haklarına maruz kaldığını söyleyen Genç İHH Başkanı Muhammed Cihat Çelik, Doğu Türkistan'da sadece fiziki değil sürekli olarak devam eden kültürel ve sosyal bir soykırımın yaşandığını söyledi.
Yaşanan soykırımların en acı örneklerinden birisinin 5 Temmuz 2009'da Urumçi'de yaşanan katliam olduğunu vurgulayan Çelik, "Bugün 14 yıl önce meydana gelmiş ve kapanmış bir hadiseyi değil hala hatif bir şekilde devam eden bir soykırıma karşı ses yükseltmek için bir araya geldik. Bugün buradan tüm İslam âleminin halklarına, toplumlarına, yöneticilerine bir kez daha sesleniyoruz! 21'inci yüzyılın bu büyük ayıbına karşı artık herkes pozisyonunu alsın. Uygulanabilecek tüm diplomatik enstrümanlar Çin devletine karşı kullanılmalı. Eğer bu tedbirler alınmazsa çok yakın bir zamanda yeni Urumçi'ler ile karşılaşmamız maalesef ihtimal dâhilinde olacaktır." dedi.
Av. Necati Ceylan
Doğu Türkistan'da yaşanan zulmün temel nedeninin orada yaşayanların Müslüman olmaları olduğunu söyleyen Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan, "Birleşmiş Milletler İnsan hakları ve buna benzer kurumlar emperyalizme hizmet eden kuruluşlardır. Onun için Doğu Türkistan'daki kardeşlerimizin mücadelesi bizim mücadelemizdir. Bu genel anlamda anlaşılıyor ki, İslam hedef gösterilerek yapılan tüm zulümler, insan hakları ihlalleri hak ve batıl kavgasının temelini gösteriyor. Onun için Doğu Türkistan özgür oluncaya kadar sorumluluğumuz devam edecek." diye konuştu.
Burhan Kavuncu
Önceki ümmetlerin de çok büyük acılar yaşadığını ve hatta Kur'an-ı Kerim'de peygamber ve O'nunla birlikte olanlar, 'Allah'ın yardımı ne zaman? Diye haykırdıklarını hatırlatan Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği Başkanı Burhan Kavuncu, peygamberin takipçisi olan ümmet olarak feryatlarını arşa yükselterek Allah'tan yardım dilediklerini söyledi.
Mehmet Şahin
Yeryüzünde emperyalist ve siyonistlere karşı mücadele eden ve son olarak Filistin'de şehit düşenler ile Doğu Türkistan'da şehit olanları rahmetle yâd ederek konuşmasına başlayan Akıncılar Hareketi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Şahin, mevcut iktidar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Çin ile olan ilişkilerde Doğu Türkistanlıların yalnız olmadığını gösteren yeni adımlar atılması talebinde bulundu.
Doğu Türkistan davasını öz davaları olarak gördüklerini vurgulayan Şahin, Uygurları asla yalnız bırakmayacaklarını, bu uğurda bedel ödenmesi gerekirse ödemeye hazır olduklarını söyledi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.