Uzun yıllar sigara içmek Mesane Kanserine yol açıyor
İdrar yollarının en sık rastlanan kötü huylu tümörleri olan mesane kanseri, erkeklerde kadınlara oranla 3-4 kat fazla görülüyor. Hastalık ülkemizde sigara tüketiminin çok yaygın olmasına bağlı olarak erkeklerde en sık görülen üçüncü kanser türü olarak karşımıza çıkıyor. Tedavide başarılı sonuçlar elde edebilmek için; erken teşhis, doktor-hasta uyumu ve yakın takip büyük önem taşıyor. Memorial Ankara Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hasan Bakırtaş, mesane kanseri tanı ve tedavi yolları hakkında bilgi verdi.
Mesane kanserinin temelinde genellikle sigara yatıyor
Mesane kanserleri, idrar yollarının bir parçası olan mesanede yani idrar torbasında oluşmaktadır. Yüzde 90’dan fazlası da ‘üretelyal karsinom’ olarak adlandırılan ve mesane içini döşeyen zardan köken alır. Gençlerde rastlansa da mesane kanseri genellikle orta ve ileri yaş hastalığı olarak kabul edilmektedir. Görülme sıklığı 40-50 yaş aralığında yüzde 1’den azken, 70 yaşından sonra yüzde 3,5 düzeyine çıkmaktadır. Hastalığın oluşumunda kalıtsal ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörlerin başında sigara yer almaktadır. Boya, tekstil, petrol, lastik ve kimyevi madde işlerinde çalışanlar mesleki risk altındadır. Ayrıca tatlandırıcı ve yoğun çay-kahve tüketimine bağlı olarak hastalığın görülme riskinin arttığına dair yayınlar da bulunmaktadır. Kadınlarda saç boyamanın mesane kanseri riskini arttırdığı söylense de, bu görüş ile ilgili kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yüksek lifli sebzelerin mesane kanseri riskini azalttığına dair görüşler de vardır.
Risk grubundaki hastalar belirli aralıklarla idrar tahlili yaptırmalı
Hastalığın en sık görülen belirtisi ağrısız idrar kanamasıdır. Tanı, bu tür şikayetlere bağlı olarak yapılan ultrasonografi ve idrar kanalından girilerek uygulanan sistoskopi adlı optik incelemeyle konulmaktadır. Mesane kanserinde erken tanı oranı yüzde 75 gibi yüksek bir orana sahiptir. Risk grubundaki hastaların belirli aralıklarla basit bir idrar tahlili yaptırarak idrarlarında gizli kanama olup olmadığını kontrol ettirmesi, hastalığın erken teşhis edilmesi açısından fayda sağlamaktadır.
Kemoterapi uygulamaları ve cerrahi tedavide büyük önem taşıyor
Mesane kanserinin tedavisinde, hastalığın mesane duvarındaki kas tabakasına yayılıp yayılmadığına bakılmaktadır. Henüz kas tabakasına ilerlemediği düşünülen kanserlerde ilk basamak tedavi, TUR-M denilen kapalı yöntemle kanserin kazınması ve işlem sonrası 24 saat içinde mesane içine tek doz kemoterapi verilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Daha sonra patoloji sonucuna bakılarak kanserin tekrarlama ve ilerleme riski hesaplanmaktadır. Riskli hastalara altı hafta ile üç yıl arasında sonda ile mesane içi kemoterapi veya aşı uygulamaları yapılmaktadır. Tekrarlama riskine göre değişen sıklıkta sistoskopi ve sitolojik kontrol yapılması da önem taşımaktadır. Buna karşın kanserin kas tabakasına ilerlemesi söz konusu ise tedavideki altın standart, mesanenin prostat ve çevre dokularla birlikte tamamının çıkarılması ve bağırsaklardan bir bölümünün alınarak yeni mesane oluşturulmasıdır.
Mesane kanserleri özellikle erken dönemde fark edildiğinde tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır. Her ne kadar ilk girişimlerle tamamen yok edilse de bu kanserlerin zaman içinde nüksetme veya daha kötü davranışlı kanserlere dönüşme riski bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, kas tabakasına ilerlememiş tümörlerin yüzde 45-80’inin nüksettiğini, yaklaşık yüzde 10-15’inin de daha kötü davranışlı tümörlere dönüştüğünü göstermektedir. Bu durumun önlenmesinde mesane içi kemoterapi ve aşı uygulamaları büyük önem taşımaktadır. Tekrarlama riskine karşın, hastaların düzenli takiplerini ihmal etmemeleri gerekmektedir. Mesane kanserinin tedavisinde başarının yolu doktor-hasta uyumu ve yakın takipten geçmektedir.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.