Yapıcıoğlu: Bütün temel ihtiyaçlar vergilerden arındırılmalı
Van'daki temaslarının 3'üncü gününde Gürpınar ilçesine bağlı Güzelsu (Hoşab) Mahallesinde halkla bir araya gelen Yapıcıoğlu, katılımcılara hitap ederek bir konuşma gerçekleştirdi.
Memleket gezilerinde karşılaştıkları temel sorunun geçim sorunu olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, bu sorunu aşmanın yollarından birinin de temel ihtiyaçlardan vergi alınmaması olduğuna dikkat çekti.
Yapıcıoğlu, "Memleketi dolaşıyoruz. 2-3 gündür de Van'dayız. Van'daki temaslarımız devam ediyor. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, biz bir partiyiz ama particilik yapmıyoruz. Bu memleketin insanı bizimdir, bizim kardeşimizdir. Siyasi görüşü farklı da olsa inşallah biz bu kardeşliği korumak ve bu kardeşlik üzerine bina tesis etmek ve bu minvalde elimizden bir şey gelirse sıkıntılarına, dertlerine bir çare arama konusunda bir gayret sarf edeceğiz." dedi.
"Biz hükümet değiliz ama sorunlarınızın çözümü için talepte bulunacağız"
Memleketin genelinde geçim sıkıntısına ilişkin bir sorunun olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu, "Şu son dönemlerde memleketin hemen her tarafında vatandaşını büyük çoğunluğunun gündeminde geçim sıkıntısı vardır. Bizim bölgemizde de bu sene mayıs ayına kadar kuraklık vardı, mayıs ayından sonra bazı yerler iyi yağış aldı, bazı yerleri sel götürdü, ama Van bölgesinde gezdiğimiz yerlerde buraların yeterince yağış almadığını, ziraatla uğraşan insanların durumlarının iyi olmadığını, yeterince verim almadıklarını biliyoruz. Hayvancılıkla ilgili sıkıntılar da var, bunları da biliyoruz. Genel anlamda yem fiyatlarının, mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun hepsinin fiyatlarının artması çiftçiye bir sıkıntı oluşturduğunu dinledik. Biz hükümet değiliz, hükümetin ortağı da değiliz, ancak sizin adınıza yetkililere gidip onlardan o işin çözümü için talepte bulunacağız." diye konuştu.
"İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti durdurma kılıfı altında aileyi hedef alan bir sözleşmedir"
HÜDA PAR olarak bir ifsat projesi olan İstanbul Sözleşmesi'nin iptali için çok ciddi çaba sergilediklerini ifade eden Yapıcıoğlu, her ne kadar İstanbul Sözleşmesinden imzalar çekilmiş olsa bile bunun yeterli olmayacağını, bununla ilgili kanunların da kaldırılması gerektiğini söyledi.
Yapıcıoğlu, "Aile politikalarıyla ilgili şu İstanbul Sözleşmesinin iptali için çok ciddi çabalarımız oldu. İstanbul Sözleşmesinden imzalar çekildi ancak birileri 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır', 'Kadına karşı şiddet durdurulmalıdır', 'İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalkarsa her gün sokakta kadınlar öldürülecek' diyor. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti durdurmayı sadece bir kılıf, sadece bir perde olarak kullanıyor. Onu arkasında ahlaksızlığı yayma, boşanmaları artırma, evlilikleri yıkma hatta sapıklıkları meşru hale getirmek için yapılmış bir sözleşmedir. Onun temelinde bu var, onun iptal edilmesi yetmez, onun uzantısı olan kanunların da kaldırılması lazım. Eğer gerçekten aile çökerse, memleketteki dulların sayısı artarsa bu bir felakete doğru gidiş olur. 'Bu mesele önemlidir, bu meselenin çözülmesi gerekir.' diyenlere 'Gelin HÜDA PAR'ı destekleyin, biz bu meseleyi gündem edelim ki bu meselenin çözümü için çaba sarf edelim.' diyoruz." ifadelerini kullandı.
"Asgari ücretliden verginin alınmaması yetmez, tüm ihtiyaç maddeleri de vergiden arındırılmalıdır"
10 yıldır asgari ücretliden vergi alınmaması konusunda ısrarla hükümete çağrıda bulunduklarına vurgu yapan Yapıcıoğlu, hükümetin ancak bu yılın başında asgari ücretliden vergi alınmamasına karar verdiğini hatırlattı.
Yapıcıoğlu, "Asgari ücretliden vergi alınmaması yetmiyor. Şimdi asgari ücretlinin maaşından vergi kesilmiyor belki ama asgari ücretli yine vergi veriyor, nasıl vergi veriyor? Su alıyorsun vergi veriyorsun, ekmek alıyorsun vergi veriyorsun, domates alıyorsun vergi veriyorsun, mazot alıyorsun vergi veriyorsun, telefonla konuşuyorsun vergi veriyorsun… neyle ödüyorsun bu faturaları? Kazancınla ödüyorsun. Demek ki sen hala vergi ödemeye devam ediyorsun. Bizim bir çağrımız daha var: Bütün temel ihtiyaçlar… yeme, içme, giyinme, barınma, haberleşme… bunlar vergilerden arındırılmalıdır. Açtan vergi alınır mı? Alıyorlar, dilenciden vergi alınır mı Türkiye'de alınıyor. Dilenciliği meslek haline getirip servet biriktirenden bahsetmiyorum. Sadece karnını doyurmak için dilenerek para alan biri bir lokantaya gidip yemek yese o adamdan yediği yemek parasıyla birlikte vergi de alınıyor. Oysa o adam karnını doyurmak için dilendi, o açtan da vergi alınır mı? Ama Alınıyor. Bu nedenle maliye politikalarının değişmesi lazım." diye konuştu.
"Kardeşliğin edebiyatı yapılıyor ama hukuku yerine getirilmiyor"
Katılımcılara hitabının ardından halkın sorularını yanıtlayan Yapıcıoğlu, HÜDA PAR'ın Kürd sorununa bakışı nedir? sorusuna şöyle cevap verdi:
"Kürd sorununun adalet temelinde çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu memlekette yaşayan Kürdler, daha Türklerin dedeleri Orta Asya'dan buraya gelmeden önce dedelerimiz buradaydı. Binlerce yıldır bu topraktalar. Yani bu toprağın asli unsurudur. Osmanlının dağılmasından sonra Osmanlının bakiyesi topraklar üzerinden yeni bir devlet kurulduğunda Lozan'da görüşmeler oldu. Oraya bir heyet gitti. Kürdlere dediler ki 'Sizden temsilciler gelmeyecek mi?' Kürdler adına konuşanlar oraya telgraf çekerek 'Oradaki heyet bizi de temsil ediyor.' dediler. Niye? Çünkü birlikte bir devlet kurulacak. Kürdler aynı zamanda bu devletin asli kurucusudur. Dolayısıyla Anayasa'da bir kavmin ismine atıf yapmayın, eğer yapacaksanız, o zaman deyin ki Türklerle Kürdler bu devleti birlikte kurmuşlardır, ikisi de bu devletin sahibidirler, öyle söyleyin. Ya onu kaldırın ya da bunu da ekleyin. Biz eşit vatandaşlık olsun istiyoruz. Evet gerçekten eşitlik olsun, gerçekten kardeşlik olsun. Kardeşliğin edebiyatı yapılıyor ama hukuku yerine getirilmiyor. Mesele; hukuku yerine getirilmeyen bu nedenle de bozulan bir kardeşlik meselesidir. Evet biz kardeşiz ama kardeşliğin bozulmaması için de onun hukukunun yerine getirilmesi lazım."
Ana dilde eğitimle ilgili de soruya da yanıt veren Yapıcıoğlu, ana dilde eğitimin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini söyledi.
Yapıcıoğlu, "Ana dilde eğitimin önündeki engeller kaldırılsın diyoruz, ama Anayasada bir engel var. Anayasaya göre Türkçeden başka hiçbir dil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemez. Okullarda seçmeli dersler var. Yaşayan diller… ben sana anadilini öğretiyorum demiyor niye çünkü anayasal engel var, yasaktır. Sen bir vatandaşa Kürdçe senin anadilindir diyemiyorsun. Anayasal olarak diyemiyorsun. Sadece anadildeki eğitimin önündeki engeller kaldırılsa ciddi bir mesafe alınır. Bunu söylüyoruz, sesimiz duyulur mu? Bilmiyorum. Ama herhalde oy oranımız yükselirse sesimiz biraz daha fazla olur." dedi.
Eğitimdeki plansızlık işsiz ile işvereni bir araya getiremiyor
Bir öğrencinin sınav sistemi ve eğitimle alakalı sorusu üzerine Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:
"12 sene zorunlu eğitim alan bir kişi 7 yaşında başlamışsa 19 yaşına kadar harcadığı bütün emek birkaç saatlik 2 sınavla ölçülüyor. Bu doğru bir şey değil. Eğitimde fırsat eşitliği var mı? Yok! Buradaki eğitimin kalitesi ile büyükşehirdeki eğitimin kalitesi aynı mı? değil! Ama aynı sınava giriliyor. Yazıktır günahtır. Bu tek başına bile bunun adaletsiz olduğunu gösteriyor. Eğitim çok plansız. Bazı branşlarda, insanlar çalıştıracak eleman bulamıyor. Farklı branşlarda çalıştırılacak eleman yok ama piyasada üniversite mezunu bir milyon işsiz dolaşıyor. Üniversiteyi bitirmiş 22-23 yaşındaki bir mühendise sen git kaynakçılığı öğren diyemezsin, kendi branşı da olmazsa iş de yapamıyor. Genç iş yok derken, fabrika sahibi de ben eleman bulamıyorum diyor. Gel çık bu işin içinden. Nasıl çıkacaksın bu işten? Eğitimi planlayarak çıkabilirsin. Hangi alanda kaç elemana ihtiyaç varsa o kadar kontenjan açacaksın, gençleri de yeteneklerine göre bazı sanatlara bazı mesleklere yönlendireceksin."
"Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli"
Eğitimdeki başarı oranının düşük olmasının önemli nedenlerinden biri olana karma eğitimden vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Yapıcıoğlu, kız ve erkeklerin ayrı eğitim gördüğü ülkelerde başarı oranlarının daha yüksek olduğu gerçeğini paylaştı.
Yapıcıoğlu, "Zorunlu karma eğitimden vaz geçilmesi lazım. Çünkü dünya ölçeğinde yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur ki kız ve erkeklerin birbirlerinden ayrıldığı okullarda başarı oranı yüksektir. Öğrenci kendini daha çok derse veriyor. Ama karışık olan yerlerde, buluğa ermiş gençler karşı cinsin dikkatini çekmek için dersten çok öbür tarafa bakıyor. Bu işin maddi tarafı bir de manevi boyutu var. Gençler ifsat oluyor. Bir sınıfın içerisinde birisi bir ahlaksızlık yapar, o genç dimağlar ondan hızlı bir şekilde etkilenebilir, bir tane bozuk öğrenci olsa o kötü ahlakını sınıfın yarısına bulaştırabilir. Bu tehlikelerin önüne geçmek için zorunlu karma eğitime son verilmesi lazım. Eğer birisi çocuğum karma eğitim görsün diyor, birisi de çocuğum ayrı okulda okusun diyorsa o zaman yeterince okul açmak lazım. Eğer küçük bir yer ise kız ve erkekleri ayrı yapacak öğretmeni nereden bulayım diyorlarsa o zaman kızların sınıfı ayrı, erkeklerin sınıfı ayrı olsun. Bizim çözümümüz budur." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.