Yapıcıoğlu: “Çukur siyasetinin en büyük mağduru halktır”
Partisinin Batman’da düzenlemiş olduğu iftar programı katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gazetecilere gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Bölgedeki olaylar ve PKK’nin çukur siyasetini değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, “Çukur siyasetini güdenler bile bugün o siyasetin doğru olduğunu artık savunamıyorlar. Dolayısıyla bu siyaset tarzının yanlışlığını tartışmak bile abestir. O siyaseti güdenler bile bunun yanlışlığını üstü örtülü bir şekilde yarım ağızla söylüyorlarken, bunu tartışmanın devri geçmiştir. Mutlak suretle yanlış bir siyasetti, herkes bundan çok ciddi bir şekilde zarar gördü ve hiç kimse de bundan fayda sağlayamadı.” dedi.
Çukur siyasetinin en büyük mağdurunun halk olduğunu belirten Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu siyaset tarzı bütün memlekete yıkım getirmiştir. Bununla herkes zarar görmüştür ama en büyük zararı bölge halkı görmüştür. Belki Moğol istilasından bu yana yaşanmamış olan bir yıkım bölgede yaşanmıştır. Şu an enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, Şırnak ve Nusaybin ile birlikte çok büyük oranda tahribatların yaşandığı şehirlerin sayısı bir yenileri katılmak suretiyle arttı ve bizzat Başbakanın yapmış olduğu açıklama 6 bin bina, 11 bin hanenin yıkıldığından bahsetti. Bize göre bu sayı çok daha yüksektir. Şu anda da sanki bir depren olmuş gibi enkaz kaldırma çalışmalarından bahsediliyor. Bu enkazlar insanın eliyle oluşturulmuş enkazlardır. Yeraltına yerleştirilmiş olan bombaların ve operasyonlarda kullanılan top mermilerinin, tankların ateşleriyle meydana gelen yıkımlardır.”
“Şehirleri imar edebilirsiniz ama duyguları tamir etmek kolay olmayacak”
Yapılacak imar çalışmalarının binaları geri getireceğini ama şehrin ruhunu, şehirde yaşamış olan insanların yaşadıkları travmayı, psikolojik çöküntüyü ve ölen insanların hayatlarını geri getirmeyeceğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Şehirleri imar edebilirsiniz ama insanların tahrip olan duygularının yeniden eski haline gelmesi çok kolay olmayacak. Keşke olaylar bu hale gelmeden önce bir tedbir alınsaydı, bu kadar silahların ve patlayıcıların şehirlere yerleştirilmesine göz yumulmasaydı ve bu siyaset tarzını kendisine yol ve yöntem olarak belirleyen kişilerin arkasında yürüyen insanlar, onları desteklemiş olanlar daha erken bir şekilde buna tepki verselerdi belki bugünlere gelmemiş olacaktık. Bir daha benzer duruma düşmemek için herkesin çok dikkatli olması lazım.” ifadelerini kullandı.
“Para için Uyuşturucu ticareti veya imalatı yapmak katliam yapmaktır”
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yapılan Hint keneviri operasyonlarına karşı çıkanlarla ilgili konuşan Yapıcıoğlu, “Elbette Hint kenevirlerinin sökülmesi veya başka bir uyuşturucu maddenin toplanması durumunda açıktan kimse onu sahiplenemez. Ama ona bir kılıf bulmak suretiyle dolaylı olarak operasyonlara karşı çıkanlar olabilir. Suçların en kötüsü bize göre adam öldürmektir. Adam öldürmenin en kötüsü de maddi menfaat için adam öldürmektir. Para için uyuşturucu ticareti veya imalatı yapmak, katliam yapmaktır. Para için insanları topluca öldürmektir ama yavaş yavaş öldürmektir. En şiddetli bir şekilde uyuşturucuyla mücadele yapılması gerekir.” diye konuştu.
“Kayyum atanmasını doğru bir hareket tarzı şeklinde değerlendirmiyoruz”
Belediyelere kayyum atamalarıyla ilgili sorulan soru üzerine Yapıcıoğlu şu cevabı verdi: “Biz prensip ve ilkesel olarak halkın oylarıyla seçilmiş birisinin merkezi hükümet tarafından görevden alınmasını doğru bulmuyoruz. Fakat seçilmiş bir kişinin de suç işleme hürriyeti, öyle bir ayrıcalığı yoktur. Suç işleyen varsa bunlara ilişkin prosedürlerin nasıl uygulanacağı kanunda açıkça yazılıdır. Suç işleyen herhangi bir seçilmişin görevden alınması durumunda da onların yerine nasıl atama yapılacağı kanunlarda yazılıdır. Biz kayyum atanmasını ilkesel olarak doğru bir hareket tarzı şeklinde değerlendirmiyoruz.”
“Batı, medeniyetten nasibini almamış barbar bir topluluktur”
Gündemdeki bir diğer önemli konu olan Avrupa Birliği ile ilgili sorulan bir soru üzerine Yapıcıoğlu, “Bundan öncede bizim Avrupa Birliğine bakışımız çok olumlu değildi. Avrupa Birliği bir Hıristiyan kurumu olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Bütün dünyaya güya insanlık dersi vermeye kalkan Avrupa, aslında insanlık konusunda sınıfta kaldı. İnsanın en büyük düşmanlarına çok ciddi destekler verdi ve eline fırsat geçirdiğinde de bizzat kendisinin bütün insani değerlere savaş açtığını biliyoruz. Son 100 yüzyılda iki tane dünya savaşı çıktı ikisi de Avrupa’da çıktı. Şu anda dünyanın birçok ülkesinde iç karışıklıklar, savaşlar ve işgaller var. Bunların hepsini yapan o medeni geçinen batı dünyasıdır. Kendi refah ve zenginliğini başkalarının mallarını talan etmekle, onları sömürmekle elde etmiş bir kültürden bahsediyoruz. Biz batıya medeniyet demiyoruz. Aslında medeniyetten nasibini almamış barbar bir topluluktur. Batının dünyaya vereceği herhangi bir değer de kalmamıştır. Batı uygarlığı dedikleri şey, çok yakında çok şiddetli bir şekilde darmadağın olacaktır.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan gazeteci Haydar Meriç’in “Gülen Hareket’inden domuz bağı ile infaz” edilmesiyle ilgili bir soru üzerine Yapıcıoğlu, geçmiş dönemde en faza domuz bağını dillendirenlerin böyle bir şeyle itham edilmelerinin kaderin ilginç bir cilvesi olduğunu belirtti.
“İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi tepki görecektir”
Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkinin normalleşmesi sürecini de değerlendiren Yapıcıoğlu, şu ifadelere yer verdi: “Özellikle Mavi Marmara saldırısından sonra İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için 3 şart ileri süren Türkiye’nin bu şartlardan vazgeçtiğini, gelinen aşamada bu sefer İsrail’in bazı şartları ileri sürdüğü bir duruma geldik. Şu anda İsrail ilişkilerin normalleşmesi için Hamas’ın Türkiye’de açmış olduğu askeri temsilciliklerin kapatılmasını şart olarak ileri sürüyor. Bu da Türkiye’nin dış politikasında yapmış oldukları yanlışlardan sonra dört bir taraftan kuşatılmışlık hissinin vermiş olduğu bir şey olsa gerek. Daha önce bozulmuş olan ilişkilerini tamir etmek için yol arıyor. Hem bir taraftan Rusya ile ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor, hem bir taraftan İran’a sıcak mesajlar gönderiyor, bir taraftan batı dünyasıyla, Amerika’yla ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor. Öte taraftan da daha önce şiddetle tepki gösterdiği Mısır’ın cunta yönetimi ve İsrail’le de ilişkileri düzeltmeye çalışıyor. Fakat özellikle İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi hususunda hükümet adımlar atarsa kendi tabanında bir tepki göreceğini düşünüyoruz.”(İLKHA/HÜR24)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.