Yapıcıoğlu: İlkeler bazında anlaşma olursa ittifaklar olabilir

Yapıcıoğlu: İlkeler bazında anlaşma olursa ittifaklar olabilir
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı özel bir TV programında yaptığı açıklamada, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yönelik ilkeler bazında anlaşma olursa ittifak yapabileceklerini söyledi.

Katıldığı özel bir TV programında önemli açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yönelik ilkeler bazında anlaşma olursa ittifak yapabileceklerini söyledi.

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı özel bir TV programında iç ve dış gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler, Yargıtay’ın HÜDA PAR yöneticilerine verdiği mahkûmiyet kararı, yargının tarafgirliği ve Fırat’ın doğusuna yapılacağı söylenen müdahaleye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, ABD’nin Suriye’de PYD’yi değil kendi menfaatlerini koruyacağını söyledi.

Yerel seçimlerde bağımsız olarak girmenin bir getirisinin olmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, ittifaklar konusuna da değinerek, "Yerelde bazı yerlerde bize bildiriyorlar, görüşmeler var, diye. Yerelde teklifler geliyor. İlkeler bazında anlaşma olursa ittifaklar olabilir." dedi.

Yargıtay'ın, FETÖ tarafından kurulan kumpas davasında HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcılarından Sait Şahin, M. Bahattin Temel ve Gazeteci Fikret Gültekin hakkında mahkûmiyet kararı vererek imza attığı skandal karara ilişkin de konuşan Yapıcıoğlu, Türkiye’de yargının siyasi konjonktürden etkilendiğinin altını çizdi.

"İttifaklar siyasetin doğasında var"

Prensip olarak ittifaklara karşı olmadıklarını söyleyen Yapıcıoğlu, "Yerel seçimlere bağımsız girmenin getirisi ve gereği yok. 7 Haziran 2015 seçimlerine bağımsız adaylarla girdik. 24 Haziran 2018 seçimlerine de Diyarbakır ve Batman’da bağımsız adaylarla girmemizin nedeni yüzde 10’luk ülke barajıdır. Yerel seçimlerde ise parti olarak girdik. Yerel seçimlerde ülke barajı yok. Her bir ilçe hatta büyükşehir olmayan yerlerdeki beldeler ayrı seçim bölgesidir ve seçim bölgelerinde yüzde 10 seçim barajı uygulanıyor. Genel anlamda ittifaklarla ilgili olarak da diyoruz ki, ittifaklar siyasetin doğasında var. Bu ittifaklar yerel seçimlerde ülke çapında olabileceği gibi bazı illerde de olabilir. ‘Falanca ittifak milletin kendisidir diğeri ihanettir’ şeklindeki yaklaşım ve değerlendirmeler doğru değildir." dedi.

"İlkeler bazında anlaşma olursa ittifaklar olabilir"

Yerel bazda ittifak tekliflerinin olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Genel merkez anlamında ittifak görüşmesi şu ana kadar yok. Yerelde bazı yerlerde teşkilatlarımız bize bildiriyorlar, görüşmeler var diye. Yerelde teklifler geliyor. İlkeler bazında anlaşma olursa ittifaklar olabilir. İttifakın bir getirisi olursa düşünülebilir. 24 Haziran seçimlerinden önce biz 31 Mart seçimleri için hazırlıklara başlamıştık. Araya milletvekili seçimi girince çalışmaları durdurduk. Zamanı gelince istişareyle aldığımız kararı kamuoyuna açıklayacağız." ifadelerini kullandı.

"Siyasetteki varlık sebebimiz adaleti yeniden tesis etmektir"

"Prensip olarak doğru nerden gelirse gelsin doğru deriz." diyen Yapıcıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim özel olarak bölgeyle ilgili yaptırdığımız bir anket yok. Yapılan bazı anketleri beraber izliyoruz. Daha önemli gördüğüm şu hususu paylaşmak istiyorum. Takip edenler görmüştür ki bir yerde bir hakikat varsa biz onun kimsenin malı olduğunu düşünmeyiz. Bir doğruyu birileri dile getirdi diye biz onu peşin olarak reddetmeyiz. Birileri yanlış yaparsa onun kimliğine bakıp yanlışa, doğru etiketi yapıştırmayız. Prensip olarak doğru nerden gelirse gelsin doğru deriz. Bizim siyasetteki varlık sebebimiz adaleti yeniden tesis etmektir. Bir yerde zulüm olduğu kanaati oluşursa sesimizi yükseltiriz. Haksızlığı yapanın ve haksızlığa uğrayanın kimliğine bakmayız. Kınayıcının kınamasından korkmayız. Bu memleketin iyiliğini istediğini söyleyen bir kısım zevatın, söyleminin eylemiyle uyuşmadığını, kendi projelerini öncelediğini üzülerek müşahede ediyoruz. Bizim kanaatimize göre bazı talepleri kendi siyasi hedefleri için araçsallaştıranlar, halkın sıkıntılarıyla alakalı değildirler. Türkiye’deki siyasi partilerin önemli bir kısmı bunu çokça yapıyor. Bütün siyasi partiler teoride milletin menfaati için çalışıyorsa kendi menfaatlerini milletin maslahatının önüne geçirmemelidir. Biz kendimize göre doğru olanı yapıyoruz. Onların muhalefet tarzını biz belirleyemeyiz."

"Yerel seçimlerde hizmetlerin ön plana çıkması lazımdır"

Muhalefette de kapitalist ekonomik sistemin dışında bir alternatif önerisinin olmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Yerel seçimlerde hizmetlerin ön plana çıkması lazımdır. Muhalefet, ‘ben iktidarı geriletebilirsem, genel seçimi erkene alabiliriz’ düşüncesinde. İktidar da şu görüşte, ‘Cumhur İttifakının toplamında ciddi bir düşüş yaşanırsa yeni sistem sorgulanır hale gelecek.’ O yüzden oylarını artırmak istiyor. Bu nedenle yerel seçimler genel seçim havasında. Bu durum iki tarafın da hesabına geliyor. Hükümet sistemi hariç iktidar ile muhalefet arasında diğer politikalarda farklılaşma da yok. Halk geçim derdinde. Bütçenin 117 milyarı faize ödenecek. Muhalefetin kapitalist ekonomik sistemin dışında bir alternatif önerisi de yok. Kayıkçı kavgası, ağız dalaşı şeklinde bir tarz var. Biz ise siyasetin farklı bir tarzda da yapılabileceğini düşünüyoruz." dedi.

"FETÖ’cülerin açtığı dosya onların istediği şekilde sonuçlandı"

Yargıtay’ın HÜDA PAR yöneticileri hakkında verdiği mahkûmiyet kararını da değerlendiren Yapıcıoğlu, "HÜDA PAR’ın kuruluş tarihi Aralık 2012’dir. Bu soruşturmanın başlangıç tarihi ise Ocak 2010. Bazı FETÖ’cü emniyet mensuplarınca bu şahıslar takip ediliyorlar, telefonları dinleniyor. İşyerlerine kimler geliyor, kimlerle ticaret yapıyorlar… Herhangi bir suç unsuru bulunmuyor. 2011 Ocak ayında gözaltına alınıyorlar. Şafak vakti gözaltına alınıyorlar. Mail adresleri ve şifreleri kendilerinden isteniyor. Aynı gün kendilerine mail geldiği iddia ediliyor ve mail üzerinden bazı kişilerin yurtdışına çıktığına yardım edildikleri iddia ediliyor. O tarihlerde Sait Şahin, Bahattin Temel ve Fikret Gültekin gazeteciydi. Sonradan bu kardeşlerimizden Sait Şahin, Bahattin Temel partimizde görev aldı. 28 Şubat sürecinin brifingli yargısının verdiği kararlara karşı çıktık. İktidar da kabul etti ki, ‘adaletten çok uzak karar vermişler.’ Cumhurbaşkanının şöyle bir konuşması var, ‘vicdanın yerine bir şarlatanı koyarsanız orada adalet çıkmaz. 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl içerde olan vatandaşlarımız var.’ demişti. Soruşturmayı başlatan ve dinleme kararlarını alan savcı, iddianameyi yazan savcı, duruşmadaki savcı, mahkemenin başkanı ve üyeleri tamamı istisnasız FETÖ’cü. Onların başlattığı dosya, onların istediği şekilde karara bağlandı. Dosyayı kim sonuçlandırdı, bizi ilgilendirmez. FETÖ’cülerin açtığı dosya onların istediği şekilde sonuçlandı. Biz adaletin peşindeyiz. Dosyada suç unsuru yoktur. Delil de yoktur. Gerekçeli kararda tek kelimelik gerekçe yoktur." ifadelerine yer verdi.

"Yargı hiçbir dönemde bağımsız ve tarafsız olmamıştır"

Türkiye’de yargının siyasi konjonktürden etkilendiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, "Cumhuriyet tarihinden beridir ‘yargı bağımsız olmalı’ deniyor. Yargı sadece bağımsız değil, tarafsız da olmalı. Fakat hiçbir dönemde bağımsız olamamıştır. Bazen siyasi otoriteden etkilenmiştir, bazen de siyasi otoriteye baskı yapmıştır. Bazıları yargıyı siyasi enstrüman olarak kullanmak istiyor. Yargının içerisinde sürekli baskı olmuştur. Devletin, resmi ideolojinin her şeyin üzerinde olduğunu söylerseniz, bunu kamuoyunun önünde de tekrar ederseniz hukuk düzenine güven azalır. Hâkim kendi ideolojisinden de bağımsız olmalıdır. Hâkim bir insandır. Onun ideolojisi, inancı olabilir. Fakat karar verirken tek ideolojisi adalet olmalıdır. Bir kanun bir insanın suçsuz yere öldürülebileceğini söylerse bu adil olur mu? Türkiye’de yargı siyasi konjonktürden çok etkileniyor. Ben 30 yıllık meslek hayatımda şunu görüyorum; Türkiye’de yargı bağımsız değil." dedi.

Fırat’ın doğusuna askeri müdahale

TSK’nın sınırötesi operasyonlarına da değinen Yapıcıoğlu, konuşmalarını şöyle sürdürdü: "Türkiye başından beri, ‘ben sahada olmazsam, masada da olamam’ dedi. Uluslararası ilişkilerde menfaatler ön plandadır, maalesef. Biz HÜDA PAR olarak diyoruz ki, uluslararası ilişkilerin eksenine de adalet konulmalıdır. Fakat ‘sürekli dost ve sürekli düşman yoktur, sürekli menfaatler vardır.’ kaidesi genel kabul gören uluslararası ilişkileri şekillendiren prensiptir. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin endişeleri var, ‘müdahil olmazsam orada koridor oluşacak. Gidip müdahale etmeliyim’ diyor. Diğer taraftan Suriye meselesi ile ilgili devam eden Cenevre süreci var. Bir irade uyuşması oldu. Anayasa yazımına 2019 yılının ilk aylarında başlayacaklar. Olur mu? İnşallah olur. Astana sürecinde masada olanların tamamı anayasanın yazılması konusunda mutabık oldu. Bir ümit ışığı oldu. 2011’de olaylar başladığında bunu söyledik; Suriye’deki sorunun savaşla, silahla, çatışmayla çözüme varması mümkün değil. Bölge ülkeleri işin içine girerek siyasi bir çözüm bulmalıdırlar. O dönemde bizi eleştirenler ‘on binlerce insan öldü. Bu insanlar nasıl bir araya gelecekler’ dediler. Biz dedik ki, ‘yüzbinlerce insan öldükten sonra yine bir araya gelmek zorunda kalacaklar.’ Hiçbir taraf diğerini öldürerek bitiremeyeceğine göre başka çözüm yolu yok."

"ABD, Suriye’de PYD’yi değil kendi menfaatlerini önceliyor"

Son olarak Suriye’de çok farklı grupların silahlandırıldığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Çok farklı gruplar var. Bunları silahlandıranlar farklı ülkelerdir. Türkiye’nin silahlandırdığı, eğittiği gruplar yok mu? Var. Bunu gizliyor mu? Amerika’nın, Suud ve körfez ülkelerinin silahlandırdığı gruplar yok mu? İran’ın silahlandırdığı, Rusya’nın silahlandırdığı gruplar var. Bölge ülkeleri şunu diyecek, ‘Biz sorunun çözümünü emperyalistlere bırakmayacağız. Onların çözüm istediğine inanmayacağız. Kendi sorunlarımızı silahla çözmeyeceğiz.’ İran, Suriye rejimini, Türkiye de muhalifleri bir masa etrafında toplanmaya zorlasın dedik. Hadi buyurun. Türkiye ve İran’ın aynı masada oturması için aralarında Rus Dışişleri Bakanının oturmasına gerek var mıydı?

Eğer bir harekât olacaksa bu ABD ile koordinasyon içinde olacak gibi görünüyor. Pentagon sözcüsü diyor ki ‘ABD ve Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğu sınırındaki durumu konusunda koordinasyon halindedir. Tek taraflı adımlar bir kaygıdır.’ Şeb-i Aruz törenlerinde Cumhurbaşkanının bir ifadesi var, ‘Fırat’ın doğusuna operasyona başlayacağımızı resmen ilan ettik. Sayın Trump’la bunları görüştük, olumlu cevap verdiler.’ demişti. ABD orada PYD’yi değil kendi menfaatlerini koruyor. ABD oraya yerleşmek için IŞİD bahanesini kullandı. Rusya’yı rejim çağırdı. ABD için de bir argüman lazımdı. Birleşmiş milletlerden karar çıkaramadı. IŞİD’le mücadele kılıfını kullandı. Ortadoğu’nun pek çok yerinde üsleri var. Suriye’de de üslerinin olması için bu bir bahane oldu. Amerika’nın amacı siyonistlerin güvenliğini sağlamaktır. Mısır’dan yapılan askeri darbe bundan bağımsız değildir. PYD şunu bilecek ki yarın Türkiye, Amerika’nın tezleriyle uyuşursa Amerika, PYD’yi bir kibrit çöpü gibi yakar veya kırar." şeklinde konuştu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.