Yavuz: “Devleti yöneten kadroların temenni etmeye hakları yoktur”
Partisinin Şanlıurfa'da düzenlediği iftar programı ve milletvekili adayları tanıtım programına katılan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Yavuz, Kudüs’te yaşanan katliamlar karşısında devletin temennide bulunma hakkının olmadığını söyledi.
Partisinin Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına ve milletvekili adayları tanıtım programına katılan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Mehmet Yavuz, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerde yaşanan siyonist saldırılar ve Filistinlilere yönelik yapılan katliamları da değerlendiren Yavuz, Kudüs’te yaşanan katliamlar karşısında devletin temennide bulunmaması yerine siyonistlerle yapılan tüm anlaşmaları bir an önce iptal etmesi gerektiğini ifade etti.
HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Mehmet Yavuz’un yanı sıra İl Başkan Vekili Basri Demir, ilçe başkanları, partililer, gençlik kolları, aşiret liderleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, Mehmet Yavuz’un konuşmalarıyla devem etti.
Akşam ezanının okunmasıyla misafirler, iftarlarını açtılar. Ardından adayların tanıtımına geçildi.
Programda 27. Dönem Genel Seçimlerinde Şanlıurfa’dan gösterdikleri adaylarını basına ve kamuoyuna tanıttan Mehmet Yavuz, Şanlıurfa’da 14 adayla seçime gireceklerini belirterek, adayları sırasıyla sahneye davet etti.
“Siyonist terör rejimi ile yapmış olduğunuz bütün anlaşmaları iptal edin”
Gündeme ilişkin değerlendirmesinde Kudüs’te yaşanan katliamlar karşısında devletin tutumunu eleştiren Yavuz, hükümete seslenerek temennilerde bulunma yerine, siyonistlerle yapılan tüm anlaşmaların bir an önce iptal edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yavuz, şunları söyledi:
“Kudüs’te siyonist terör şebekesi, gözlerimizin önünde kardeşlerimizi katletti. 8 aylık bir bebeği dahi katletmekten çekinmedi. Peki, ne yapmak gerekiyor? Allah Teâlâ (celleceluluhu) bunun hesabını bizlerden soracaktır elbet. Siyonistlerin katliamlarına karşı, tedbir geliştirmemiz gerekiyor. Yükümlülüğümüz, biz devleti yönetmeyenler açısından, temennide bulunmaktır, dua etmektir. Ama devleti yöneten kadroların temenni etmeye hakkı yoktur. Onlar temin etme makamındadırlar, yapmaları gerekir. Devleti yöneten idarecilerin yapması gereken, ülkemiz ve terör rejimi arasındaki ticari anlaşmaları iptal etmesidir. Eğer Türkiye, kendisi ve siyonistler arasındaki ticari, siyasi, askeri ilişkileri keserse, onların can damarlarını kesmiş olur ve böylelikle onların, Müslüman kardeşlerimize parmaklarını uzatmalarına dahi engel teşkil etmiş olur.
Buradan sizlerin aracılığı ile devlet yetkililerine diyoruz ki, bir an önce Müslüman kardeşlerimizin haklarını müdafaa etmek ve korumak için, siyonist terör rejimi ile yapmış olduğunuz bütün anlaşmaları iptal edin. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘İsrail bir terör devletidir.’ diyor. El hak doğrudur. Bizde altına imzamızı atıyoruz. O zaman bunun gereğini yerine getirelim. Ülkemizde bulunan, konsolos ve elçilikleri ismi altındaki tüm teröristleri def edelim. Topraklarımızdan çekip gitsinler, anlaşmaları iptal edelim. Onları bir devlet olarak tanımaktan vaz geçelim. Eğer bunu yaparsak, 8 aylık Leyla bebeğin intikamını bir nebzede olsa almış oluruz. Rabbimiz, devletin yöneticileri eğer bunları yapmayacaksa, bunu yapacak yöneticileri, bu memleketin başına getirsin.”
“Aç, susuz bombaların altında ölümü bekleyen Müslüman kardeşlerimiz var”
Mübarek Ramazan ayında Müslümanların bombalar altında iftarlarını edecek yemek dahi bulamadıklarına dikkat çeken Yavuz, “Bizler, 16-17 saat boyunca aç ve susuz kaldık. En azından biraz sonra, açlığımızı ve susuzluğumuzu gidereceğimizi bildiğimiz için bir sevinç içerisindeyiz. Fakat Kudüs, Suriye, Arakan, Myanmar, Afganistan’ın bazı bölgeleri ve dünyanın çeşitli yerlerinde, ne yiyeceklerini bilemez halde günlerden beri aç, susuz bombaların altında, ölümü bekleyen Müslüman kardeşlerimiz var. Biz, Müslüman olduğumuz için onların dertleriyle dertlenmek zorundayız.” dedi.
“Siyaset peygamber mesleğidir”
“Bütün peygamberlerin kendi kavimlerinin idarecileridir ve kavimlerini dürüstlükle, dost doğru olmakla idare etmişlerdir.” diyen Yavuz, “Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teâlâ, ‘Ey İman edenler, Allah’tan korkup sakının ve doğrularla beraber olun.’ diyor. Bu bir emirdir. Siyaset, milletvekili ve belediye başkanları ile yapılır. Bizler Müslüman olarak, milletvekillerinin profillerine bakacağız, eğer gerçekten, doğru ve dürüst insanlarsa, tereddüt etmeden onlarla beraber yürüyeceğiz. Ama eğer onların yalan söylediğinden şüphe duyarsak, zimmetlerine para geçireceklerini düşünüyorsak, hakkımızı müdafaa etmediklerini düşünüyorsak, onlarla beraber yürümemiz doğru değil, Allah’ın emrine aykırıdır. Son derece açıktır. Bizlerin dosdoğru insanlarla beraber yola çıkması ve hareket etmesi gerekir. Çünkü oyumuz bizi bağlar. Oyumuzu öyle birsine ve birilerine vereceğiz ki, dosdoğru olacaklar, Allah’tan korkup sakınacaklar. Bu memleketin idaresine geldikleri zaman, milletin cebinde gözü olmayan, milletin malında hiçbir şekilde gözü olmayan, gözü ve gönlü tok, ücretini sadece âlemlerin rabbi olan Allah’tan bekleyen ilahi kadrolar olması gerekir. HÜDA PAR olarak; adaylarımızın profillerine bakabilirsiniz. Eğer ki bu kardeşlerimiz bulundukları alanları ve çevreleri itibariyle, hakikaten bu kriterlerin dışındaysa, tabi ki oy vermeyeceksiniz. Ama eğer ki dosdoğru insanlarsa o zaman bu kardeşlerimizi destekleyeceğiz. Onların başarısı bizim başarımız olacak. Onları yalnız bırakmayacağız. Sonuna kadar onlarla beraber olmamız gerekiyor.” dedi.
“HÜDA PAR’ın birkaç tane milletvekili mecliste olsaydı birçok felaket yaşanmayacaktı”
Yavuz, son olarak programa katılan Şanlıurfalı misafirlerden destek talebinde bulunarak şunları söyledi:
“Şanlıurfalı kardeşlerimiz; aşiret bağlarının çok güçlü olduğu bir yerde yaşıyoruz. Eğer ki biz aday kardeşlerimize sahiplik yapmazsak, onları desteklemezsek, sonuna kadar onlarla beraber olmazsak, yarın meclise göndereceğimiz veyahut siyasi destek aldığımızda meclise gitmezsek dahi, oy oranlarımızın çokluğunu arkamıza alarak, meclisin kapısında yapılan yanlışlıkların hesabını soramayız. Eğer HÜDA PAR’ın birkaç tane milletvekili mecliste olsaydı, emin olun şu Suriye’de yaşanan felaket yaşanmayacaktı. Ne Suriyeliler rahatsız olacak ne de Urfalılar ne de bütün Türkiye rahatsız olacaktı. Çünkü bizim çözüm önerimiz dosdoğru bir süzgeçten geçip, Allah’ın izniyle hem milletimizin menfaatine hem de selametine olacaktır.” (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.