Yunus Emre Enstitüsü Suriye'de
Misyonu Türkiye'yi, Türk dilini ve kültürünü dünyaya tanıtmak olan Yunus Emre Enstitüsü, Suriye'de eğitim gören ilk ve ortaokul öğrencileri için hazırladığı kırtasiye malzemelerinin dağıtımına, Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında teröristlerden arındırılan Cerablus'tan başladı.
Yunus Emre Enstitüsünün merkezinin bulunduğu Ankara'da hazırlanan kırtasiye malzemeleri Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD)desteği ile Karkamış Sınır Kapısı'ndan Cerablus'a getirildi. Bölgede bulunan 44 okula transferleri gerçekleştirilen malzemeler Suriyeli çocuklara ulaştırıldı.
Bin 200 öğrencisi bulunan Sadık Handavi İlkokulu, bin 75 öğrencisi bulunan Selim Mulla İlkokulu ve 900 öğrencisi bulunan Elafis İlkokulundan başlayan dağıtımlar sırasında çocukların mutlulukları görülmeye değerdi.
Şeref Ateş: Madalyonun diğer yüzünü hiçbir zaman unutmayacağız
Türkiye'nin Suriye'de yaşanan insanlık dramına devlet ve millet olarak sessiz kalmadığını, çeşitli devlet kuruluşları aracılığıyla Suriye halkına el uzattığını anımsatan Ateş, kalıcı ve nihai barışın gerçekleşmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin çok ciddi ve olağanüstü bir diplomasi yürüttüğünü ifade etti.
Şeref Ateş: Madalyonun öteki yüzünü hiç unutmadık
40 ülkede 50 merkezi ve bütün dünyada üniversiteler içinde 100 farklı irtibat noktası bulunan Yunus Emre Enstitüsünün, "insanlık için farkındalık" oluşturmaya devam ettiğini belirten Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Türkiye'nin Suriye'de yaşanan insanlık dramına devlet ve millet olarak sessiz kalmadığını, çeşitli devlet kuruluşları aracılığıyla Suriye halkına el uzattığını kaydetti.
"Suriye'de kalıcı ve nihaî barışın gerçekleşmesi için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye çok ciddi ve olağanüstü bir diplomasi yürütüyor" diyen Prof. Dr. Şeref Ateş, Yunus Emre Enstitüsünün de üstüne düşen görevi layığıyla yapmaya çalıştığını söyledi.
Türkiye'nin, bütün zamanlarda politik ve kültürel sınırları geniş bir devlet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ateş sözlerine şöyle devam etti:
"Cevdet Paşa, 'Şayet Avrupa bir ihtilalle alt üst olursa namuslu insanların sığınacağı tek ada Devlet-i Aliyye'dir' diyordu. Bütün mazlumlara sahip çıkan devletimizin ana felsefesini ifade eden bu sözlere ek olarak şunu da söylemek isterim: 1850 yılında Sultan Abdülmecid zamanında çıkarılan bir madalyon tarihî ve kültürel misyonumuzu açıkça ortaya koyuyor. Üzerinde azgın dalgaların dövdüğü ve bir Osmanlı kalesinin tasvir edildiği bu madalyonun kenarında 'mazlumların korunması' yazıyordu. Biz bu madalyonun öteki yüzünü hiç unutmadık. Bugünlerde 'Suriye'de ne işimiz vardı?' diye söze başlayanların kendi tarihimizden haberlerinin olmadığı da anlaşılıyor. Öyle ki, devletimiz din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin bütün mazlumlara el uzatmıştır. 1845 yılında İrlanda'da başlayan ve yaklaşık bir milyon insanın ölümüne, hastalanmasına ve göç etmesine yol açan büyük kıtlık karşısında Sultan Abdülmecid, 1857 yılında gemilerle İrlanda'ya buğday göndermişti. Sultan Abdülmecid'e mektup göndererek teşekkür eden İrlanda halkı, sonradan Drogheda şehrinin logosuna 'Ayyıldız' ekleyerek şükranlarını belirtmişlerdir.
Dün İrlanda'ya yardım eli uzatan 'mazlumların koruyucusu' devletimiz bugün de Suriyeli kardeşlerimize kol kanat geriyor. Devletimizin bütün kurumları kendi amaçları doğrultusunda hizmet verirken Enstitümüz de kanunun verdiği yetkiye dayanarak Suriyeli çocuk ve gençlerin daha iyi bir eğitim alması, Türkçeyi öğrenebilmesi için çalışmaktadır. Biz bu bakımdan Cerablus'ta ilk ve ortaokul öğrencilerine, kırtasiye malzemelerinin bulunduğu 10 bin adet okul çantası dağıttık. Geçen aylarda ise 'Suriyeli Çocuklara Yönelik Robotik Eğitim' programı düzenleyerek onların entegre olmalarını, kendilerini ülkemizde yabancı gibi hissetmeden yaşamaları için bir dizi faaliyet gerçekleştirdik".
Prof. Dr. Ateş, tartışmasız olarak Türkiye'nin hayırda en önde olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde bitirdi: "Varsın dünya tüm bunları görmesin. Varsın en yardımsever ülkeler listesinde ülkemizin ismi bulunmasın. Biz hesabımızı Cenabıhakk'a vereceğiz ve madalyonun diğer yüzünü hiçbir zaman unutmayacağız."
"Türkiye'yi unutmayacağız"
Kırtasiye malzemelerinin bulunduğu çantalarını alan çocuklar Türkiye'yi unutmayacaklarını ifade ettiler.
Kırtasiye malzemelerine kavuşan çocuklardan Şehed Mustafa, okulunu çok sevdiğini belirterek, yardımlardan dolayı teşekkür ederken; Emira Mualle de uzun süre sonra okula kavuştukları için mutlu olduğunu, kırtasiye malzemelerini ve çantayı ise çok beğendiğini söyledi.
Kız çocukları için pembe, erkek çocukları için siyah ve alternatif olarak mavi renkte tasarlanan çantalarda farklı ebatlarda defterler, kalem kutuları, kalemler, boya takımları, silgi ve kalem tıraş gibi kırtasiye malzemeleri bulunuyor.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.