23. Dünya Enerji Kongresi devam ediyor!
İstanbul’da devam eden 23. Dünya Enerji Kongresi’nin üçüncü gününde düzenlenen “İklim Değişikliği: İvmeyi Yakalamak” oturumunda, enerji ve çevre ilişkisi ele alındı. Oturum katılan uzmanlar, Paris Anlaşması’yla belirlenen emisyonu düşürme hedeflerini tutturabilmek için karbon fiyatlandırma uygulamasının kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Global enerji sektörünün oyuncularını İstanbul’da buluşturan 23. Dünya Enerji Kongresi’nde, Leuven Energy Enstitüsü Direktörü William D’haeseleer’in moderatörlüğünde düzenlenen “İklim Değişikliği: İvmeyi Yakalamak” başlıklı oturumda, enerji ve çevre ilişkisi masaya yatırıldı.
Uluslararası Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (ICTSD) Başkanı Ricardo Melendez-Ortiz toplantıda yaptığı konuşmada “Paris Anlaşması, gönüllü eyleme dayalı, ademi merkeziyetçi beyanları gerektiren bir anlaşma. İşe yarayıp yaramayacağı uygulamadan sonra belli olacak. Bu, yukarıdan aşağıya inen, ekonomik olarak alışmadığımız kadar kapsamlı ve ulusal seviyedeki eylemlere bağlı bir anlaşma. Doğası gereği bu durum temel ekonomik işlevleri etkileyecek ve ülkelerin katılımları farklı düzeylerde olacak. Uluslararası düzeylerde çeşitli önlemler ve işbirlikleri gerekiyor. Küresel hedefler başka türlü yakalanamaz.”
Ortiz, “İddialı hedeflere ulaşabilmek için tedbir alınması gerek. Enerji arzı içinde karbon yoğun yakıtlarının payının azalması gerek. Fosil yakıtların kullanımında 2050 itibarıyla yüzde 40’lık azalma olacak” diye konuştu.
FOSİLE 3 TRİLYON DOLAR, TEMİZ ENERJİYE SADECE 200 MİLYON DOLAR
Bununla birlikte bazı vergilerin enerji verimliliğini artırmayı engellediğini vurgulayan Ortiz şunları ekledi: “Çalışmalarımızın bir kısmı yedek parça ve teknoloji ithalatında vergilerin azaltılması yönünde. Bazı kazanımlar oldu ama bunun politika kararlarıyla desteklenmesi gerekiyor. IMF’nin yayınladığı bir raporda yılda 3 trilyon dolardan fazla fosil yakıt teşviki olduğu belirtiliyor; devletten özel sektöre doğrudan bir teşvik var. Temiz enerjide ise devletler tarafından yılda 200 milyon dolardan fazla destek verilmiyor. Paris Anlaşması’nın işlevsel olabilmesi için bunu destekleyecek eylemler içinde olunması gerekiyor.”
TEDBİRLER, REKABETÇİLİĞİ BOZMAMALI
ICTSD Başkanı Ricardo Melendez-Ortiz sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada tüketime dayalı emisyon kavramı tam anlaşılabilmiş değil. Emisyonların yaklaşık yüzde 25'i aslında ithalattan kaynaklanıyor. Bu emisyonları kontrol altına almak için tedbirler almak gerek, ancak bu süreçte sektörlerin rekabetçi konumunu da bozmamak gerek. Dünya ekonomisinde karbon piyasasının nasıl yönetileceği konusunda hala bir uzlaşma yok. Bunlar 50 küsur yıldır üzerinde çalışılan konular.”
GERÇEKÇİ KARBON FİYATLAMASI ŞART
Oturuma katılan bir diğer konuşmacı, Potsdam İklim Etkisi Araştırmaları Enstitüsü (PIK) Baş Ekonomisti Ottmar Edenhofer ise iklim değişikliğine yol açan emisyonların azaltılması faaliyetlerinin finanse edilebilmesi için 100 milyar dolarlık harcama gerektiğini kaydetti.
Edenhofer şunları söyledi: “Küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandıracak isek karbondioksit fiyatlandırması ülkelere bırakılıyor ama bu ülkelerin çabaları iyi değerlendirilmeli. Bir ülke karbondioksite zam yaptığında elde edilen gelir ülkede bırakılabilir. Paris başarılı olacaksa, karbon fiyatlandırma uygulamalarının gerçekçi ve adil olması şart. Bugün ton başına karbondioksitin fiyatlandırması 250 dolar.”
ŞİRKETLERİN TEŞVİKE İHTİYACI VAR
Karbon emisyonları konusunda yalnızca kömüre odaklanmayıp doğalgaza da bakmak gerektiğini kaydeden PIK Başkanı Ottmar Edenhofer “Karbondioksit fiyatı istediğimiz emisyon azaltımını ifade ediyor. Şirketlerin büyük bir teşvike ihtiyacı var. Ama fiyatlama düşük olursa kimse buna yatırım yapmaz. Paris Anlaşması başarıydı ama artık kutlamaları bitirmemiz gerekiyor. Oturup çalışmamız gerekiyor” diye konuştu.
HER KÖMÜR PROJESİ HAYATA GEÇMEZ
Edenhofer, Paris Anlaşması’ndaki ulusal katkı paylarının gönüllülük esasına dayandığını hatırlatarak şunları söyledi; “600 giga tonluk karbondioksit emisyonu olacak ve bununla birlikte birçok ülkenin kömür kullanımını artırmaya yönelik ciddi planları var. Kömürün yol açtığı emisyonlar 2020’li yıllarda pik yapabilir. Ama önemli olan ne kadar para harcanacağı. Bence gündemdeki kömür santrali projelerinin sadece üçte biri hayata geçirilecek. Bütün kömür santralleri açılırsa, 2 derece hedefini tutturmak mümkün olmaz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.