Erbaş: Dünya, İslam dünyasındaki zulmü yıllardır görmezden geldi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Konferans Salonu'nda düzenlenen “İslam'ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince” konferansında yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gençlere yönelik hizmetlerini çok önemsediğini söyledi.
Gençlerin, bir milletin geleceği olduğuna işaret eden Erbaş, şöyle konuştu:
“Gençler, bizim istikbalimizdir. Gençlerimiz ne kadar iyi noktalarda olursa biz o kadar huzurlu oluyoruz ve geleceğimiz o kadar iyi olacak. Sizler sadece bu ülkenin değil, ümmetin ve insanlığın umudusunuz. Umudumuz olan sizlere bizim yapmamız gereken çok hizmetimiz var, çok borcumuz var. Bu borcumuzu ödemek için gece gündüz demeden yollardayız. Biz sizlere ne kadar iyi hizmet eder, rehberlik yaparsak sizler inşallah gelecekte çok daha büyük işler yapacaksınız. Milletimiz için, insanlık için ülkemizi çok iyi yerlere taşıyacaksınız. Bunun için gayret ediyoruz.” dedi.
“Bizim medeniyetimiz, asırlar boyunca insanlığa birlikte yaşama tecrübesini öğretti”
Farklılıkların zenginlik olduğunu ve hiçbir zaman ayrılık sebebi olmaması gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Çünkü bizim inancımız bunu gerektiriyor. Bizim inancımız, farklılıklarla bir arada yaşama tecrübesini insanlığa öğreten bir medeniyete sahiptir. Bizim medeniyetimiz, asırlar boyunca bütün insanlığa birlikte yaşama tecrübesini öğretmiştir.” şeklinde konuştu.
Erbaş, Türkiye’de sadece üniversitelerde 200 bini aşkın misafir öğrenci okuduğuna dikkat çekerek, “Bu bir zenginliktir. Ülkemiz eğitim noktasında cazibe merkezi haline geldi. Bugün başka ülkelerdeki gençlerin İngiltere’ye, Amerika’ya değil Türkiye’ye gelmesini arzu ediyoruz. Türkiye’de en nitelikli eğitimi bulacaklardır.” ifadelerini kullandı.
İslam medeniyetinin ilim, hikmet, hukuk ve ahlak medeniyeti olduğunu dile getiren Erbaş, “İlim, irfan, bilgi, hikmet, hukuk, ahlak, işte bu kavramlara sahip olduğumuz müddetçe hep yükselmişiz.” diye konuştu.
“Karanlık çağ denilen çağ bize ait değil”
Erbaş, Müslümanların asırlarca ilmin her alanında insanlara öncülük ettiklerini hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Karanlık çağ denilen çağ bize ait değil. Bizim medeniyetimizin hiçbir karanlık dönemi olmamıştır. Bizim medeniyetimizde 17’nci yüzyıllara kadar yıldızların hareketleri, dünyanın dönüşü izlenirken, Ali Kuşçularımız, Akşemsettinlerimiz, Birunilerimiz, İbn-i Sinalarımız, Farabilerimiz bu alanda gayret ediyorlardı. Daha 1600 yılında batıda Bruno isimli bir bilim adamı astronomi ile ilgili ilgilendiği için diri diri ateşe atılarak yakılıyordu. İşte karanlık çağ o çağ. 11’inci yüzyıl Biruni yüzyılı nasıl oldu? Çünkü Biruni, kendi kurmuş olduğu laboratuvarda tespit etmiş olduğu deney sonuçları, bugün sizlerin en modern teknoloji ile donatmış olduğunuz laboratuvarlarda ürettiğiniz sonuçlarla birebir örtüşüyor. Onun için dünya 11’inci asra ‘Biruni Asrı’ dedi. İbn-i Sina’nın yazdığı ‘El-Kanun fi't-Tıb’ kitabı 6 asır boyunca dünyanın tıp fakültelerinde okundu. Akşemsettin, sadece Fatih Sultan Mehmet’in hocası zannediliyor, ona Kur’an-ı Kerim, Arapça okutan, öğreten hoca. Halbuki Akşemsettin hazretleri bugün en büyük matematikçilerdendir.”
“Müslüman bilim adamlarının isimlerini tahrif ettiler”
Dünyada Müslüman bilim adamlarının isimlerinin batı tarafından kasıtlı olarak tahrif edildiğine dikkat çeken Başkan Erbaş, “Bugün dünyanın neresinde üretiliyor olursa olsun dipnot göstererek, kaynak göstererek ister Hindistan’da üretilsin, ister Amerika’da, ister İngiltere, ister Almanya’da dipnot göstererek bunu kitaplarımızın dipnotlarına yazarız. Ama batılı bırakınız dipnot göstermeyi isimleri dahi tahrif ederek bunu yaptılar. Gençler bunu bizim bilmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
Erbaş, üniversitede 10 yıl kadar uygarlık tarihi dersleri verdiğini anımsatarak, şöyle konuştu:
“Tahtaya yazdım ‘Avicenna’. Arkadaşlar bu önemli bir bilim adamıdır, sizce kimdir, nerelidir diye sordum. Eski Yunan’dır hocam, Romalı’dır hocam dediler. Niye? İbn-i Sina demek batılının diline bu kadar mı zor geliyor? İbn-i Rüşt ismi o kadar mı zor da ‘averose’ yaptınız. El Harezmi o kadar mı zor da ‘Algoritma’ dediniz. Algoritma bugün çok kullanılıyor değil mi? Ama El Harezmdir onun aslı ve o ilmin babası da El Harezmdir. Matematiğin kurucusu İbnü’l Heysem’den bugün her matematik öğrencinin haberi olması lazım. Bu ilmin namusudur. İslam medeniyetinin mensupları olarak ilmin geçmişindeki bu birikimi bugüne taşıyacak ve asırlarca ilmin her alanında insanlara öncülük eden alimlerimizin yakından tanıyacağız.”
“Sizler, büyük bir milletin evlatlarısınız”
“Tefsir ne kadar dini ise astronomi de o kadar dinidir.” diyen Başkan Erbaş, “Değerli kardeşlerim bizim dini, lâdini şeklinde bir tasnifimiz yok. Müspet ilimler, dini ilimler diye bir tasnifimiz var. Müspet ilimler yani laboratuvarlarda deneyler ile tespit edilen ilim demektir. Dini ilimler, işte Ulum-i İslamiye dediğimiz bilimler. Medeniyetimizde aralarında kalın duvarlar hiç olmamış. Batı bunu 25-30 yıl kadar önce keşfetti.” dedi.
Erbaş, yapılan bütün işlerde büyük bir medeniyetin mensupları olduğumuzu bilerek hareket etmek gerektiğine vurgu yaparak, “Sizler yüzyıllarca dünyaya hükmetmiş, adalet dağıtmış diğer din ve milletlerin zor durumda kaldıklarında yardım istedikleri büyük bir milletin evlatları ve torunlarısınız. Bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Sizler, her biriniz ecdadımızın merhametini, tecrübesini, adaletini gittiğiniz her yerde yaşatmaya devam edeceksiniz.” ifadelerini kullandı.
“Din adına aklı öteleyenlerle, akılcılık adına dini öteleyenler aynı yanlıştadır”
Son iki asırdır dünyada her alanda köklü değişikliklerin yaşandığını bildiren Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Özellikle Allah, varlık, alem ve bilgi arasındaki vazgeçilmez bağı zayıflayınca insanlık derin bir anlam ve vahim bir ahlak krizine düçar olmaktadır. İslam geleneğinde vahiy ve akıl, hüküm ve hikmet, ahlak ve irfan birbirinden ayrılmamıştır. Ancak son asırlarda akıl, vahiy, din, bilim arasındaki denge bozulmuştur. Din adına aklı öteleyenlerle akılcılık adına dini öteleyenler de aynı yanlıştadır. Çünkü eğitim sürecinin en temel unsurlarından olan bilgi, tek başına bir anlam ifade etmez. Asıl önemli olan bilginin insan zihni ve kalbi ile buluşunca nasıl bir davranışa yol açtığıdır. Peygamber Efendimiz nasıl dua ediyor, en sık yaptığı dualardan birisi; ‘Allah’ım senden faydalı ilim isteriz. Allah’ım faydasız ilimden sana sığınırım.’ Bu duayı çok yapıyor.”
“Bizim medeniyetimiz, her zaman mazlumun yanında yer almıştır”
Erbaş, bilimin insanlığa faydalı olması gerektiğini, eğer insanlığı yok etmek için üretiliyorsa bunun faydasız ilim olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“İşte görüyorsunuz bombaları, oraya atıyor, buraya atıyorlar. Şu an yaşıyoruz, televizyon ekranlarından canlı seyrediyoruz. Ancak İslam dünyasında yıllardan beri yaşanan savaşlara kimsenin kılı kıpırdamıyordu. Zulüm nerede varsa, inancı, ırkı hiç fark etmez, kötüdür. Bizim medeniyetimiz inancına, ırkına, mezhebine bakmadan hep mazlumun yanında yer almış. Böyle ahlaklı bir medeniyet bizim medeniyetimiz ama dünya maalesef böyle değil. Dünya yıllardır İslam dünyasındaki zulmü görmezden geldi. Bugün bir ülkenin bir ülkeye saldırısı ile uyandı. İnşallah o uyanışı sadece bir ülkeyi değil zulüm nerede varsa, hangi ülkede varsa dinine, inancına, ırkına bakmadan engel olmaya çalışır. İnşallah bu uyanışa vesile olur.”
Programa, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu İl Müftüsü Mustafa Bilgiç ve çok sayıda akademisyen ile üniversite öğrencisi katıldı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.