Yapıcıoğlu: Kırdırma ve kışkırtma siyasetini güdenleri, milletin nazarında mahkûm edeceğiz!
Seçim çalışmaları kapsamında Bitlis'in Tatvan ilçesine gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, ilçe esnafını ziyaret etti.
Esnafın sıcak ilgisiyle karşılanan Yapıcıoğlu, gerçekleştirdiği ziyaretin ardından partisinin düzenlediği iftar programına katıldı.
İftar programında bir konuşma gerçekleştiren Yapıcıoğlu, Gazze'de insani koridorun açılması, kırdırıcı ve düşmanlaştırıcı dili kullanan siyasi partilere ve adaylarına prim verilmemesi konularına değindikten sonra, toplumda nifak tohumları ekenlere inat, HÜDA PAR olarak gül ekeceklerini, topluma huzur ve kardeşlik ikliminde bir arada yaşamaları için her türlü çabayı göstereceklerini söyledi.
"Filistin'de, Gazze'de kardeşlerimiz açlıkla ölümle yüz yüze bırakılıyor"
Gazze'de yaşanan insani krizin son bulması hakkında konuşan Yapıcıoğlu, "Rahmet iklimi Ramazan, fakat maalesef dünyanın farklı bölgelerinde rahmet iklimi, rahmet mevsimi Ramazan'da bile birileri gazap yağdırıyor, birileri mazlumların üzerine ölüm yağdırıyor, ateş yağdırıyor. Birileri dünyanın doğusundan batısına, Allah için yemeden, içmeden vazgeçerek sabahtan akşama kadar oruç tutuyor, Rabbinin rızasını arıyor. Birileri Allah-u Teala'nın insanlara göndermiş olduğu rızkı kesmek suretiyle Filistin'de, Gazze'de kardeşlerimizi açlıkla ölümle yüz yüze bırakıyor ve hatta son birkaç haftadır, bir ayı aşkın bir süredir, oradan açlıktan ölüm haberleri alıyoruz. 2 milyon nüfus açık hava hapishanesine sıkıştırılmıştı. Şimdi orada 40 bine yaklaşan şehit ve onların 20 bin civarı çocuk, dörtte biri kadın. Adeta o açık hava hapishanesi bir çocuk mezarına dönüştü. Sadece çocuklar ölmüyor, orada insanlık ölüyor. Daha önce pek çok hastaneyi vuran vahşi, soykırımcı, Nazi artığı siyonistler ayakta kalan, hizmet vermeye çalışan birkaç hastaneden birisi olan Şifa Hastanesi'ni de vurdu. Takip etmişsinizdir, uzun bir aradan sonra Gazze'de bazı bölgelerde insani yardımlar, gıda maddeleri ulaşınca 'onda bana da bir nasip var mı' diye etrafında toplanan insanların üzerine kurşun yağdırılmak suretiyle şehit edilmişti. Benzer tablolar hala tekrar ediyor ve bütün dünya sadece kınamakla yetiniyor. İlk günden beri söylüyoruz; siyonist sözden anlamaz, kınamalar bu vahşi topluluğu durdurmaya yetmez, mutlaka fiilen harekete geçmesi gerekenler, ellerinden gelen çabayı ortaya koymalı. Birileri harekete geçmeli ve onları mutlaka katliamı durdurmaya zorlamalıdır, dedik, demeye devam ediyoruz." ifadelerini kulandı.
"Hepimizin şunu idrak etmesi gerekir ki bugüne kadar yapılanlar yeterli olmamıştır"
Gazze'de yaşanan soykırımı durdurma ve insani koridoru açma yönünde yapılanların yeterli olmadığını belirten Yapıcıoğlu, "Maalesef harekete geçmeye zorladığımız kişiler yani harekete geçsinler diye beklediğimiz kişiler, organizasyonlar, kurumlar, kuruluşlar, yöneticiler, onlar da birilerinin harekete geçmesini bekler gibi bir tavır, bir pozisyon içerisindeler. Rabbim sonumuzu hayır getirsin. Hiçbir savaş sonsuza kadar sürmemiştir, elbette bu ateş de bir gün sönecektir, oradaki insanlar bizlere direnmenin ne olduğunu, tevekkülün ne olduğunu, teslimiyetin ne olduğunu, imanın ne olduğunu, vatan savunmasının ne olduğunu, bilfiil gösterdiler ama bizler, yani onların dışında kalan iki milyarlık İslam alemi, maalesef yeterince ders çıkarmadığı için, daha önceki katliamlardan ders almadığı için, sınıfta kaldı. Bir daha söylüyoruz; oradaki mazlumlar için, kim ne yapmışsa, küçük veya büyük, hiçbirini değersiz görmüyoruz. Elbette kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa mutlaka onun karşılığını alacaktır. Ama hepimizin şunu idrak etmesi gerekir ki; bugüne kadar yapılanlar yeterli olmamıştır. Eğer yeterli olsaydı bu soykırım, bu katliam, bu vahşet, durmuş olurdu. Eğer yeterli olsaydı, Nazi artığı soykırımcı siyonistler geri adım atmış olacaklardı, ya da en azından durmuş olacaklardı, oldukları yerde duracaklardı. Daha önce yaptıkları katliamların üzerine yenilerini eklememiş olacaklardı, ama durmadıklarına göre; her birimizin biz neyi eksik bıraktık ve biz neden bu haldeyiz diye uzun uzun düşünmemiz ve mutlaka bu halden, bu durumdan çıkış için bir yol bulmamız gerekiyor." diye konuştu.
"Biz bir seçime giriyoruz, ama birileri sanki savaşa gidiyormuşuz gibi kışkırtıcı dil, tahrik edici bir üslup kullanıyor"
Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte bazı partilerin ve siyasilerin toplumu kışkırtarak birbirine düşürmeye çalıştığını belirten Yapıcıoğlu, "Biliyorsunuz 31 Mart günü yani 13 gün sonra sandık kurulacak. Memleket bir seçimle mahallesine muhtarını, beldesine, ilçesine belediye başkanını ve il genel meclis üyeleri ile genel meclis üyelerini ya da ikisini birden seçecek. Biz bir seçime giriyoruz, ama birileri sanki savaşa gidiyormuşuz gibi kışkırtıcı dil, tahrik edici bir üslup kullanıyor. Ben buradan hazır bulunan kardeşlere ve şu kameralar aracılığıyla belki bizi sonra izleyecek olan bütün kardeşlerime şu mesajı vermek, şu istirhamda bulunmak istiyorum: Bu sert üslupla, bu kışkırtıcı, bu milletti birbirine düşürücü üslupla konuşanlar, eğer milletin bu üsluba prim vermediğini, bu üslubu kullananları tasvip etmediğini, bunun millete fayda vermeyeceğini gösterdikleri anda, ben inanıyorum ki böyle yaparsa halkımız, böyle yaparsa milletimiz, böyle yaparsa hemşerilerimiz, bu dili kullananlar, kendilerine istemeseler de bir çekidüzen vermeye çalışacaklar." şeklinde konuştu.
"Onlar bu milleti birbirine kırdırma ve kışkırtma siyasetini güttükleri zaman, biz onların bu siyasetini ifşa edeceğiz ve milletin nazarında onları mahkûm edeceğiz"
Nefret dili kullanan siyasetçileri ifşa edeceklerini ve milletin nazarında onları mahkûm edeceklerini belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
"Buradan net ifadelerle şunu söylüyorum: Kim bir koltuk için, kim fazladan üç beş oy için, bu milletin evlatlarını birbirine karşı kışkırtıyorsa, kim o düşmanca dili kullanıyorsa, kim bu milletin evlatlarını birbirine kırdırmayı göze alıyorsa; o bu milletin tamamına düşmandır. Böyle bir vahşet, böyle bir zalimlik, böyle bir vicdansızlık, kabul edilemez. İnşallah bu millet, o dili kullanan bütün siyasileri gördüğü her yerde mahkûm eder, 'bu dili kullanmayın' diye ikaz ederlerse, onlar da artık bu malın müşterisinin olmadığını görürlerse, onlar yeni bir üslup, yeni bir yol, yöntem, yeni bir söylem bulmak zorunda kalacaklar. Evet onlar, düşmanlık tohumları ekmeye çalıştıkça, Allah'ın izniyle, biz onların oyunlarını boşa çıkaracağız. Onlar bu milleti birbirine kırdırma ve kışkırtma siyasetini güttükleri zaman, biz onların bu siyasetini ifşa edeceğiz ve milletin nazarında onları inşallah mahkûm edeceğiz. Onlar memlekette diken ekmeye, diken büyütmeye gayret ettikçe, biz o dikenleri temizleyecek, inşallah biz gül yetiştireceğiz, dikensiz gül yetiştireceğiz. Ve memleketin her tarafına kardeşlik tohumlarını ekmek suretiyle, hepimizin huzurunu müdafaa adına üzerimize ne düşerse, bizler onu yapmaya, gayret sarf edeceğiz. Evet bir daha söylüyorum; biz savaşa gitmiyoruz, seçime gidiyoruz. Bu seçimde şu ya da bu partiye oy verecek insanlar, bazen aynı apartmanda hatta bazen aynı evin içerisinde yaşıyorlar. Bir ailenin içerisinde, belki birisi bir partiye, bir başkası başka bir partiye oy verecektir. Seçimden sonra da insanlar aynı evde, aynı apartmanda oturmaya, aynı marketten alışveriş yapmaya, aynı minibüse binmeye ya da aynı okula gitmeye ya da aynı işyerinde çalışmaya devam edecektir. Öyleyse milletimize sesleniyoruz, diyoruz ki; siz, kendi koltuğu için, kendi siyasi ikbali için, sizi iki hafta sonra düşünmeyen bu insanlara bu seçimde haddini bildirin. Bu üslubun para etmediğini oylarınızla da gösterin." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.