Yıldız: Ramazan ayı ikram ayıdır
2 Nisan Cumartesi günü idrak etmeye başlayacağımız olan üç ayların sonuncusu, rahmet ve mağfiret ayı Ramazan ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü ve Yazar Abdullah Yıldız, bu ayda dikkat edilmesi gereken konularla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifi ile başlayan Yıldız, "Peygamber Efendimiz, Şaban ayının son gününde sahabeyi toplayarak, 'Mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Onda öyle bir gece var ki bin aydan hayırlıdır (Kadir Gecesi). O ayda farz ibadetlerini yerine getirenler 70 kat sevapla ödüllendirilir. Bir nafile ibadet yapan farz ibadet yapmış gibi ödüllendirilir. Bu ay rahmet, mağfiret ayıdır. Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat oluş ayıdır.' diyerek bu ayın kıymetini bilmemiz gerektiğini Ashabı üzerinden bütün ümmetine daha Ramazan-ı Şerif girmeden bir gün önce duyuruyor ve hazırlık yapmamızı istiyor. Tamda böyle bir zaman dilimindeyiz." dedi.
"Göğsümüze, ruhumuza, gönlümüze Kur'an'ı yağdırırsak yeniden canlanırız, diriliriz"
Ramazan ayının en başta Kur'an ayı olduğunu ve ayette Kur'an'ın Ramazan ayında indirildiğinin belirtildiğini hatırlatan Yıldız, "Kur'an'ı Kerim'i bu ayda kendi gönlümüze, zihnimize ve kalbimize indirmenin ve bir rahmet gibi yağdırmanın yolunu aramalıyız, imkanını oluşturmalıyız ve bu konuda çaba sarf etmeliyiz. Ramazan kelimesinin kök anlamı olarak 'Ramaziyyu' kelimesinden türediği söylenir. Ramaziyyu; güz yağmuru demektir. Uzun süren kuraklığın ardından topraklar çatır çatır yarılmış, bitkiler sararmış hatta hayvanlar susuzluktan ölmüş böyle uzun bir kuraklığın ardından mevsimin ilk yağmuru güz yağmuru yağıyor buna Ramaziyyu denir. Ramazan işte buradan türeme, böyle bir rahmet anlamında anlayabiliriz. Her taraf yeşeriyor, börtü böcek, hayvanat, insanlar suya kanıyor. Bizde, 'Kuran'ı Kerim şifa ve rahmettir' ayeti gereği rahmet gibi göğsümüze, ruhumuza, gönlümüze Kur'an'ı yağdırırsak yeniden canlanırız, diriliriz. İnşallah Efendimiz'in, 'Ya Rabbi! Kur'an'ı kalbimin baharı eyle, sadrımın nuru eyle, her türlü kederimizin ve sıkıntımızın bizden uzaklaşmasına vesile eyle' duasına mazhar oluruz. Ramazan'da tabi ki Kur'an-ı Kerim'i her gün düzenli olarak okumaya çalışacağız hatta her gün bir cüz okursak hatim indireceğiz, bunu yapıyoruz. Kur'an-ı anlamaya, yaşamaya çalışacağız." şeklinde konuştu.
Ramazan'ı Şerif'in asıl hikmetinin Bakara Suresi'nin 184'üncü ayetinde 'Ey iman edenler sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size farz kılındı. Umulur ki takvayı kuşanırsınız.' şeklinde belirtildiğinin altını çizen Yıldız, "Takva konusunda çok şey söylenebilir ama dilimize Allah'tan korkmak diye daha çok çevrildi. Allah'ın haram dediği şeyleri çiğnemekten, günahları, hataları, kusurları yapmaktan uzak durmak ama insanında sorumluluklarımızın bilincine ermektir. Kur'an ayında Kur'an'ı okuyarak, sorumluluklarımızın bilincinde ermektir. Aynı zamanda Allah'ın bütün emrettiklerini yapmaya çalışmak, yasaklarından kaçınmaya çalışmak, takvadır. Alimler; şirkten takva, günahtan ve isyandan takva, masivaullah'tan takva yani Allah'tan başkasıyla kalbi, gönlü ve zihni meşgul etmekten sakınma anlamındadır. Bütün boyutlarıyla takvayı bir elbise gibi, 'libasut takva' diye Kur'an'da geçen ifade çerçevesinde takvayı kuşanmaktır." cümlelerini kullandı.
"Kur'an-ı Kerim'de infak, yardımlaşma, zekât, sadaka hep namazdan hemen sonra gelir"
Abdullah Yıldız
Ramazan'ı Şerif sadece oruç ve Kur'an ayı olmadığına dikkat çeken Yıldız, "Namaz ibadetimizi daha düzenli kılmak, daha bir huşu içinde kılmak, farkına vararak kılmak ve ilave nafilelerle ki teravih namazı başında geliyor, bu sevap kat sayımızı yükseltmek gerekir. Buda yetmez, Efendimiz Ramazan ayı merhamet ayıdır diyor. Kur'an-ı Kerim'de infak, yardımlaşma, zekât, sadaka hep namazdan hemen sonra gelir. Ramazan'ı Şerifte infak etmek, yardımlaşmak, insanlara iftar açma, fakir fukarayı soframıza davet etmek gibi güzellikleri de yaşamamız gerekiyor. Efendimiz, 'Ramazan ayının gölgesi üzerinize düştü' hadisinin son kısmında; 'Oruç tutanları bir yudum su ile de olsa, bir hurma tanesi ile de olsa hatta içine süt katılmış su ile olsa iftar ettiriniz.' diyor. Sahabe iftar ettirmek için bir şey bulamıyoruz dediğinde en basitinden bile olsa bu ikramı yapınız diyor. Ramazan ayı ikram ayıdır. İnsanlara yardımcı olma, kumanya dağıtma, infak, zekatla ama yanı başımızda ama biraz ötedeki ama ülkemiz dışındaki açları doyurmaktır." diye belirtti.
"Sadece Türkiye Müslümanları olarak israflarımızı önlesek, dünyada açlık problemini çözeriz"
İftar sofralarında israf konusuna değinen Yıldız, "Maalesef iftar sofralarımızı, israf sofrasına dönüştürdük. Bir taraftan dünyadaki açları doyuralım diyoruz, sadece Türkiye Müslümanları olarak israflarımızı önlesek, ki dünyaya en çok yardım eden biziz, dünyada açlık problemini çözeriz. Çünkü yapılan araştırmalara göre deniliyor ki; her üç tabaktan biri çöpe gidiyor, bu korkunç bir şeydir. Her gün 5-6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Sadece bu ikisi ama başka israflarımızda var. Korkunç israflarımız var. Öyleyse Ramazan'ı Şerifte israfımızı da önleyeceğiz. Bu arada dil israfını da önleyeceğiz. Daha doğrusu sadece mide aç bırakarak oruç tutmak değil; dilimizi haram, dedikodudan, gıybetten, alaya almaktan ve dil afetlerinden koruyacağız. Gözümüzü haramdan sakınacağız, kulağımızı haram dinlemekten uzak tutacağız. Özellikle kalbimizi suizandan ve kötü düşüncelerden uzak tutacağız böylece tepeden tırnağa yaşayan Kur'an olmaya, yoğunlaştırılmış ibadet mevsimi olan, bereket mevsimi olan Ramazan'da yoğunlaştırılmış bir ibadet temposuna gireceğiz. İnşallah bir ömür boyu, diğer 11 ayda devam edecek şekilde ibadetlerde devamlılığı, kalıcılığı, huşuyu sağlayarak Ramazan'la dirilişimizi gerçekleştireceğiz. Bunu da hayatın bütün alanlarına yaymış olacağız ki Ramazan'ın hakkını vermiş olalım." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.